Sağın yükselişine karşı işçilerin birliği
Genel-İş Sendikası ve işçi sınıfının unutulmaz önderlerinden Abdullah Baştürk’e ait o söz: Gelecek bizimdir.
Cumhuriyet Gazetesinden Işık Kansu’nun haberine göre; Baştürk’ün yerinde bugün oturan Remzi Çalışkan, bu öngörünün ve önemli bir geleneğin sahibi ve izcisi olmayı hedeflemiş gözüküyor.
Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir’in “işçi sınıfının en önemli mevzilerinden biri” diye tanımladığı Genel-İş’in 17. Genel Kurulu’nun ulusal ve uluslararası alanda uzman isimlerin katıldığı bir açık-oturum ile başlaması, son zamanlarda izlediğimiz işçi kongrelerinden farklı olarak, sendikanın işini bilimsel anlamda da ciddiye aldığının göstergesiydi.
Nasıl ciddiye almasın ki…
Remzi Çalışkan’ın açış konuşmasında dediği gibi, ülkedeki otoriter rejim sorunu, emeği baskı altına alındıkça demokrasi geriliyor, demokrasi geriledikçe de emek daha fazla baskılanıyor…
Emperyalist, kapitalist küreselleşmenin Türkiye’yi getirdiği nokta ortada: Meşruti monarşi bulamacı içinde gerici, baskıcı saray düzeni.
Bu sorun yalnız Türkiye’yi kapsamıyor, tüm dünya emek düşmanı, doğa düşmanı, kamusal hizmet düşmanı bir sağcı dalganın etkisi altında.
Genel-İş’in açıkoturumuna katılan PSİ (Kamu Hizmetleri Enternasyonali) Genel Sekreteri Rosa Pavanelli, benzer sıkıntıların giderek Avrupa’yı da içine aldığından söz etti. Avrupa’da büyüyen ırkçı, faşist partilerin, Brezilya ve Filipinler’de sağın, ABD’de Trump’ın iktidara taşınmasının rastlantı olmadığını vurguladı. Eşitsizliği, adaletsizliği ve örgütsüzlüğü yaygınlaştıran bir küresel hegemonik düzenden yakındı.
Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu Genel Sekreteri Jan Willem Goudriaan da; sömürüye, otoriterleşmeye ve demokrasi karşıtlığı önündeki örgütlenme ve grev hakkının önemine değindi ve çarpıcı bir örnek verdi: Grev olmazsa biz sendikalar yalnızca havlayabilir, ama ısıramayız. Biz ısırmalıyız ki, güçlü olabilelim.
Peki, Türkiye’deki sendikalar ısırabiliyor mıydı? Bu sorunun yanıtı Doç. Dr. Aziz Çelik’ten geldi: Türkiye’de fiili sendikalaşma oranı ancak yüzde 11.4’tü. Sendikalı işçilerin yalnızca yüzde 7’si toplusözleşme yapabiliyordu ve 14 milyon işçi de sendikasızdı.
Dünyada ve ülkemizde yükselen emek karşıtlığına Genel-İş Genel Kurulu’ndan yükselen gür sesi Remzi Çalışkan dillendirdi: Birleşe birleşe kazanacağız. Yaşasın işçilerin birliği.