Özgürlük Yürüyüşü’nde dördüncü gün geride kaldı: ‘Saray’ın derdi insanların ölmesi değil, iktidarını korumak oldu’

Example HTML page

Özgürlük Yürüyüşü’nü sürdüren TİP Genel Başkanı Erkan Baş, dördüncü gününde deprem suçları için yürüdü.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın Hatay’dan Ankara’ya başlattığı “Özgürlük Yürüyüşü”nün dördüncü günü geride kaldı. Yürüyüşte iktidarın deprem suçları unutturulmadı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin Hatay Milletvekili Can Atalay ve Gezi tutsaklarının hukuksuz şekilde tahliye edilmemesi ile depremden sonra Hatay halkının sorunlarının çözülmemesine karşı Hatay’dan Ankara’ya başlattığı “Özgürlük Yürüyüşü”nde dördüncü günde sürdü.

Arsuz’dan başlayan Yürüyüş öncesi açıklama yapan Baş, AKP iktidarının 6 Şubat depreminde ve öncesinde işlediği deprem suçlarını yeniden gündeme getirdi. Tırların bekletilmesinden sosyal medya kısıtlamalarına, AFAD’ın tırları durdurmasından Kızılay’ın çadır satmasına kadar birçok suçu hatırlatan Baş, imar aflarını ve özelleştirmeleri de unutmadıklarının altını çizdi.

‘HALKA KARŞI SUÇ İŞLEDİLER’

Baş açıklamasında şu sözlere yer verdi:

“Biz halk için özgürlük istiyoruz.  Biz halkın özgürce, eşit, insanca yaşamasını istiyoruz. İktidar ise suç işleme özgürlüğü istiyor. Bir avuç yandaşını ihya etme uğruna ülkeyi felakete sürükleme özgürlüğü istiyorlar. Halka karşı suç işlediler, suç işliyorlar.

Bugün gündemimiz deprem suçları. Türkiye İşçi Partisi veya herhangi halkçı bir partinin bırakın 20 yılı birkaç yıl dahi yönettiği Türkiye’de doğal olarak öncelik afetler olurdu, depremler olurdu. Çünkü bizim önceliğimiz kar değil, yaşam. Ama AKP iktidarının 21’inci yılında Türkiye yıkımların en büyüğünü yaşadı.

Suçların en büyüğü ülkemizin depreme hazırlıklı kılmamaktı. Ve dahası var; gözlerini bile kırpmadan afetleri katliama çeviren kanunların altına imza attılar. 2011’de 2013’de kanunlarda yapı denetimini özel şirketlere bıraktılar. Mimar ve Mühendis Odalarının elinden yetkilerini aldılar, kamusal denetim kavramını ortadan kaldırdılar. Yetmedi sonuncusu 2018’de çıkarılan sözde imar barışları olmak üzere imar afları çıkarıldı. Mühendislik ve mimarlık hizmeti almamış binaların, evlerin sorumluluğu vatandaşlara yıkıldı.

‘BU SUÇLARI UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ’

Yetmedi, 6306 sayılı afet yasası kapsamında afet öncelikli afet öncelikli alanlarda değil, rant öncelikli alanlarda kentsel dönüşüm yaptılar, bir de hiç utanmadan halka sözde ‘kentsel dönüşüm istemiyor’ diye iftira attılar, solcular ‘rantsal dönüşüm’ istemiyordu.

En önemli kurumlarımızdan biri olması gereken AFAD bu iktidar döneminde liyakatsiz insanlarla dolduruldu. Depremde bu kurum işlemedi, işletilemedi. En kritik anlarda yerli-yabancı organizasyonlar, madenciler saatlerce beklemek zorunda kaldı, sahaya onlar indi.

Yardım tırlarına el konulduğunu unutmadık, sırf AFAD etiketini yapıştırmak için tırlar durduruldu, saatlerce bekletildi. Yetmedi, stratejik öneme sahip olmasına rağmen özelleştirilen telekomünikasyon şirketleri işlemedi. Üstüne üstlük vatandaşların seslerini duyurabildikleri sosyal medya bant kısıtlamalarına gidilerek engellendi. Ve tüylerimizi diken diken eden düşündükçe kahrolduğumuz bir suç işlendi. Halk deprem bölgelerinde yağmur ve soğuk altında titrerken, çadır dağıtması beklenen Kızılay elindeki çadırları sattı. Bu halk düşmanlığı karşısında tek bir işlem dahi yapılmadı.

Bu suçları unutmayacağız, affetmeyeceğiz. Bu ülkenin depreme hazır hale gelmesi için, yurttaşların bilinçlenmesi ve özgürce yaşayacağımız eşit bir ülke kurmak için hep beraber kolları sıvayacağız. Unutmayın özgürlük ve kurtuluş bizim elimizde.”

BARIŞ ATAY DA YÜRÜYÜŞE KATILDI

Erkan Baş’a TİP Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay ve depremde yakınlarını kaybeden aileler ile Sosyal Haklar Derneği (SHD) İskenderun Temsilciliği de aramızdaydı.

Arsuz’dan başlayan yürüyüş, Karaağaç ve Narsöz’ün ardından İskenderun’da sonlandı.

‘SARAY’IN DERDİ İKTİDARINI KAYBETMEMEK OLDU’

Yürüyüşün dördüncü gününe ilişkin bir değerlendirme yapan Baş, şunları söyledi:

Saray iktidarı kendi karını insan yaşamının önüne koyduğu için yurttaşlarımız böyle bir enkazın altında. Saray’ın deprem sürecinde derdi insanların ölmesi, hayatta kalanların ise uğraşacakları yeni dertler, travmalar olmadı. Saray’ın tek derdi, her gün ortaya saçılan skandallarla iktidarını kaybetmek oldu. 

Biz yürüyüşümüzü sürdürürken İzmit’te Bekaert fabrikasında işçiler ek zam talep ettikleri için işten çıkarılan arkadaşlarının geri alınması talebiyle iki gündür fabrikalarını terk etmiyorlar. Kendi alanında dünyanın en büyüğu olmakla övünen, bunun reklamını yapan şirketler, memleketin işçisini zam istediği için işten çıkarabiliyor. Bu şirketlere bu cesareti veren siyasal iktidarı lanetliyor ve direnişte olan tüm işçi kardeşlerimizi selamlıyoruz.

Merdan Yanardağ’a “yeniden aramıza hoş geldin” diyoruz.

İktidar kendini daha da kökleştirmek için saldırıyor çünkü hala korkuyor. Biz bunu karşılıksız bırakamayız. Biz de Saray iktidarına karşı mücadeleyi, halkın iktidar yürüyüşünü kökleştirmek, bu korkunun karşılığını vermek zorundayız. Gezi’de, depremde, halkın “bu böyle gitmez” dediği her durakta yaşadıkları bu korkunun hala gerçek olduğunu, o iktidarı ellerinden bir gün mutlaka alacağımızı kanıtlamak için yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Yıllardır “biz inatçıyız” diyoruz. Umudumuzu kaybetmemeyi, yenilince bir daha ayağa kalkmayı inadımızdan öğrendik.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir