İBB İYİ PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİ İBRAHİM ÖZKAN: ”İSTANBUL’UN İLK KATILIMCI BÜTÇESİ”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “2022 Yılı İstanbul Büyükşehir Belediye Bütçesi”ni, İBB Meclisi oturumunda sundu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sunumunun ardından MHP Grubu adına Volkan Yılmaz,ın konuşmasının ardından kürsüye gelen İYİ Parti İBB Meclisi Grup Başkan Vekili İbrahim Özkan Bütçe üzerine partisinin görüş ve düşüncelerini dile getirdi. Özkan ”İBB’nin 2022 Yılı bütçesinin İstanbul’un ilk Katılımcı bütçesi” olduğunu ifade etti.
Özkan konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi;
Saygıdeğer Başkanım, kıymetli meclis üyeleri, basınımızın çok değerli temsilcileri; Ve ekranları başında bizleri izleyen İstanbullular, İstanbul’umuzun, gelecek 5 yılını planladığımız 2020 – 2024 Stratejik Plan doğrultusunda hazırlanan, 2022 Bütçesi hakkında İYİ Parti Grubum adına görüşlerimizi aktarmak için söz aldım.
Öncelikle içinde bulunduğumuz bu gün, 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ve ben bu konuda birkaç şey söylemek isterim.
Geçtiğimiz gün bir samuray kılıcıyla pırıl pırıl genç bir kızımız sokak ortasında vahşice katledildi. Katili dedi ki; birini öldürmek istedim ve savunmasız olduğu için için bir kadını seçtim..
Kanunlar kadını korumada yetersiz, cezalar canileri durdurmada etkisiz, bir de bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesinden çıkıldı ki, kadınlar daha da savunmasız, kimsesiz bırakıldı..
Kadına şiddet her anlamda devam ediyor maalesef..
Yaşamak en temel haktır; İstanbul Sözleşmesi yaşatır.
2019 ŞEFFAF BÜTÇE ANKETİ VE TÜRKİYE
Bütçe ,kamu kaynağını kullanan birimlerin bu kaynağı nasıl harcayacaklarını gösteren bir belgedir. Şeffaf olmalıdır, hesap verilebilir olmalıdır. Ve mutlaka katılımcı olmalıdır.
Şeffaf bir bütçe için, hazırlık sürecinden başlayıp, aylık gelişmeler ve bütçe dışı işlemler en geniş ayrıntıyla kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu yılki bütçesinde de tüm bunları bulmak mümkün…
Ama öncelikle size bir konudan bahsetmek istiyorum. Ülkemizin de listede yer aldığı bir anket var. Şeffaf Bütçe Anketi…
Şeffaf Bütçe Anketi, bütçe bilgilerine halkın erişimini, aynı zamanda kapsayıcı ve hesap verilebilir bütçe sistemlerinin benimsenmesini teşvik eden küresel bir araştırma…
Birçok ülkenin bütçe pratikleri karşılaştırılarak, bir şeffaflık endeksi hazırlanıyor. En şeffaf ülkeye 100 üzerinden not verilen endekse göre, 2019 yılı itibariyle, Türkiye’nin bütçe şeffaflığı notu 51. 117 ülke arasında 46. Sırada.
100 üzerinden 51 puan alarak, şeffaflık açısından yetersiz olarak değerlendirilen ülkeler arasında yer aldık. Uganda, Gana bile bizden daha üst sıralarda. Anlayacağınız, bu ülkelerdeki insanlar bile, bütçelerindeki gelişmeleri bizden daha şeffaf bir şekilde izleyebiliyor.
2019 Şeffaf Bütçe Endeksine göre; Bütçe Süreçlerine Halkın Katılımında Türkiye kaç puan aldı biliyor musunuz?
Söylemesi zor ama tam 0 Puan aldı. OECD ülkelerinin ortalaması 23 ve bizim aldığımız puan ise sıfır. Şaşırdık mı,elbette hayır..!
Halk için hazırlanan bütçede ne yazık ki halk yok.
20 yıldır mevcut iktidarın yanlış ekonomi politikalarıyla, ülkenin itibarı sıfırlandı, paranın değeri sıfırlandı, ekonomiye/adalete olan güven sıfırlandı, eğitim, verim, üretim sıfırlandı, gelenek haline getirdiler sıfırlamayı, dolayısıyla bu sıfır da bizi şaşırtmadı…
Bütçelerinin nereye nasıl harcandığını şeffaf bir şekilde göremiyoruz ama nereye harcanmadığını çok iyi biliyoruz.
Millete !
OECD verilerine göre, üye ülkeler arasında öğretmenlere en az maaşın verildiği ülkelerden birisi Türkiye. Listenin sonlarında yer alıyor.
Eğitimin ve öğretmenin değerini en iyi bilen, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk şahsında ,şehit öğretmenlerimiz başta olmak üzere mesleği öğretmenlik olması gerekirken kasiyerlik yapan ve inşaatlarda çalışmak zorunda bırakılan öğretmenlerimizin öğrencilerine kavuşacağı 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü bir kez daha yürekten kutlarım.
PARTİLİ CUMHURBAŞKANI VE İBB
Değerli Meclis Üyeleri,
Sayın İmamoğlu, göreve geldiği günden bu yana maalesef iktidardan üvey evlat muamelesi görmekte…
AK Parti Genel Başkanı sayın Erdoğan, partili hükümet sistemine geçildiğinde ettiği tarafsızlık yeminine sadık kalması gerekirken,
Cumhurbaşkanı Erdoğan , 31 Mart seçiminden birkaç gün önce yaptığı konuşmada;
“Alsalar da yürütemeyecekler. Niye yürütemeyecekler? Bunlar oradaki personelin maaşını dahi ödeyemeyecekler. Hepsinin şu anda künyeleri, bütün belediyelerin borçları, hepsi elimizde mevcut. Yürütemeyecekler.” Demişti.
Bu aslında, belediyeleri nasıl bir borç batağına düşürdüklerinin de itirafıydı…
Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı, belediye başkanlığı kimliğinden bir türlü sıyrılamamış, İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanına rakip bir tavır da takınmaktaydı.
Ve nitekim öyle de oldu. Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İBB, İstanbulluya hizmet edemesin diye, projeler ya tamamen reddedildi ya da menfaatlerine uygun yeni bir madde eklenerek Meclisten geçirildi.
Oysa ki NASS da yemin çok önemli..
Yüce Allah, Kuranı Kerim’in Nahl suresi 91. ayetinde şöyle buyurur:
Ve evfu bi ahdillahi iza ahedtum ve la tenkudul eymane ba’de tevkidiha ve kad cealtumullahe aleykum kefila, innallahe ya’lemu ma tef’alun.
Yani diyor ki;
Anlaşma yaptığınız zaman, söz verdiğiniz zaman, Allah adına verdiğiniz sözü tam olarak yerine getirin. İyi niyetinize Allah’ı şâhit gösterip iyice pekiştirerek yaptığınız yeminleri bozmaya kalkmayın. Unutmayın ki Allah, yaptığınız her şeyi bilmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanını ettiği tarafsızlık yeminine uymaya, İBB’nin imza bekleyen dosyalarını da bir an önce onaylamaya davet ediyoruz.
İSTANBUL’UN İLK KATILIMCI BÜTÇESİ
Değerli Meclis Üyeleri;
2020-2024 Stratejik Planı hazırlık sürecinde en öne “katılımcılık” anlayışını koyan İstanbul Büyükşehir Belediyesi,
yine bir ‘ilk’e imza attı. İstanbul’un ilk katılımcı bütçesini de hazırladı. İstanbullulara bir teklif sundu; “belediye kaynaklarının nasıl kullanıldığına bakın, yatırımlar arasında tercihte bulunun ve İstanbul’un önceliklerini siz belirleyin” dedi.
Yani, şehrin bütçesinin nasıl kullanılacağına yandaşlar değil, bir takım çıkar grupları değil, İstanbullular karar verdi.
İBB’nin 2022 Bütçesinde de İBB’yi sömüren cemaat ve tarikatlara, vakıflara, yandaşlara yer verilmedi.
AKP Hükümeti İstanbul’daki binaların depreme karşı güçlendirilmesi için 800 bin TL kaynak ayırırken, üç millet bahçesi için 96,8 milyon TL ödenek çıkartanlar İstanbul’u, İstanbulluyu düşünüyor olabilir mi?
Hele de deprem göz göre göre ben geliyorum derken.
Yeri gelmişken partimizin İstanbullular için deprem bilincinin perçinlenmesi amacıyla İstanbul genelinde Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki ile yapacağı bilgilendirme seminerlerine de tüm halkımızı davet etmiş olalım.
Seminerlerle ilgili bilgileri depremedayan.com ve depremedayan sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz
İstanbul’un her tarafında gece gündüz metro çalışmalarına devam ediyor İBB, tüm engellemelere rağmen, aynı anda 10 metro birden yapıyor. Yeni metro araçları da bir bir geliyor ve artık internet var metrolarda…
Metroya internet geldiği gibi interneti olmayan yurtlara da internet ulaştırılıyor.
Hükümetin dünyayla bağını kesmeye çalıştığı gençlerimizi , İBB ısrarla dünyaya bağlamaya devam ediyor.
Bu iktidar gençliğin sorgulamayan , kayıtsız şartsız biat eden insanlar olmasını istiyor.
Fakat onların istediklerinin aksine Z kuşağı gümbür gümbür geliyor.
Değerli Meclis Üyeleri,
Katılımcı bütçe uygulamasıyla, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütçe harcamaları ve öncelikleriyle ilgili tüm kararlara İstanbullular aktif olarak katılıyor.
Benim ve grubumuzun en çok beğendiği konuysa İstanbulluların, incelemeye uygun bulunan 191 proje arasından 27 projeyi uygulamaya değer buldu ve bugün bütçenin içine konan bu projeler, İBB’nin 2022 bütçesiyle beraber hayata geçirilecek.
İBB’nin misyonu; Yeni nesil belediyecilik anlayışıyla şehrin tüm değerlerine sahip çıkarak üreten, kültürel ve sosyal yaşamı ile 24 saat yaşayan bir İstanbul için erişilebilir hizmetler sunmak.
Vizyonu ise; Adil, yeşil ve yaratıcı şehir, mutlu İstanbullu..
Ve bu vizyon ve misyon doğrultusunda, çalışmalarına 7/24 hız kesmeden devam ediyor İstanbul Büyükşehir Belediyesi.
Mecidiyeköy Meydanını görmediyseniz gidip görmenizi tavsiye ederim. İstanbullular hak ettikleri bir meydana daha kavuştu. Mecidiyeköy Meydanı İBB sayesinde yeşille ve sanatla buluştu. Yıllardır keşmekeş ve kaosla anılıyordu, şimdi yeni ve yeşil çehresiyle güzel bir buluşma noktası oldu. Meydanda, sergi salonu, Beltur, 24 saat müzik ve İstanbul Kitapçısı var artık. Ve buradan gidip ödünç kitap alabiliyorsunuz.
Yıllardır ihmal edilen Beyazıt Meydanı, asrımızın Mimar Sinan’ı Turgut Cansever’in 1960’lı yıllarda gerçekleştirilen yarışmada kazandığı proje temel alınarak düzenlenecek.
Bağcılar Meydanı da yenilendi ve çok güzel oldu.
Bunu İstanbulun tüm meydanlarına yapmayı planlıyor İBB… Bunun içinde Sarayburnu var, bunun içinde Salacak sahili ve Üsküdar Meydanı var, Kadıköy Meydanı var, Bakırköy Meydanı var, bunun içinde Taksim var.
Ama biliyorsunuz Taksim’de bir pürüzle karşılaştı İBB. “Gezi Parkı Vakıflar’a aittir, İBB’ye değil’ dediler maalesef…
İBB’nin yarışma ile belirlediği Taksim Meydanı Tasarım Projesi, Gezi Parkı’nın İBB’den alınması nedeniyle ikiye bölündü. Projenin sadece meydan ile ilgili bölümü 5 Ekim’de tekrar koruma kurulunun onayına sunuldu. Ama kurul, projeyi henüz gündemine almadı.
Sayın İmamoğlu’nun seçimlerde bir vaadi vardı. “Ben İstanbul’un belediye başkanı olarak dünyanın en demokrat belediye başkanı olmak istiyorum.” diyordu. İşte bu sözün bir yansıması da “Katılımcı Bütçe Modeli”.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, adil ve ortak akla dayalı belediyecilik hizmeti sunmak, şeffaf ve katılımcı bir yönetim anlayışını hakim kılmak için hayata geçirdiği Katılımcı Bütçe Modeli, tam anlamıyla doğrudan bir demokrasi modeli..
Yani halkın temsilciler vasıtasıyla değil de bütçeye doğrudan müdahil olduğu bir model…
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütçe harcamaları ve öncelikleriyle ilgili tüm kararlara İstanbulluların aktif olarak katılabildiği, doğrudan demokrasinin en güzel örneklerinden biri olan bu katılımcı bütçeye, bizler de evet diyoruz haliyle…
AK PARTİ VE ŞEFFAFLIK
AK Parti hesap verilebilirlik ilkesine de şeffaflık ilkesine de uzak bir parti olduğu için bu bütçeyi de yadırgaması ve birazdan eleştirmesini normal karşılayabiliriz.
Neden derseniz; şimdiye kadar hükümete sorduğumuz hiçbir sorunun yanıtını alabildik mi alamadık. Hesap vermelerini geçtim bir de azarlandık.
“Deprem vergileri nerede kullanıldı?” sorusuna yanıt olarak ne demişti sayın Cumhurbaşkanı,”Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok” demişti.
128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervlerinin akıbetini sorduğumuzda ise çelişkili birçok yanıt aldık hepsi de birbirinden alengirli…128 milyar doların hesabını doğru düzgün veremeyenler, buharlaştırıcıların kimliğini söyleyemeyenler, 100 dolar ve üstü döviz alım-satımına kimlik zorunluluğu getirdi.
Bakın; uzaklık metreyle, sıcaklık dereceyle, değişim zamanla, ağırlık gramla, ekonomi de parayla ölçülür. Maalesef bugün Türk lirası, dünyada en fazla değer kaybeden para birimi…
Ekonominin kitabını yazan sayın Cumhurbaşkanı eliyle geldiğimiz son nokta da şu; Türk lirası, paranın hammaddesi karşısında bile değer kaybediyor.
Döviz artışlarıyla Türk lirasının Madeni paralarının maden maliyetleri, para değerinin üzerine çıktı!
Merkez Bankası’nın bastırdığı 50 kuruşun maliyeti en son 83 kuruş olmuştu..
Hammaddesi kendisinden değerli tek şey bizim paramız oldu sayelerinde.
Tutarsız ekonomi politikalarıyla G-20’den düştük, Dolar 12 lirayı geçti, Akaryakıt fiyatları gün aşırı zamlanıyor. Akaryakıt demişken gece zamlarından dolayı akaryakıt istasyonları önünde kuyruklar oluşuyor.
İnsanlar 5-10 lira daha az ödemek için bu çileleri çekiyorlar.
Yakıt fiyatlarının artması vatandaşları olumsuz etkilediği gibi , İBB nin ulaşım araçlarını da olumsuz etkiliyor. Şehir hatlarını etkiliyor , İETT’yi etkiliyor , çöp kamyonlarını etkiliyor , etkiliyor da etkiliyor.
Mesela İETT’den örnek vermek gerekirse, her gün İETT otobüsleri 600 bin litre motorin kullanıyor. Son gelen zamla sadece İETT araçlarının günlük motorin maliyeti 600 bin lira artmış oldu.
Her şey sabit kalsa, bugünkü değerlerde kalsa İETT nin yılda akaryakıta fazladan ödediği ücret tam tamına 219 milyon lira oluyor. Hükümetin akaryakıta yapmış olduğu 1 liralık zammın İETT’ya faturasını görebiliyor musunuz?
Her şeyin fiyatı arttı, ekonomi dibi boyladı, ülkenin dört bir yanına derin yoksulluk ağları örüldü ama fark etmiyor, ülkeyi batağa sürükleyenler halka uçuş masalları anlatıyor.
Ülkeyi düştüğü ekonomik bataklıktan çıkaracak bir çıkar yol bulamayınca ne tavsiye edeceklerini şaşırıyorlar .
Kültür Bakan yardımcısı da ekonomide bir şey denediklerini (zannediyorum ne denediklerinin onlar da farkında değil ) başaracaklarını düşünüyorlar. Bu söylemi hiç bir şey olmasa da bir şeyler oldu dan hatırladığımız için çok da dikkate almamamız gerektiğini düşünüyorum.
Ekonominin hazinenin başındaki Bakan ortalıkta yokken ekonomik kurtuluş reçetesini Kültür Bakan yardımcısı açıklıyor.
Burada en doğru tespiti Damat Bakan yapmıştı.
Hatırlarsınız. At izi İti izine karıştı Allah sonumuzu hayır eylesin demişti.
Bir diğer milletvekili de normal şartlarda ayda iki kilo et alıyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi iki kilo yerine iki tane alırız. Kış günü turfanda sebzeleri kullanmak zaten sağlığa da çok faydalı değil. Ekonomik kriz sayesinde siyasiler halkın sağlığını düşünür duruma gelmiş. Sevinsek mi üzülsek mi bilemiyoruz.
İktidar halkın refahını yükseltmek için var, nasıl hayatta kalabilirizin reçetesini vermek için değil.
Ne zaman beceriksiz ve istikrarsız politikaları sayesinde ekonomi batışa geçse, Ak Parti Genel Başkanı ilgiyi ekonomiden uzaklaştırmak üzere yeni bir arayışa geçiyor. Bakın bunu sadece biz demiyoruz.
Sayın Erdoğanın sözleri;
Ne demişti AK Parti Genel Başkanı Başbakan olmadan önce, Bizde bir adet var, ülkede başımıza bir şey geldiği zaman hemen ‘dış güçler’ deriz, yabancılar deriz şu deriz bu deriz, onlara bazı isimler buluruz.
Ve bunlar sebebiyle biz ayağa kalkamıyoruz, kalkınamıyoruz, birliğimiz beraberliğimiz bozuluyor filan. Yani bu doğru da olabilir ancak ben buna katılamıyorum. Niye katılamıyorum? Eğer sizin bünyeniz güçlüyse, sağlamsa, bünyede olan virüs hiçbir zaman sizin vücudunuza zarar veremez”
Aradan geçen 20 yılda ne oldu da virüs artık bünyeye zarar vermeye başladı..
Ya da bu dış güçler kimse bilelim de hep beraber savaşalım .
Ama dün terör finansörü dediklerinize bugün nolur bize para ver demeyelim.
Ne demişti İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu, temmuz ayından itibaren Türkiye ekonomisinin atağa kalkacağını belirterek, “Öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanya’sı, Fransa’sı, İngiltere’si, İtalya’sı ve hele o her şeye burnunu sokan ABD’si de çatlayacak, patlayacak.” demişti.
Almanya, İtalya, çatlamadı ama Vatandaşın sabır taşı iyice çatladı; İngiltere, Fransa, Amerika patlamadı ama ekonomistin inadı bize çoook pahalıya patladı….
Ekonominin kitabını yazan Ak Parti Genel başkanı ; Faizi savunana bu nasıl insan diyor, Nass diyor, olmaz diyor
“Nass” da faiz haram! Tamamen sıfırlasaydınız madem o zaman…Ayetin kademeli uygulanması diye bir durum yok ki..Haram haramdır.
Az haram çok haram mı olur? Yüzde 15 olunca, helal mi oldu? Peki ya, KYK Kredilerinden aldığınız faizler helal mi?
Nass demekle, haram demekle olmuyor, KYK kredi geri ödemelerine eklediğiniz faizleri kaldırın da samimiyetinizi görelim.
İvedilikle inmesi gerekenin de düşmesi gerekenin de ne olduğu aslında çok belli, bu zihniyet iktidardan acilen inmeli, o zaman her anlamda yükselişe geçeriz, ülkemizin itibarı da artar, pula döndürdükleri paramızın değeri de…
Ama bugün maalesef; Türk Lirası değer kaybediyor, vatandaşın alım gücü düşüyor, yüksek teknoloji üretemiyoruz, katma değerli üretim ve ihracatımız yok, enerjide dışa bağımlıyız.. Sabit gelirlilerin ücretleri erirken döviz borcunun kamuya yükü artıyor.
Türk Lirası değersizleştikçe, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de her gün bütçesini revize etmekle uğraşıyor, bütün yatırımlarını gözden geçirmek zorunda kalıyor.
İBB, hiç iç borçlanma yapmamış devraldığı iç borcun da büyük bölümünü ödemiş olsa da, her gün değer kaybeden TL yüzünden, dış kredide milyarlarca lira zarar etti maalesef…En son 12 milyarı aştı bu ek dış borç yükü…Bu parayla yapılabilecek hizmetleri bir düşünsenize…
Verilen garantiler nedeniyle sırtımızdaki büyük kambur, köprü ve otoyolların Hazine’ye maliyetleri de artıyor. Ülkemiz de geleceğimiz de ipotek altında..Son 5 yılda ipotek ve hacizli ev, arsa ve işyerinde rekor kırıldı.
Yani, Sular yükselmiyor, gemi hızla su alıyor…
Titaniğin burnu suya gömülürken yukarı kalkan kıç bölümündekiler yükseldiklerini zannediyor.
Bilmiyorlar ki birazdan yavaş yavaş sulara gömüleceğini…
Ülkenin geldiği noktada nakit para girişini de 15 Temmuzun finansörü olarak ilan ettiğimiz BAE’den sağlamış olmamızın da ayrıca sorgulanması gerekir.
Eğer BAE terör finansörü ise bizi neden finanse ediyor?
Ajanslara düşen haber, “BAE Türkiye ekonomisine 20 milyar dolar yatırım yapmayı kabul etti” şeklindeydi.
Eğer kabul ettilerse, çok cezbedici bir öneriyle karşılaşmışlar demektir.
Bu 20 milyar dolar neye karşılık veriliyor ?
Bunu açıklayacaklardır herhalde?
Bu yazıyı yazdığımızda dün 20 milyar olan , bugün 10 milyara düşmüş. Taahhüt edilen her neyse pek de cezbedici olmamış anlaşılan.
Dün BAE’nin 15 Temmuzun Finansörü olduğunu iddia edenler bugün Ekonomik Kurtuluş Savaşının ortağı ilan ettiler.
Büyük Önder Atatürk’ün şu veciz sözüyle noktalamak isterim sözlerimi;
“Yöneticiler, iktidara saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir. Ulusa karşı olan görevlerini kötüye kullandıkları takdirde, şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi haklarında vereceği kararla karşılaşırlar. Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını bilmelidirler.”
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in dünkü grup konuşmasında ;
Bugün aynı zamanda 104. doğum günü olan, Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in söylediği gibi;
“Beceriksizlikle ihanet arasında kıldan ince bir çizgi vardır. Beceremediği hâlde makam, mevki işgal etmek en büyük ihanettir.”
İşte o nedenle kendisinin niyeti iyi midir, kötü müdür? Artık bir önemi yok.
Çünkü söz konusu devleti yönetmekse cehalet ve ihanet aynı yola çıkar.
Faize sebep enflasyon sonuçtur teorisini çökmüştür. Ak Parti sebep , yoksulluk sonuçtur.
Ekonomik krizden çıkabilmenin yöntemini Ak Parti genel başkanı vermişti;
Şu anda millete gidebiliyorlar mı?
Yüzleri var mı?
Esnafın arasına çıkabiliyorlar mı?
Halkın arasına, tarım köylüsünün arasına gelebiliyorlar mı?
Pamuk tarlasına girebiliyorlar mı? Pancarda varlar mı?
Öyleyse tek çözüm kalıyor seçim seçim seçim.
Sözlerime son verirken, 2022 Bütçesinin hazırlanmasında emeği geçen Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcıları, Daire Başkanları ve Başkan Danışmanları nezdinde tüm İstanbul Büyükşehir Belediye Bürokratına İYİ Parti Grubum adına teşekkür ederim.