Gökan Zeybek: “İktidar Belediyeleri Cezalandırmanın Milleti Cezalandırmak Olduğunu Görmeli”

Example HTML page

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, iktidarın yurt içi ve yurt dışından yüksek maliyetlerle borçlandığı bedelleri öderken her türlü kaynağı kullandığına dikkati çekti, tasarrufa yerel yönetimlerin kaynaklarını kısarak yönelmemesi gerektiğini vurguladı, Zeybek, “İktidarın, belediyeler üzerinden yapacağı cezalandırmanın milleti cezalandırmak olduğunu görmesi gerekir” dedi.

CHP Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, CHP Genel Merkezi’nde iki gün boyunca düzenlenen “İktidar Yolunda CHP Belediyeciliği Çalıştayı”nın ardından basın açıklaması yaptı. Zeybek şöyle konuştu:

“İki gün boyunca devam eden ‘İktidar yolunda CHP belediyeciliği’ çalıştayımızın kapanış konuşmasını Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’in yapmasıyla birlikte belediye başkanlarımız yavaş yavaş genel merkezimizden ayrılmaya başladı. Bu çalıştayımızın amacını CHP’yi iktidara taşıyacak yolda belediyelerin görev ve sorumlulukları genel merkez belediyeler, örgüt ve belediyelerin birlikte çalışma prensiplerinin belirlenmesi olarak belirledik. Yine burada biz belediyelerimiz ve CHP İl Başkanlarımızla yaptığımız toplantıda siyasi yol haritamızın nasıl olacağı konusunda da çalıştayımızın ana temasını oluşturduk. Bizim çalışmalarımızda genel merkez belediye ilişkilerinin partinin temel teknik ve politik kolonlarının inşası, parti kurulları ve organlarının eşgüdümünün sağlaması mekanizmalarını da ayrıntılı biçimde tartıştık. Çalıştayımız dün Sayın Genel Başkanımızın açılış konuşmasıyla başladı. Daha sonra genel sekreterimiz Sayın Sayek Böke, yerel yönetimlerden sorumlu olarak ben, arkasından genel merkez belediyeler ve il örgütleri arasında biz sayın belediye başkanlarımıza ve il başkanlarımıza sorduğumuz 10 soruya örgütlerimizin ve başkanlarımızın verdiği cevaplar eşliğinde bir geri bildirimler aldık. Sonrasında dün Bihlun Tamaylıgil moderatörlüğünde Sayın Murat Karayalçın ve Sayın Yılmaz Büyükerşen’in geçmiş belediyecilik deneyimlerini anlattıkları bir çalışmayla da dünkü programımızı tamamladık.

Dün ayrıca Sayın Güven Sak, Sayın Buğra Gökçe, Sayın Esra Huri Bulduk, Sayın Önder Yılmaz ve Filizay Selin‘in de geçmiş dönem ve geleceğe ilişkin açıklamalarının yer aldığı kalkınma belediyeciliğine ilişkin belediye başkanlarımıza partimizin yol haritasını oluşturacak olan temel görüşleri aktardık.

“DAHA ÖNCE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI GÖREVİNE BAŞLAMIŞ BELEDİYE BAŞKANLARIMIZI DİNLEDİK”

Bugün toplantımız 2019 yılında ya da daha önce büyükşehir belediye başkanlığı görevine başlamış ama bu seçimlerde başarıyla yüzde 50’nin üzerinde oy alarak seçimlerden tekrar başarıya çıkıp büyük şehirleri yöneten üç değerli belediye başkanımızı önce dinledik. Aslında dört belediye başkanımız bugün birinci oturumda yer alacaktı. Ancak sayın Zeydan Karalar portakal çiçeği festivali dolayısıyla Adana’da olduğundan Antalya Belediye Başkanımız Sayın Metin Böcek, Aydın Belediye Başkanımız Sayın Özlem Çerçioğlu ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Vahap Seçer seçim öncesinde uyguladıkları beş yıllık politikaları, kampanya süreçlerini ve bu döneme ilişkin izlenimlerini de yeni seçilen belediye başkanlarımıza ve toplantıya katılan haziruna anlattı. Yine bu seçimlerde Türkiye’de CHP’nin gösterdiği adaylar için de herkesin çok yakından merak etti ve sonucunu açıkçası sadece Türkiye’nin değil dünyanın yakından takip ettiği Ankara Büyükşehir Belediyemiz ve İstanbul Büyükşehir Belediyemizin iki değerli belediye başkanı da son beş yıl içinde yapmış oldukları belediyecilik hizmetleriyle, geleceğe dönük yapacakları çalışmaları içeren aynı zamanda biraz yol gösterici biraz geleceğe ilişkin projelerini ifade ettikleri toplantı gerçekleşti.

”2028’E GİDEN YOLDA YÜKLENEN SORUMLULUK”

Sonrasında Sayın Genel Sekreterimiz Selin Sayek Böke kurultayın kapanış ve sonuç bildirgesini üyelerimizle paylaştı. En sonunda Sayın Genel Başkanımız yaklaşık bir saate yakın bir süre bütün bu iki günlük çalışmaya ilişkin değerlendirmeyle yine basına kapalı olan bölümde örgütlerimize ve CHPli belediye başkanlarına yol gösterici, yapmaları ya da yapmamaları, olmasını istediği ya da olmasını istemedikleri üzerinden de bir değerlendirme yaptı. Bu yeni dönem CHP’nin Türkiye’de 47 yıl sonra birinci parti olarak genel seçimlerden çıktığı bir seçim olmasının ötesinde aynı zamanda bizim bu seçimde elde ettiğimiz başarıyı 2028 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimine giden yolda kendimiz açısından bize yüklenmiş bir sorumluluk olarak görüyoruz. O nedenle bu bizim açımızdan yeterli bir sonuç değildir. Bu sonuç bizim bugüne kadar yaptığımız çalışmalardaki nihai gayemiz değildir. Bu bizim topluma verdiğimiz güven CHP belediyeciliğinin toplumdaki bulduğu karşılığın doğal sonucu olarak CHP birinci parti oldu, şimdi ilk kez CHP’ye oy vermiş seçmen kitleleri ya da bugüne kadar CHP’ye hiç oy vermemiş seçmen kitlelerinin de desteğini kazanacak katılımcı, kamucu, toplumcu aynı zamanda kucaklayıcı yönetim anlayışlarını sergileme konusunda da bizim açımızdan belirleyici oldu.

“YEDİ AYRI MEKANDA YEDİ FARKLI GRUP İLE AYRINTILI BİR ÇALIŞMA GERÇEKLEŞTİRDİK”

Bu çalıştayımızda tabii toplantıya katılan belediye başkanlarımıza ve il başkanlarımıza birinci gün şöyle bir çalışma düzeneği oluşturduk; büyükşehir belediye başkanlarımızla bir saati aşan karşılıklı soru cevaptan oluşan arkasından 21 il belediye başkanımızın olduğu bir başka çalışma grubu, 48 belde belediye başkanımızın içinde yer aldığı üçüncü bir çalışma grubu ile Türkiye’de büyüklükler açısından söylemiyorum ama kazanmış olduğumuz ilçe belediyelerini de üç ayrı toplantı salonunda bir araya getirerek onlara değişik sorular sorduk ve bunları dijital ortamda cevaplamalarını istedik. Ve onların bu konularla ilgili 200 kelimeyi geçmeyecek cevaplarını alarak da ortak bir soru havuzu, sorun, çözüm ve beklenti havuzu oluşturduk. Onlar da bizim çalıştayımızın önümüzdeki günlerde ayrıntılı biçimiyle yayınlanacak olan sonuç bildirgesinin datalarını oluşturdular. Yine Sayın Genel Başkanımız 81 il başkanımızla birlikte çok özel bir toplantı gerçekleştirdi. Dün genel merkezimizde yedi ayrı mekanda yedi farklı grup ile ayrıntılı bir çalışma gerçekleştirdik. Bu seçimlerde elde ettiğimiz başarının işareti olarak da bugüne kadar alışılmışın dışında biz bu çalıştayımızı genel merkezde gerçekleştirdik. Gördük ki genel merkezimizdeki çalışma odaları, toplantı salonları, konferans salonları, müzemiz ya da MYK salonu, disiplin kurulu salonlarını etki biçimiyle kullanarak aynı anda altı yüze yakın katılımcılı bir çalıştay gerçekleştirebileceğini gösterdik.

“ÇÖZÜMLERE ODAKLANACAK YENİ BİR YEREL YÖNETİM ANLAYIŞI…”

CHP belediyeciliğinde de tam da CHP Genel Merkezi’nin koridorlarında ve odalarında gerçekleştiriyor olmasının da özel bir önemi olduğunu belirtmek istiyorum. Bu çalıştayda biz özellikle bazı konuları kamuoyunun gündemine getirebilmesi açısından da çalıştayımıza katılan üyelerimizle de paylaştık. Bunlar sorunlar değil çözümlere odaklanacak yeni bir yerel yönetim anlayışının oluşacağını söyledik. Nedeni değil nasılı sorgulayacağız, çok fazla geçmişle hesaplaşan, onun yanlışları üzerinde günlerce konuşan değil o yanlışları bir data olarak tutacağız ama biz yeni dönemde toplum beklentilerini hızlı cevap verebilmek açısından nasıl yeni vizyon projelerimizi ortaya çıkaracağımızı konuşacağız. Burada tabii hızlı bir biçimde hayata geçirilecek olan somut öneriler üzerinde bir odaklanma gerçekleştirildi. Belediye hizmetlerinin ortaklaşması, belediye hizmetlerinin isimlerinin tekleşmesi konusunda belediyelerin yapmış oldukları yardımların tüm Türkiye’de benzer bir kart düzeni üzerinden gerçekleşmesi konusunda da bir ortaklaşmaya gideceğimizi buradan belirtmek istiyorum.

“GENEL MERKEZ İLE BELEDİYELER ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN KURUMSAL YAPIYA KAVUŞMASI…”

Biz burada katılımcıların fikirlerini almaya odaklanan bir çalıştay yaptık. Genel merkezimiz kendi fikirlerini belediye başkanlarına dayatan değil oradan gelecek olan beklentileri, çözüm önerilerini de dikkate alarak bir sentez yapma üzerinde odaklandığımızı belirtmek istiyorum. Biz burada bazı sorular sorduk. Mesela biz Genel Merkez ile belediyeler arasındaki ilişkilerin nasıl bir kurumsal yapıya kavuşması gerektiğini sorduk. Eşgüdüm, izleme ve eğitim konularının nasıl düzenlenmesi konusundaki sorularımızı sorduk. CHP belediyeciliğinin güçlenmesi ve markalaşmasıyla ilgili hangi hizmet alanlarında işbirliği sağlanabilir bu sorularla çıktık. Bunlar hangisi öne çıkabilir, topluma biz hangi konu başlıklarını daha öncelememiz gerektiğini sorduk. İyi örneklerin yaygınlaştırılması ve talep gören hizmetlerin ön plana çıkarılmasıyla ilgili neler düşündüklerini sorduk. Genel merkez belediyelerin performanslarını size göre nasıl ölçmeli, ölçme, değerlendirmeyle ilgili kriterler nasıl oluşmalı biçiminde onların görüşlerini aldık. Yine belediyeler hukuki anlamda hangi risklerle karşı karşıya ve bu risklerin ortadan kaldırılmasıyla ilgili genel merkez, yerel yönetimler, büyükşehir belediyeleri arasındaki eş güdümün sağlanması konusunda hangi yöntemleri uygulayabileceğimiz konusunda yine görüşler aldık.

“BELEDİYELERİN KAMUSAL ALANDA, PARTİ ORGANLARININ SİYASET ALANINDA ÇALIŞMA YAPMASI”

Parti il örgütleriyle belediyeler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi konusunda burada olabildiğince parti yapılanması ve belediye yapılanmasının birbirinin işlerine karışmaması konusunda daha çok belediyelerin kamusal alanında parti organlarının ise siyaset alanında çalışma yapması ve bunlar arasındaki mesafenin korunması konusundaki görüş ve düşüncelerimizi paylaştık. Bunun sonrasında da ağırlıklı olarak en öne çıkan konu başlıklarımız da netleşti. Dediğim gibi önümüzdeki günler içinde bu çalıştayın sonuç bildirgesi üzerindeki fizibilite çalışmaları ve bizim bütün bu verilerin ışığında oluşturacağımız nihai çözümü de sizlere paylaşmış olacağız. AKP iktidarı ve yerel yönetimler arasında en çok hangi konu başlığı belediyeler tarafından gündeme getirildi derseniz; hukuki destek. Yani iktidarın belediyeler üzerinde hukuk üzerinden, mahkemeler üzerinden, İçişleri Bakanlığı genelgeleri üzerinden ya da görevden el çektirmeleri biçiminde geçmiş döneme ilişkin oluşmuş olan algısının belediye başkanlarının üzerinde birinci derecede en önemli konu başlıklarından biri olduğunu belirtmek istiyorum. Yine burada belediye başkanlarımızın ağırlıklı olarak hizmetler noktasında eşitlik ve tarafsızlığın çok ön plana çıkarılması konusunda bir ortak dil birliğinin olduğunu gördük. Yani belediye başkanlarımız, ‘Nasıl bir hizmet ağı oluşturacaksınız’ dediğimizde, ‘Tarafsız olacağız ve eşitlik kurallarına uyacağız’ dediler. Yine burada kurumsallaşma, vizyon projelerinin öne çıkarılması, toplum değerleriyle barışık bir yerel yönetim anlayışının güçlendirilmesi, verimlilik, kaynakların etkin ve verimli kullanması gibi pek çok konu başlığıyla ilgili çalışmamız oldu.

“KAFA KARIŞIKLIĞININ OLUŞMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”

Yılmaz Büyükerşen hocamızın da önümüzdeki süreçte deneyimlerinden yararlanarak oluşturacağımız bir danışma kurulu üzerinden eğitim çalışmalarının da belki uzaktan eğitim modeliyle hem 30 yaşın altındaki nitelikli genç belediye personelinin yetiştirilmesi ama aynı zamanda 2028 yılındaki CHP’nin Türkiye iktidarında da bizim ihtiyacımız olan yetişmiş nitelikli kadroların da yerel yönetimlerde uzmanlaşması ve kendini geliştirmesi konusunda da genel merkez, belediyeler arasındaki eğitim faaliyetlerinin güçlendirilmesinin önemli olacağını belirtmek istiyorum. Bizim bu çalışmada belediye başkanı, milletvekili ve örgütlerin yetki ve rollerinin net bir biçimiyle ortaya çıkarılacağını bir kere buradan belirtmek istiyorum. Geçmiş dönemlerde farklı zaman dilimlerinde karşılaşıldığı biçimiyle bu konularla ilgili bir kafa karışıklığının oluşmasına genel merkez olarak müsaade etmeyeceğimizi belirtmek istiyorum. Belediye başkanlarımızın farklı alanlardaki uzmanlarla buluştuğu tematik ve periyodik toplantılar düzenleyeceğiz ve onları her alanda bu yenilebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi, bu gelir arttırıcı faaliyetler olabilir, gider azaltıcı önlemler olabilir ya da yasadan ve mevzuattan kaynaklanan yerel yönetimlerin alması gereken resmi harçların alınmaması, ödenmemesi gereken vergilerin yıllardır ödeniyor olması ve buna ilişkin olarak da hiçbir biçimde bir düzenlemenin yapılmamış olması gibi pek çok konu başlığı konusunda da bir kapasitenin güçlendirmesini yapacağız.

“BÜYÜKŞEHİR, İL VE NÜFUSU 100 BİNİN ÜZERİNDEKİ BELEDİYE BAŞKANLARIMIZLA HER AY BİR ARAYA GELECEĞİZ”

Teknik ve hukuki riskler taşıyan kimi konu başlıklarıyla ilgili de belediyelerimize bu desteklerin verilmesi konusunda da gene bir ortak havuz üzerinden eşgüdüm sağlanarak burada nitelikli ve yeterli kadrosu olan belediyelerle ilk kez seçimi kazandığımız ve deneyimi az olan, uzman eksiği olan belediyelere bu destekleri vereceğiz. Yine belediye başkanları, milletvekilleri ve örgüt arasındaki olası çatışma risklerinin milimize edilmesiyle ilgili de birtakım mekanizmaların hayata geçeceğini belirtmek istiyorum. Burada ağırlıklı olarak belediye başkanlarının örgüt işlerine çok karışmaması, milletvekillerinin ve siyasi kadroların da belediyelerin iç işlerine müdahale etmemesi konusunda yeni dönemde bazı düzenlemeler olacağı gibi bunu önümüzdeki mayıs ayında başlayacağımız tüzük kurultayında da karar metni haline dönüştürerek kimlerin siyasi yapılanma içinde yer alacağını, kimlerin bu yapının dışında kalacağı gibi pek çok konu başlığını da tartışmaya açacağımızı belirtmek istiyorum. Belediyeler arasındaki koordinasyon, iletişim ve ilham alma süreçlerinin yönetimini de düzenli buluşmalar biçiminde gerçekleştireceğiz. Burada şunu belirtmek istiyorum: Birbirine benzeş olan, özellikler itibariyle birbirine yakın özellikler gösteren, benzer sorunlarla karşı karşıya belediyeleri bir araya getireceğiz. Bu bazen yüz yüze toplantılar biçiminde olduğu gibi bazen de zoom üzerinden yapılacak toplantılarla gerçekleşecek. Ama büyükşehir belediye başkanlarımızla, il belediye başkanlarımızla ve nüfusu 100 binin üzerindeki belediye başkanlarımıza her ay düzenli ve sürekli olarak bir araya gelerek benzer politikalar oluşturmasını sağlayacağını belirtmek istiyorum.

“İKTİDAR BELEDİYELERİ CEZALANDIRMANIN MİLLETİ CEZALANDIRMAK OLDUĞUNU GÖRMELİ”

Hükümetin Maliye Bakanının her hafta açıklamış olduğu kimi açıklamalara baktığımızda, mali anlamda içinden geçtiğimiz süreçteki zorlukların farkındayız. Bu yeni dönemde, devletin gelirlerinde nispi bir azalma meydana gelmesiyle birlikte yerel yönetimlere aktarılacak olan paylarda da bir azalma, belki onun da ötesinde bu şubat ve mart ayında gördüğümüz biçimde yerel yönetimlere aktarılan paylardan kesinti oranlarının arttırılması gibi de uygulamalarla karşı karşıya kalacağız. Buradan siyasi iktidarı uyarmak istiyorum: Yani tefeciye, faizciye yurt içi ve yurt dışından kredi kullandığınız için yüksek maliyetlerle borçlandığımız bedelleri öderken her türlü kaynağı kullanıyorsunuz ama 80 milyon Türkiye’de insan belediye hizmetlerinden yararlanıyor, bu insanların yaşadığı şehirlerin yaklaşık 53 milyon insan CHP’li belediyeler tarafından yönetilecek, şimdi devlet tasarrufa yerel yönetimlerin kaynaklarını kısarak onların alması gereken İller Bankası payı ya da Hazine payları üzerinde yeni düzenlemeler yaparak, bu bedelleri azaltarak sağlayamaz. Bir kez daha söylüyorum: İktidar gittiği yolun yanlış olduğunu görmeli, belediyeler üzerinden yapacakları cezalandırmanın milleti cezalandırmak olduğunu, geçmişte CHP’li belediye başkanlarının ellerini, kollarını belediye meclislerinde karar alma haklarını engelleyerek, belediye meclisi çoğunluğunu kullanarak belediye başkanlarının getirdiği kimi yatırımları engelleyerek, borçlanma ya da uygun koşullarda bulunmuş kredileri engelleyerek izledikleri modelin AK Parti’ye seçim kaybettirdiğinin mutlaka görmesi gerekir.

“ŞATAFAT DÜZENİNDEN VAZGEÇİN”

O nedenle bir kez daha buradan 31 Mart seçimlerinde Türkiye’nin birinci partisi CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı olarak uyarıyorum: Eğer kafanızın arkasında böyle bir yol varsa bu yol yanlış bir yoldur. Belediyeleri cezalandırmak halkı cezalandırmaktır ve Türk milleti de artık kimin, neyi, nasıl yaptığını çok iyi bilmektedir. Merkez Bankası 818 milyar lira 2023 yılında zarar edecek, Hazine yüksek maliyetlerle borçlanacak, kur korumalı mevduat adı altında oluşturduğunuz aptalca bir uygulama yüzünden trilyonlarca lira kamuyu borca sokacaksınız; sonra dönüp bunun bedelini emeklilerden, çalışan kesimlerden ya da halka hizmeti edecek olan belediyelerden almaya çalışacaksınız. Bu yol, yanlış yoldur. Buradan iktidarı bir kez daha uyarıyorum: Bu yola sakın tevessül etmesinler. İsraf ekonomisinden vazgeçsinler. Şatafat düzeninden vazgeçsinler. Kendilerine kurdukları bu saltanat düzeninden vazgeçsinler. Kamunun kaynaklarını millete aktaracak, milletin hizmetlerine aktaracak uygulamalara gitsinler. Üç-beş müteahhidi zengin etmek, üç-beş şirkete düşük faizli krediler vererek onların kamu eliyle zenginleşmesinin yerine 80 milyon belediyecilik hizmeti alan yurttaşımızın 86 milyon insanımızın çıkarlarını koruyacak ekonomik politikalar hayata geçirsinler.”

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir