CHP İstanbul İl Başkanlığı sivil toplum kuruluşları STK’larla Tüzük Çalıştayı gerçekleştiriyor

Example HTML page

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı sivil toplum kuruluşları STK’larla Tüzük Çalıştayı gerçekleştiriyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen “İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı’nda İstanbul’un Sesi Tüzük Çalıştayı”na demokrasi ve insan haklarında çalışma yürüten 60 kadar sivil toplum kuruluşu katılıyor. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür  Çelik ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu Çalıştay’da birer konuşma yaptı.

CHP İstanbul İl Başkanlığı tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı’nda İstanbul’un Sesi Tüzük Çalıştayı başladı. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür  Çelik ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun  açılış konuşması yaptığı Çalıştay’a kadın örgütlerinin çatı örgütleri, sendika ve meslek örgütlerinin temsilcileri ve akademisyenler katılıyor.

Çalıştay,  Temsiliyet, Yolsuzlukla Mücadele, Hesap Verilebilirlik ve Etik, Demokratik Karar Alma Yöntemleri, Örgütlenme Modeli, Aday Belirleme Yöntemleri şeklinde beş masadan oluşuyor. Her masada bir moderatör eşliğinde tartışmalar yürütülüyor. Çalıştay’dan çıkacak sonuçlar bir rapor olarak 4 Eylül’de Sivas’ta başlayacak ve daha sonra Ankara’da devam edecek Tüzük Kurultayı’na sunulacak.

Toplantının açılış konuşmasını yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür  Çelik, Çalıştay’ın amacına ilişkin “Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2023  seçimleri sonrası parti içi değişimi gerçekleştiren 31 Mart seçimlerinde Türkiye’nin birinci partisi olan partinin yöneticileri olarak şimdi bu değişimi derinleştirmek için önümüzdeki tüzük kurultayı sürecinde sizlerin değerli katkılarıyla değişimi derinleştirmek ve yol haritamızı birlikte şekillendirmek için bir aradayız” ifadelerini kullandı.  

“GELECEK KUŞAKLARA DEMOKRATİK, ÖZGÜR, EŞİT, EMEKTEN YANA BİR ÜLKE BIRAKMAK GİBİ TARİHİ BİR SORUMLULUĞUMUZ VAR”

2023 seçimleri sonrasında partide başlayan değişim sürecine değinen Çelik, 31 Mart’ın bir sonuç değil başlangıç olduğunun altını çizerek şunları söyledi:

“Bu dönemin yöneticileri olarak değişimi derinleştirmek, gelecek kuşaklara demokratik, özgür eşit emekten yana bir ülke bırakmak gibi tarihi bir sorumluluğumuz var. Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokratik ve hakça bir düzenin tesis edildiği bir Türkiye için üç büyük görevimiz olduğunun bilincindeyiz. Parti içi süreçlerle ilgili bu üç büyük görevimizin birincisi demokratik bir parti tüzüğünün, demokratik bir yönetim tarzının ön koşulu olduğu bilinciyle parti içi demokrasinin güçleneceği bir tüzük değişimini gerçekleştirmek. İkinci görevimiz çağın koşullarına uygun toplumun ihtiyaçlarını önceleyen bir parti programını oluşturmak, üçüncü büyük görevimiz sosyal demokrat belediyelerimiz için temel ilkeler programı oluşturmak.”

“SİTEMİZE 3 BİNDEN FAZLA İNSAN GÖRÜŞ VE ÖNERİ BİLDİRDİ”

Çelik, Tüzük Çalıştayı öncesinde yapılan hazırlıklar ve Çalıştay ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Bu üç önemli görevimizin birinci adımı olan tüzük değişikliği için İstanbul’un 39 ilçesinde danışma kurulu toplantılarımızı gerçekleştirdik. İstanbul’un otuz dokuz ilçesinde örgütümüzün katılımıyla gerçekleşen kurullarının sonuçlarını bir rapor haline dönüştürdük. İstanbul’un sesi adıyla bir dijital platform oluşturduk. Oluşturduğumuz dijital platforma hem üyelerimiz hem İstanbul halkının katılımını sağladık. Hem SMS yoluyla hem de sosyal medya üzerinden duyurularımıza birinci gününde bin beş yüz kişi görüş ve önerilerini bildirdi. Sitemizi ziyaret eden on binin üzerinde insan var. Şu anda katılımcıların görüş ve önerilerini bildiren insanların üç binin üzerine çıktı. Bugün de bu Çalıştayımızda sizlerle birlikte İstanbul’un sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalarıyla, meslek örgütleriyle ve akademi dünyasının kıymetli katılımcılarıyla bir çalıştayı gerçekleştiriyor olacağız.”

“BUGÜNKÜ TÜZÜK ÇALIŞTAYI ÇOK ÖNEMLİ BİR TOPLANTI”

“Bu adımdan sonra 24 Ağustos günü İstanbul’da tüm seçili kadrolarımızla, tüm delegelerimizle geniş bir toplantıyı gerçekleştirip ve tüzük kurultayına yapacağımız önerilerin son şeklini vermiş olacağız” diyen Çelik, “O son şeklini de bir rapora dönüştürdükten sonra genel merkezimizin Ankara’da oluşturduğu tüzük komisyonuna İstanbul’un sesini, İstanbul’un önerilerini taşımış olacağız. Tüzük komisyonu kendi içerisinde Türkiye’nin seksen bir ilinden gelen görüş ve önerileri değerlendirecek ve kurultayımıza önerilerle gitmiş olacağız ve bu şekilde tüzük kurultayımızı, bugünkü çalıştayımızı bu sürecin tüm aylar önce başlattığımız ve de bugün devam ettirdiğimiz sürecin en önemli adımlarından bir tanesi olarak görüyoruz. Çünkü biliyoruz ki siyasi parti tüzükleri, parti hukuku düzenleyen metinlerdir. Ama parti içi hukuku düzenleyen bir metin olsa bile bir siyasi partinin tüzüğü sadece parti içini ilgilendiren bir mesele değildir. Bu yönüyle burada Cumhuriyet Halk Partisi dışında çok sayıda kurum ve kuruluşu temsil eden katılımcılar var. Bu yönüyle Cumhuriyet Halk Partisi açısından çok çok önemli bir toplantı olduğunu ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.

“BU TOPLANTIYI ÇOK ÖNEMLİ BİR BAŞLANGIÇ OLARAK GÖRÜYORUM”

“Tüzük kurultayımız sonrası oluşturacağımız parti programını çok daha geniş bir zamana yaymak istiyoruz” diyen Çelik, sözlerine şöyle devam etti:

“Burada sivil toplum kuruluşlarıyla, fikir kuruluşlarıyla, sendikalarla, meslek örgütleriyle. ve akademiyle olan ilişkimizi daha samimi, daha sürdürülebilir bir hale getirmek istiyoruz. Yani bu toplantılarla sınırlı kalmadan önümüzdeki özellikle parti programını, yani Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye’yi nasıl yöneteceğinin şekillendirileceği parti programında çok daha geniş zamanlarda, çok daha etkin çalıştaylar yapmayı planlıyoruz. Bir örnek verecek olursak bugün burada sendikaların sadece çatı örgütlerinin temsilcileri var. Ama parti programını oluştururken o sendikaların çatı örgütlerinin yanı sıra her iş kolunda, her alanda katılımcılarıyla çalıştaylar yaparak parti programımızı şekillendirmek istiyoruz. Veya başka bir örnek verecek olursak meslek örgütlerinin bugün burada sadece çatı kuruluşlarının temsilcileri var. Ama çok çeşitli iş kollarıyla, o çatı örgütleri altındaki diğer meslek örgütlerinin tüm katılımcılarıyla çok çeşitli çalıştaylar yaparak parti programını şekillendirmek istiyoruz. Yine burada çok sınırlı sayıda üniversitenin akademisyenler var. İstanbul’un çok çeşitli üniversitelerinden akademisyenlerle parti programını şekillendireceğimiz bir süreci inşa etmeyi hedefliyoruz. İlişkilerimizi yerel yönetimlerle ilgili oluşturacağımız temel ilkelerimizi ve felsefemizi buradaki katılımcıların ve burada olmayan katılımcıların görüş ve önerileriyle şekillendirmek istiyoruz. Aslında özetle yapmak istediğimiz şey sadece bu süreci bu üç önemli adımı birlikte şekillendirmek değil, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Türkiye’nin nasıl yönetileceğine yönelik bütün politikaları birlikte şekillendirmek, birlikte yönetmek bunun için de İstanbul’daki tüm paydaşlarımızla ve İstanbul’un tüm kurum kuruluşlarıyla, halkın katılımıyla samimi, sürdürülebilir ilişkileri geliştirmek ve geleceği birlikte şekillendirmek istiyoruz. Bu yönüyle bu toplantıyı önemli bir başlangıç adımı olarak görüyorum.”

“SİYASİ PARTİLERİN DEMOKRATİKLEŞMESİNİN ÜLKENİN DE DEMOKRATİKLEŞMESİ MESELESİNİN EN ÖNEMLİ ADIMI”

Çelik’ten sonra konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da  

“İl Başkanımızın davetinde burada olmayı çok önemsedim. Çünkü Türkiye’de var olan bütün can yakan hepimizi üzen ve yakışmadığını düşündüğümüz bütün yönetsel depremlerin özünde aslında partilerin varoluş reçetesinin ya da sağlıklı tüzüğünün olup olmaması meselesi çok önemlidir. Bu bağlamda bu buluşmanızı önemsiyorum ve bundan duyduğum memnuniyetle belirtmek istiyorum” dedi.  

“Demokratikleşmeye katkı diyorum. Ve özellikle az önce söylediğim cümlenin devamıyla siyasi partilerin demokratikleşmesinin ülkenin de demokratikleşmesi meselesinin en önemli adımı. Siyasi partiler toplumsal sürecin en güçlü öğelerinden birisi. Siyasi partilerin toplumsallaşmasının sağlanması, siyasal kadroların yetişmesi, farklı siyasi temsil edilmesi iktidarın toplum yararına kullanılması ve denetimi gibi hayati işlevleri var” diyen İmamoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

Ancak siyasi partilerin bu işlevleri hakkıyla yerine getirmesi için de açıkçası siyasi partiler düzeninin demokratik, etkin ve katılımcı olması gerekiyor. Şu çok önemli bugün kabul etmemiz gereken bir husus var. O da gerçekten siyasi partilerin ülkemizde köşeye sıkıştığı gerçeğidir. Siyasi partilerin bu anlamda güç kaybetmesi, erimesi o ülkenin demokrasisi e son derece üst seviyede tehdit etmektedir. Bunu söyleyen Cumhuriyet Halk Partili Ekrem İmamoğlu biliyor ki siyasi partilerin içerisinde her şeye rağmen en iyi durumda Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Ama bu erimiş ve sıkıntı çeken siyasi partilerin var olduğu ortamda bizim mevcut durumumuzla övünmeye veya gurur duymaya asla tahammülümüz olamaz.”

Partideki değişime bir kez daha dikkat çeken İmamoğlu gelinen noktanın kendisini mutlu ettiğini belirterek şunları söyledi:

“Geçtiğimiz yıl partimizin yüzüncü yılını kutladığımız etkinlikte Cumhuriyet Halk Partisi değişirse Türkiye değişir demiştim. Bu anlamda çok net ifade edeyim. Cumhuriyet Halk Partisi değişecek ve Türkiye’de değişecek. Bu sürecin, bu yolculuğun başka bir sonucu olmaz. Tabii geçtiğimiz süreç içerisinde tüm dünyada bir kriz döneminin yaşandığını ve bunun da bir çoklu kriz diye tariflendiğini, politik alanın çoklu krizlerin var olduğunu ve bu çoklu kriz sürecinin de az önce ifade ettiğim gibi etkilerin ülkemizde daha da yoğun yaşandığını biliyoruz. Yurttaşlarımın uzunca süre yaşadığımız ağır ekonomi, demokrasi ve adalet krizlerine rağmen muhalefeti seçenek olarak görmemesi ve 2023 seçimlerinde de aynı sonuca sürecin bilinmesi, bizi artık farklı düşünmeye ve başka bir düşünce üretmeye sevk etmelidir. Aynı şeyleri yaparak, aynı sonuçları alamayacağımızı bir gün sonra dile getirmiştim. İçim yanarak dile getirmiştim. Bundan vazgeçmemiz gerektiğini dile getirmiştim. Yol ve yöntem değiştirmemiz gerektiğini, partide açıkçası bu çabamızın karşılık bulması ve bugün böylesi bir zaman diliminin yaşanıyor olması beni ziyadesiyle mutlu ediyor.”

“OTORİTERLEŞME DÜZENİNİN ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN BİRİSİ SİVİL TOPLUMLA SİYASETİN BAĞLARININ KOPMASI”

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında toplumun beklentilerini karşılamayan kurum ve kuruluşların toplumdan herhangi bir destek göremeyeceğinin altını çizen İmamoğlu “Günü kurtaran değil, kalıcı politikalar ve yeni bir vizyon sunmamızın şart olduğunu hepimizin bilmesi gerekir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi’ne çok üstün görevler düşmektedir. En önemlisi partinin kendi içinden başlayarak daha demokratik, daha katılımcı, daha kapsayıcı bir partiye dönüşmesi şarttır. Farklı toplumsal kesimlerin taleplerinin kapsanabildiği, toplumun tüm kesimlerinin kendini içinde ve anlamlı hissedebileceği bir siyaset kurumu haline gelmemiz şarttır. Uzun süredir içinden geçtiğimiz otoriterleşme düzeninin önemli nedenlerinden birisi olan sivil toplumla siyasetin bağlarının kopması hatta sivil toplumun ülkemizde neredeyse baskıcı bir zeminle gerçek anlamda sivil toplumun varlığını ifade edememesi sürecidir. Bir ülkenin demokrasisinin çatısını yönetim sistemlerinden önce siyasetin sivil toplumla ilişkisi belirler. Aynı şekilde iktidar olduğunda da kendini sivil toplumun katılımına ve denetimine açtığı ölçüde demokratik bir toplum olmamız süreci başlamış anlamına gelir” şeklinde konuştu.  

“Eylül ayında başlatacağımız tüzük kurultayının değişim hareketinin daha kapsayıcı ve demokratik bir düzlemde kalıcılaşması için önemli bir adım olacaktır.” İfadelerini kullanan İmamoğlu  “Bunu da parti kurullarımız kadar Türkiye’de temel haklardan, demokratik haklara, birçok alanda büyük katkılar sunan sivil toplum kurumlarının görüşlerini dikkate alarak onların ilham ve önerileriyle yapmak istediğimizi buradan beyan etmek isterim. Gerçek anlamda bir demokratikleşme için öncelikle aktif vatandaşlığın hayata geçmesi şarttır. Bugün sivil toplum alanında, siyaset alanında fikir ve düşünce özgürlüğü gibi temel alanlar başta olmak üzere birçok konuda sıkıntılar yaşandığını, çalışmaların engelleyici baskıcı düzenin, insanları sivil toplum kuruluşlarından uzaklaştırdığını hatta bu baskıcı ortamın vatandaşlarımızı siyaset yapmaktan bir siyasi kurumun bireyi üyesi olmaktan uzaklaştırdığını net olarak ifade etmem gerekir” dedi.

Başından beri milletine güvenen, milletinin yeteneklerine inanan, milletinin ortaya koyacağı bu toprakların verdiği genetik kabiliyetlerle ortaya koyacağı yeniliklerin, adımların sadece Türkiye’ye değil, başta yakın coğrafyasına ve bütün dünyaya çok iyi geleceğine inanan birisi olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Bu mevcut baskıcı anlayış ve uygulamaların değişmesini çok istiyoruz. Bütün çeşitliliği ve özgünlüğüyle her alanda temsil edilmesinin siyaset alanının daha kapsayıcı katılımcı ve demokratik olabilmesinin önemli bir şartı olduğunu düşünüyoruz” dedi.

“BEN İTİBARSIZ BİR SİYASETÇİ OLMAK İSTEMİYORUM”

“Siyasetin köşeye sıkıştığını siyasi partilerde dahi etkin siyasetin içinde olan insanların aza indiğini, minimuma indiğini görmemiz gerekir. Gerçekle yüzleşmemiz gerekir” ifadelerini kullanan İmamoğlu siyasetle kurulan bağın azaldığına ve gençlerin siyasetten uzaklaştığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“İstanbul dahi bu konuda en zengin nüfusa en katılımcı nüfusa sahip olmasına rağmen önemli bir zamandan beri ne yazık ki siyasete katılımın azaldığını, yaş ortalamasının yükseldiğini, gençlerin bu anlamda en az ilgiyi gösterdiği alan olduğunu hatta siyaset yapan insanların büyük bir itibar kaybına uğradığının bilinmesi şart. Bu tespiti hepimiz yapıyoruz aslında. Bu bağlamda ben çok net ifade ediyorum. Sadece siyaset kurumunun kamu kurumlarının dahi en güçlü şekilde vatandaşla diyaloğa açık olması gerektiğini, bir kamu görevi yaptığını siyasetin de kamu görevi için bir aracı kurum olduğunu yani bir araç olduğunu asla amaç olmadığını her ortamda dile getiriyorum. Onun için etkin bir biçimde İstanbul Planlama Ajansı’nı etkin bir biçimde İstanbul Kent Konseyi’ni etkin bir biçimde farklı kurum. Kuruluşların yeniden var olmasına katkı sunduğumu bütün hemşerilerimi ve özellikle buradaki katılımcıların bilmesini isterim. Bu bağlamda ben itibarsız bir siyasetçi olmak istemiyorum. Siyasete giren insanların o alanın itibarsız bir alana dönüşmesinden etkilenerek oraya girme konusunda cesaretsizlik yaşamalarını istemiyorum. Sizin gibi büyük fedakarlıkla siyasetin içinde olan siyasete katkı sunmak isteyen insanlarımızın da itibarsızlaşmasını asla kabul edemem.”

“Cumhuriyet Halk Partisi ne kadar kapsayıcı, ne kadar katılımcı, ne kadar demokratik bir yapıya sahip olursa Türkiye’de o kadar özgürlük ve adalet içerisinde olur” diyen İmamoğlu  “Bu bağlamda bugün yapılan bütün kötü işlerin, bütün sıkıntılı hallerin Ya da bütün haksızlıkların, hukuksuzlukların evet sorumluları vardır. Ama Cumhuriyet Halk Partisi de bu yaşanan olaylara dönük sorumluluktan kaçamaz. Bu sürecin var olmasında muhalefetin etkin bir biçimde başarıyı ortaya koymamasının da sorumluluk paydaşı olduğunu buradan bütün partililerime duyurmak isterim. Yaşadığımız başta ekonomik kriz olmak üzere Çoklu krizlerden bizi çıkaracak bir yol ve yöntemi tüzük kurultayında bir başlangıç adımı olduğunu ifade etmek isterim” dedi.

“TÜZÜK DAHA İYİYİ BULMANIN ADIMLARIN DA TETİKLEYİCİSİ OLACAK”

“Çok ağır bir misyon yüklenilmesi, yükletilmesi doğru olmaz. Yani bu yapılan hazırlıkların kısa bir zaman diliminde çeyrek yüzyılın değişim hikayesini bir haftalık çalışmaların olacağı Eylül kurultayında, tüzük kurultayında olacağını beklemek de doğrulmaz. Inovatif bir süreçtir” diyen İmamoğlu, “Tüzükle ilgili atılacak güçlü adımlar yarınlarda atılması muhtemel farklı adımların daha iyiyi daha iyiyi bulma adımlarının da tetikleyicisi olacaktır. Yine bu kapsamda İl Başkanımızın da bahsettiği yanılmıyorsam genel merkezin altı aylık bir çalışma takvimiyle bir parti programı oluşturma sürecine dönük yaptığı o zaman dilimini tüzük kurultayı kadar hatta ondan biraz daha fazla önemsemekteyim. Bu yönüyle de Türkiye’nin her yerinden her vatandaşımızın seksen altı milyon insanımıza cazip gelecek bir şekilde davet edildiği bir mekanizmanın varlığıyla katılımcı modellerle Cumhuriyet Halk Partisi’nin programının halkçı bir biçimde icraatçı kalkınmacı bir biçimde tariflenmesi zemininin oluşturulmasını çok önemsiyorum” diye konuştu.

Açılış konuşmalarından sonra Çalıştay’da oluşturulan masalarda oturumlara geçildi.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir