Anayasa Değişikliğine Hukukçu gözüyle Bakış ; Av.Tülay Ateş (13-14)
Av.Tülay Ateş: Anayasa değişikliğine neden hayır diyorum (13-14)
16 Nisan da yapılacak, partili cumhurbaşkanlığı sistemi Anayasa değişikliği için referandumda neden hayır dememiz gerektiğini, uzun yıllardır insanca bir yaşam için yılmadan mücadele eden ve Demokrasiyi içselleştirmiş yürekli bir hukukçu, birlikte yol yürüdüğüm can dostuma sordum. Av Tülay Ateş sade ,anlaşılır biçimde neden hayır dememiz gerektiğini yorumladı.
Yapılacak olan değişiklik maddeler halinde gazetemiz Haber Etkin de yayımlanacaktır..
Toplumun aydınlanmasına ışık tutacak bu değerli çalışmalarından dolayı Av.Tülay Ateşe Haber Etkin ailesi adına sonsuz teşekkür ederim.
Değerli Ramazan ;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasın da Değişiklik Yapılmasına Dair 6771 sayılı Kanuna neden hayır dediğimi açıkladığım yazı serimizde bugün sıra on üç ve on dördüncü maddelerde.
madde ile değişikliği ile 2709 sayılı şimdiki anayasanın; “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir” diyen 142.maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
MADDE 13- “Disiplin mahkemeleri dışında askerî mahkemeler kurulamaz. Ancak savaş halinde, asker kişilerin görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli askerî mahkemeler kurulabilir.”
Asker, sivil herkesin eşit şartlarda ve evrensel hukuk kurallarına göre yargılanması gereklidir.(Cümle İbrahim Bilginden) Askeri mahkemelerin kaldırılmasına hiçbir itirazım olamaz. Ancak bu anayasa değişiklikleri tek tek maddeler halinde değil bir bütün olarak oylanacaktır. Hukuğun üstünlüğünü, devletin bir hukuk devleti değil parti devleti olmasını sağlayacak diğer maddelerin varlığı karşısında bir iki maddenin olumlu değişiklik getirmesinin önemi olmamaktadır.
BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ YARGININ GERÇEKLEŞMESİNİN MÜMKÜN OLAMAYACAĞI 14.MADDE DEĞİŞİKLİĞİ İLE ANLAŞILMAKTADIR. Bu madde ile şimdiki anayasanın tüm hakim ve savcıların atamalarını, görevden alınmalarını, tayinlerini, özlük haklarını belirleyen Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunu düzenleyen159 maddesi değiştirilmektedir.
ŞİMDİKİ HALİ: Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu başlığını taşıyan bu madde özetle:
HSYK 22 asıl, 12 yedek üyeden oluşur, üç daire halinde çalışır. Kurulun başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı kurulun üyesidir. Kurulun 4 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından, üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay Üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, iki asıl iki yedek üyesi Danıştay Üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, bir asıl bir yedek üye Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından, 7 asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıfa ayrılmış adli yargı hakim ve savcıları arasından hakim ve savcılarca, 3 asıl ve 2 yedek üyesi idari yargı hakim ve savcıları tarafından kendi aralarından 4 yıl için seçilir.
Kurul, adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Hakim ve savcıların denetlenmeleri kurul müfettişlerine yaptırılır.
Anayasanın 159.madde metni çok uzundur. Tamamını okumak isteyenler aşağıdaki lingi tıklayabilirler. https://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htm
DEĞİŞİKLİK MADDE 14- 2709 sayılı Kanunun 159 uncu maddesinin başlığı ile birinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan “Yüksek” ibareleri madde metninden çıkarılmış; iki, üç, dört ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; altıncı fıkrasında yer alan “asıl” ibaresi madde metninden çıkarılmış; dokuzuncu fıkrasında yer alan “kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere” ibaresi “kanun ve diğer mevzuata” şeklinde değiştirilmiştir.
“Hâkimler ve Savcılar Kurulu onüç üyeden oluşur; iki daire halinde çalışır.
Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun, üç üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından, bir üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından Cumhurbaşkanınca; üç üyesi Yargıtay üyeleri, bir üyesi Danıştay üyeleri, üç üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yüksek öğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilir. Öğretim üyeleri ile avukatlar arasından seçilen üyelerden, en az birinin öğretim üyesi ve en az birinin de avukat olması zorunludur. Kurulun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilecek üyeliklerine ilişkin başvurular, Meclis Başkanlığına yapılır. Başkanlık, başvuruları Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona gönderir. Komisyon her bir üyelik için üç adayı, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla belirler. Birinci oylamada aday belirleme işleminin sonuçlandırılamaması halinde ikinci oylamada üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu aranır. Bu oylamada da aday belirlenemediği takdirde, her bir üyelik için en çok oyu alan iki aday arasında ad çekme usulü ile aday belirleme işlemi tamamlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Komisyon tarafından belirlenen adaylar arasından, her bir üye için ayrı ayrı gizli oyla seçim yapar. Birinci oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu; bu oylamada seçimin sonuçlandırılamaması halinde, ikinci oylamada üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu aranır. İkinci oylamada da üye seçilemediği takdirde en çok oyu alan iki aday arasında ad çekme usulü ile üye seçimi tamamlanır.
Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler bir kez daha seçilebilir.
Kurul üyeliği seçimi, üyelerin görev süresinin dolmasından önceki otuz gün içinde yapılır. Seçilen üyelerin görev süreleri dolmadan Kurul üyeliğinin boşalması durumunda, boşalmayı takip eden otuz gün içinde, yeni üyelerin seçimi yapılır.”
Bu değişiklikle aynı zamanda bir parti lideri olan Cumhurbaşkanının Hakim ve Savcıları atayan, görevden alan, görev yerini değiştiren HSK’nın 13 üyesinden 6’sını doğrudan kendisinin ataması (4 üye ve adalet bakanı ile müsteşarı ) 7’sini ise partisinin çoğunluğu elinde bulundurduğu TBMM’ye seçtirmesi karşısında bu yargının tarafsız , bağımsız olması söz konusu olamaz.(Anayasa değişikliği olmadan bile mahkemelerin maalesef tarafsız ve bağımsız olmadıklarına dair yüzlerce örneği basını takip ettiğimizde görüyoruz.)
Değişiklikte HSK’ya TBMM tarafından seçilecek üyelerin seçilme usulleri de anlatılmıştır. Ancak seçilecek üyelerin anayasa ve adalet komisyonu tarafından önerilirken de, mecliste seçim yapılırken de anayasada belirtilen oranda oy alamamışlarsa en çok oy alan iki aday (dikkat eşit oy alan değil) arasından ad çekme usulü ile üye seçilmesinin hiçbir mantıki izahı yoktur
Prof .Dr.Selin Esen ;değişikliğin yargı üzerindeki etkisini aşağıdaki şekilde açıklamıştır. “Teklifin, yargıya ilişkin düzenlemelerinin genel olarak yargı organının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayacak ya da güçlendirecek nitelikte olmadığı, tersine cumhurbaşkanının yargı organı üzerindeki etkisini artırıcı ya da pekiştirici nitelik taşıdığı görülüyor. Özellikle, HSYK ve Anayasa Mahkemesinde yapılan önemli değişiklikler bu kanıyı destekliyor. Teklif, HSYK’nın yapısında önemli değişikliklere gidiyor. Kurulun üye sayısı yirmi iki asıl on iki yedek üyeden on üçe indiriliyor ve yedek üyelik kaldırılıyor. Demokratik bir sistemde ad çekme usulü, aynı oyu almış adaylar arasında uygulanabilir. Hatta önceden belirlenmiş nitelikleri taşıyan bütün adaylar arasında yapılacak ad çekme yöntemiyle bir makamın belirlenmesinin bile adayların aynı konum ve koşullar altında bulunması nedeniyle demokrasi ilkesiyle bağdaşabileceği ileri sürülebilir. Buna karşılık, yapılan bir oylama sonucunda yeterince oy alamamış iki aday arasında yapılacak ad çekme usulüyle üyeliğin belirlenmesi, özellikle iki adayın aldığı oy sayısı bakımından büyük fark olması ve ad çekmeden daha az oy alan adayın çıkması durumunda meşruiyet sorununu ortaya çıkarır.” Böyle bir yöntemin demokrasinin en temel ilkelerinden biri olan seçim ilkesiyle de kolay bağdaşmayacağını not etmek gerekir”.
2010 anayasa değişikliğine dair referandumda : iktidarın iki büyük kozu vardı.12 Eylül yargılanacak, HSYK demokratik bir yapıya kavuşturularak artık bağımsız yargı oluşturulacak, yargılamaların adil, evrensel hukuk kurallarına uygun olması sağlanacak diyorlardı. Sonuçta göstermelik bir 12 Eylül yargılanması oldu, yargıyı da binlerce FETÖCÜ Hakim ve Savcıya teslim ettiler. Şimdi tekrar 159.madde değişikliği yaparken bağımsız ve tarafsız yargı için demelerini doğrusu hiç inandırıcı bulamıyorum.
Kısaca 14.madde değişikliği ile yargı üzerinde tam bir baskı oluşturulup yargının bağımsızlığı da, tarafsızlığı da yok edileceğinden tıpkı parti devleti yaratılması gibi parti yargısı da yaratılacağından bu madde nedeniyle de anayasa değişikliklerine HAYIR diyorum
Haber etkin/ Ramazan Yiğit 02.04.2017