Türkiye’de sera gazında ürküten rakamlar
Türkiye’de sera gazında ürküten rakamlar
TÜİK verilerine göre 2008’de toplam 387,6 milyon ton olan karbondioksit (CO2) eşdeğeri sera gazı emisyonu, 2018’de yüzde 34.4 artışla 520.9 milyon ton CO2 eşdeğeri düzeyine yükseldi
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dünya Çevre Günü nedeniyle 2018 yılına ilişkin “İstatistiklerle Çevre” bültenini yayımladı. Türkiye’deki sera gazı emisyon envanterine göre, 10 yıl öncesine göre 2018’de yüzde 34.4 artışla 520,9 milyon ton CO2 eşdeğeri düzeyine yükseldi.
2008 yılı emisyonlarında karbondioksit eş değeri olarak en büyük payı yüzde 74,1 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken, bunu sırasıyla yüzde 10,6 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, yüzde 10,6 ile tarımsal faaliyetler ve yüzde 4,7 ile atık takip etti.
2018 yılı emisyonlarında ise karbondioksit eş değeri olarak en büyük payı yüzde 71,6 ile enerji kaynaklı emisyonlar aldı. Enerji kaynaklı emisyonları yüzde 12,5 ile tarımsal faaliyetler, yüzde 12,5 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, yüzde 3,4 ile atık izledi.
Kişi başı karbondioksit eşdeğer emisyonu 2018 yılı için 6,4 ton, gayri safi yurt içi hasıla başına sera gazı emisyonu yoğunluğu ise karbondioksit eş değeri olarak 0,14 kilogram hesaplandı. 2018’de oluşturulan atık miktarı, 15,1 milyon tonu tehlikeli olmak üzere 66,8 milyon tonu buldu.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Gökhan Ersoy TÜİK verilerini yorumladı: “Su konusunda dikkat çeken nokta kaynakların termik santral yerine tarıma aktarımının gerekliliği. İstanbul’a Melen’den Kırklareli’nden su getiriyoruz. Dünyada terk edilen termik santralları biz bugün Adana ve Denizli için tartışıyoruz.
Emisyon konusunda ise bu verilere kronolojik olarak baktığımız zaman 1990’lardan bugüne sera gazı salımlarımızı yüzde 137.5 artırdığımız anlamına geliyor. Henüz Paris Antlaşması’nı Meclis’te onaylamamış ve bu doğrultuda 2030 için ciddi bir taahhtütte bulunmamış bir ülke için şaşırtıcı değil.
Emisyon değerlerinde enerji sektörünün kapladığı yüzdeye baktığımızda durum ortaya çıkıyor. Fosil yakıtlara bağımlı bir enerji politikası. Hala filtre takmadan tesislerin üretim yapmasına izin veriyoruz.”