Sosyal bilimcilerden tarihi çağrı ; 22 Maddelik öneri
‘Halkımız yaşama hakkını koruyabilme savaşımı içindedir’ dediler: Sosyal bilimcilerden tarihi çağrı…
“Kamuculuk, planlama, toplumsal dayanışma gibi kavramların tekrar benimsenmesinin zamanı geldi de geçiyor” diyen Türkiye’nin önde gelen 15 sosyal bilimcisi bir çağrı metni hazırladı. 22 maddelik metinde olağandışı bir harcama programı çağrısı yapılıyor
BirGün Gazetesi EKONOMİ SERVİSİ‘nin haberine göre Sosyal bilimciler yayınlamış oldukları tarihi çağrıda şu ifadelere yer verdiler;
Dünya bir yandan Covid19 pandemisiyle mücadele ederken bir yandan da pandeminin yarattığı ekonomik yıkımın etkilerini hafifletmeye çalışıyor. Hastalığın merkezi artık dünyanın batısı olmuş durumda. Bu nedenle ABD ve AB birbiri ardına ekonomik önlem paketleri açıkladı. Buna karşılık Türkiye’nin açıkladığı plan uzmanlar tarafından hem küçük bulundu, hem de gerçek soruna çare olmadığı için çok eleştirildi.
Bunun üzerine aralarında gazetemiz yazarlarından Aziz Konukman, Hayri Kozanoğlu, Korkut Boratav, Oğuz Oyan, Taner Timur gibi isimlerin de bulunduğu bir çağrı yayımlandı. Toplam 22 maddeden oluşan öneriler dizisi internette yayımlandı. Tamamını birgun.net’te bulabileceğiniz metin kamucu, planlamacı bir içerik barındırıyor. “Artık neoliberal ezberlerin terk edilmesinin, kamuculuk, planlama, toplumsal dayanışma gibi kavramların tekrar benimsenmesinin zamanı geldi de geçiyor” diyerek başlanan metin aynı zamanda tüm akademisyenlerin de imzasına açıldı. Prof Hayri Kozanoğlu ise metni sosyal medya hesabından “Bu ülkenin + 60 kamucu sosyal bilimcilerinin çağrısı. Bedenlerimiz biraz kırılgan olabilir ; çok şükür muhakememiz yerinde.
Şimdi genç arkadaşlarımızın desteğini bekliyoruz” diyerek duyurdu. Çağrıda ifade edilen 22 madde, özetle şunlardan oluştu:
✔ Devlet olağandışı bir harcama programı hazırlamalıdır. Programda sağlık harcamalarına ve emekçilere nakdi ve ayni desteğe yer verilmelidir.
✔ Acil ve zorunlu mal ve hizmet üretimi dışında bütün işlerin 15 gün süreyle durdurulması acilen değerlendirilmeye alınmalıdır.
✔ Tüm işyerlerinde, hamileler, yasal süt izni kullananlar, engelliler, 60 yaş ve üzerinde olanlar koronavirüs salgını süresince idari izinli sayılmalıdır. 12 yaşından küçük çocuğu olanlara talepleri halinde ücretli izin verilmelidir.
✔ En az 14 gün olmak üzere, salgın süresince yenilenmek kaydıyla, çalışanlara (yıllık izinlerine dokunulmadan) ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
✔ İşyerlerinde koronavirüs testinin yapılması dahil tüm sağlık önlemleri arttırılarak azami düzeye yükseltilmelidir.
✔ Bütün bunların yapılmaması ve/veya işyerinde koronavirüs riskinin ortaya çıkması halinde çalışanların “çalışmaktan kaçınma hakkı”nı kullanacakları ve üretimi durduracakları ilan edilmelidir.
✔ İşten çıkarmalar koronavirüs salgını süresince yasaklanmalı, işten çıkarmalar ve ücretsiz izinler yerine kısa çalışma ödeneği kullanılmalıdır.
✔ Koronavirüs salgını süresince bütün işçiler süre koşulu aranmaksızın işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanmalıdır.
✔ İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki paralar sadece işsizlik ödemeleri için kullanılmalı, işsizlik ödeneğinden ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanma süresi ve miktarı arttırılmalıdır.
✔ Salgın boyunca doğalgaz, elektrik, su ve internet ücretsiz sağlanmalıdır. Doğalgaz ve elektrikte dağıtım hizmetleri kamulaştırılmalıdır.
✔ 100’den fazla işçi çalıştıran şirketlerde istihdamı korumak amacıyla, bu kuruluşların kapanmasına izin verilmemeli, gerekirse kamulaştırma yoluna gidilmeli, bu amaçla KİT gibi kuruluşlar eski işletmeci işlevlerini üstlenmelidir.
✔ Krizle beraber zora giren sivil. havacılık, enerji, finans gibi stratejik sektörlerde kamulaştırma bir zorunluluk haline geldiğinde tereddüt edilmemeli, bu kuruluşlarda özyönetim uygulaması benimsenmelidir.
✔ Atıl duruma gelen bazı işkollarındaki fabrikaların, solunum cihazları, hızlı sonuç alıcı tanı kitleri, maske/filtreli maske ve sağlık çalışanları için koruyucu giysi vb. sağlık ürünleri üretimine ayrılması sağlanmalıdır.
✔ Temizlik ve sağlık ürünlerinin stoklanması, karaborsası, fiyat artışları mutlaka önlenmelidir. Temel gıda maddelerinin temini, gerekirse ücretsiz dağıtımı ve fırsatçı zamların engellenmesi kamu otoritesi tarafından sıkıca kontrol altında tutulmalıdır. Kolluk güçleri ve gönüllü siviller, yaşlı ve riskli nüfusa gerekli gıda ve sağlık malzemelerini ulaştırmak için seferber edilmelidir.
✔ Sağlık yardımı almakta olan 10 milyon dolayındaki “kayıtlı yoksullara” kişi başına aylık net 500 TL yurttaşlık geliri ödenmeye başlanmalıdır.
✔ Öğrenci borçları silinmeli; çiftçi borçları ve ihtiyaç kredileri, faizleri silinerek taksitlendirilmelidir.
✔ Devlet hastaneleri ve özel hastaneler ücretsiz sağlık hizmeti vermelidir. Buna uymayan özel hastaneler kamulaştırılmalıdır.
✔ Bütçe açığı kaygısı, salgın sürdükçe geçerli olamaz. Merkezi bütçe harcamalarının gerekirse TCMB avanslarıyla karşılanması sağlanmalıdır.
✔ Bütçe gelirleri azalırken giderlerinde büyük sıçramalar ortaya çıkmasına getirilecek çözümlerden biri de, gerçek bir servet vergisi olmalıdır. Hedef grup olarak özellikle son 20 yılda rant gelirleriyle palazlananlar seçilmelidir.
✔ Sermaye hareketleri kontrol altına alınmalıdır. Yurt dışına servet kaçırmak önlenmeli; yabancılara dönük TL yükümlülükleri (hisse senedi, tahvil, mevduat vb) için döviz tahsis edilmemelidir.
✔ Kamu Özel Ortaklığı isimli projelerin kamulaştırılması hedeflenmeli; bu arada projelere dönük ödentiler TL’ye dönüştürülmeli ve kriz kaynaklı düşük performanslar nedeniyle oluşabilecek garanti ödemeleri iptal edilmelidir. Böyle bir dönemde Kanal İstanbul gibi üzerinde toplumsal uzlaşma sağlanmamış projelerden vazgeçilmeli, kamu ihaleleri ve kaynaklar sağlık sektörüne yönlendirilmelidir.
✔ Sonuncusu belki de en önemlisi, devlet salgını bahane ederek yurttaşlar üzerindeki gözetim ve denetim ağlarını yaygınlaştırmamalıdır. Virüs tehlikesinin getirdiği günlük yaşamdaki bazı kısıtlamalar, daha otoriter ve baskıcı bir devlet aygıtının kalıcılaştırılması için fırsat kabul edilmemelidir.
***
İŞTE METNİN İLK İMZACILARI
Metin, internette sosyalbilimcilerincagrisi.com adresinde imzaya açıldı. Metnin ilk imzacıları Türkiye’nin akademik birikiminin en ağır isimlerinden oluşuyor.