EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak: Bir yanda yangınlar, diğer yanda torba yasa Ormanların talanına ve Tahribatına karşı birleşelim
Artık kaç noktada yangın çıktı, kaçında söndü, kaçında devam ediyor sayamıyoruz. İzmir Bornova- Gaziemir- Seferihisar-Menderes-Foça ve Buca, Manisa Kula, Ahmetli ve Saruhan, Hatay Antakya, Bilecik Vezirhan bir çırpıda sayabildiklerimizdir. Hayvanlar, evler, tarım ve ormanlık alanlar yandı. Kaç yangın söndürme uçağı ve helikopteri var, kaç arazöz var sorularının artık bir kıymetinin olmadığı süreçten geçiyoruz. Çünkü yetersiz ve tecrübesiz personel istihdamı, yangına müdahalede yetersiz kalan araç ve ekipman yetersizliği her orman yangınında tartışılmakta ama itibardan tasarruf etmeyen Erdoğan iktidarı ülkenin ve çocuklarımızın geleceğinden tasarruf etmektedir. Bütün imkansızlıklara rağmen canla başla yangın söndürmeye çalışan belediye işçileri ve kamu işçilerinin toplu sözleşmelerinde insanca yaşayacak ücret taleplerinin düşmanca karşılanması ve “verilenden fazlasını istemek haramdır” diye diyanet fetvası verdirecek kadar emek düşmanlığında sınır tanınmamaktadır.

Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre son 10 yılda en fazla yangın çıkan üç il Muğla, İzmir, Antalya olurken en fazla yanan ormanlık alan ise yine Antalya, Muğla, İzmir, Mersin, Adana illeri olmuştur. Bu yangınların 758’i ihmal ve dikkatsizlik nedeniyle yaşanmış. Kasıt 115, kaza 143, yıldırım vs doğal sebeplerden 336 yangın çıkarken 1217 yangının ise ne sebeple çıktığı belirlenememiş. Bu tablo çıkan orman yangınları hakkında pek çok soruyu da akla getirmektedir. İhmal nedeniyle çıkan 758 yangının alınacak önleme ve koruma tedbirleri ile azaltılması mümkün değil mi? Etkin bir önleme ve koruma için hangi tedbirler alınıyor? Sorularını akla getirmektedir.
OGM “2023 orman yangınları değerlendirme raporuna” göre enerji nakil hatları ve trafoların sebep olduğu yangın oranı % 5’tir. Kaza ile çıkan 143 yaygının çoğunun enerji nakil hatları üzerinden çıktığı bilindiği halde özelleştirilen ve bakım, onarım vs tedbiri alınmayan enerji nakil hatlarının bakımı, ormanlık alanlar içindeki enerji nakil hatlarının orman dışına çıkarılması vs önlemlerin alınmadığı açıktır. Enerji şirketleri kârlarından zarar etmesin diye ormanlar feda edilmektedir. Ne sebeple çıktığı bilinmeyen 1217 yangın ise Erdoğan iktidarının orman yangınları ve sebepleri vs üzerine bir çalışma yürütmediği, er ya da geç yangın sönmesiyle “yangın yok sorun da yok” anlayışında olduğunu ortaya koymaktadır.
Yangın bir yandan yasa düzenlemeleri diğer yandan ormanlar yok ediliyor.
23 yıllık iktidarında her krizi fırsata çeviren AKP iktidarı orman yangınlarını da fırsata çevirmiştir. 631 sayılı orman kanunu AKP iktidarında 27 defa değiştirilmiş ve her düzenleme sonrası ormanlara korumak bir yana enerji ve maden şirketlerinin talanı ve tahribatına açılmıştır.
Turizmi Teşvik Kanunu’nda bile yapılan değişiklik ile Ormanlık alanlar ve hazine taşınmazlarının turizm teşvik kapsamında yapılaşmaya, dolayısıyla da talan ve tahribe açılması yasallaştırılmıştır. Yapılan bu düzenlemeler ormanları tahrip ederken ormanlardaki yangınları da artıran etkenler olmuştur. Bugün de torba yasa ile orman talanı gündemdedir.
Komisyondan geçerek bugün meclise gelen torba yasa ile sadece zeytinlikler değil tarım alanları ve ormanlık alanlar başta maden ve enerji şirketleri olmak üzere tekelci sermayenin talanına açılmak istenmektedir.
Torba yasa ile maden sahası açılması planlanan ormanların MAPEG’e (Maden Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) devri planlanmaktadır. Görevi maden ve petrol olan bir birimin ormanları korumasını düşünmek ölü gözünden yaş beklemektir. Bunu bile yetersiz gören AKP iktidarı ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) süreçlerinin kısaltılması, “ÇED sürecinde ilgi kurumların süresince cevap vermemesi durumunda izin çıkmış kabul edilmesi” gibi düzenleme ile ÇED süreçlerini tamamen işlevsiz hale getirmektedir. “Stratejik ve kritik olarak tanımlanan madenler için açılacak ve çalışan maden sahalarında Cumhurbaşkanı ve oluşturacağı kurul yetkili” olacak denilerek halkın itirazları sonucu ÇED ve Mahkemelerde uzayan sürecin kesilerek şirketler lehine karar verilmesi sağlanacaktır.
Kapitalist sistemin, emek ve doğa sömürüsü üzerinden tüm dünyada sürdürdüğü talan ve tahribat derinleşerek devam eden dizginsiz saldırıları giderek büyürken, Türkiye’de bu süreç çok daha azgınca yaşanmaktadır.
Emek Partisi olarak tarım ve ormanlık alanları enerji ve maden sahası olarak görerek sermayeye peşkeş çeken iktidar uygulamalarına karşı toplumun her kesimini birleşerek, mücadeleye çağırıyoruz.
Başta torba yasa olmak üzere ormanların talan ve tahribatına sebep olacak tüm düzenlemeler geri çekilmelidir.
Ormanlık alanların korunması ve yangınların önlenmesi için yeteri kadar deneyimli, çalıştığı alanı bilen personel istihdamı ile birlikte araç, makine ve ekipman sağlanmalıdır.
Yanan ormanlık alanların orman dışına çıkarılması yoluyla imara açılması, enerji ve maden şirketlerine tahsisi gibi yağma uygulamaları durdurulmalı ve son bulmalıdır.
Orman yangını yaşanan bölgelerde halkın barınma ve temel gıda ihtiyaçları ücretsiz karşılanmalıdır.
Yangınlardan zarar gören köylülerin zararları sigorta vs şartı aranmaksızın devlet tarafından karşılanmalıdır.
Yaşanan yangınlarda sorumluluğu olanlar hesap vermelidir.
Sedat Başkavak
Emek Partisi
Genel Başkan Yardımcısı