Türkmen Erdoğan Celep: Gelişen dönüşen Türkiye’de kadın mücadelesi nerede?

Tohumdan Çınara Kadın Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Türkmen Erdoğan Celep Cem Tv’de Dilek Çınarın hazırlayıp sunduğu ”Hayata Dair” programının konuğu oldu, Kadına ve Çocuğa şiddete karşı görüşlerini ve düşüncelerini dile getirdi.

Tohumdan Çınara Kadın Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Türkmen Erdoğan Celep şu ifadelere yer verdi;

Önce yaşamış olduğumuz Kahramanmaraş depremi dolayısıyla hayatını kaybeden canlarımıza Allahtan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu süreçte o kadar çok acılar yaşadık ki en büyük acıyı kadınlar ve çocuklar yaşadı bunun altını çizmek isterim herkese çok geçmiş olsun.

Tabi bu değişen, dönüşen süreçte kadınlar nerde oradan başlamak istiyorum.

İstanbul sözleşmesiyle ilgili büyük sorunlar yaşıyoruz. Biliyorsunuz iktidar partisinin içinden bile kadın milletvekilleri olmaz bu olamaz dediler.

İstanbul sözleşmesini kaldırmakla yetinmediler 6284’ü uygulamıyorlar. Bunu kadınlar biliyorlar aileyi koruma kanunudur. Kadınlar gidiyorlar ve beyanlarını veriyorlar örneğin öldürüleceğim diyor. Tehdit alıyorum diye bildiriyor. Şu gün beni tehdit etti diyor iki ay yada üç ay uzaklaştırma alıyor. Uzaklaştırma aldığı halde dönüyor geliyor kadını öldürüyor.

‘’BUNA KESİN ÇÖZÜM BULMAK LAZIM’’

6284 aileyi koruma kanunu çok daha etkin uygulamak gerekiyor.

Uzaklaştırmayla alınarak bu işin çözülmediği belli. Eğer kadının beyanı esas alınmışsa öldüreceğim dediyse, tüm ölümlerin sebebine bakıyoruz defalarca dilekçe verilmiş içeriye, şikayette bulunulmuş kadın korunamayarak sonuçta öldürülmüş.

Demek ki bu kadarla yetmiyor.

‘’ADRES DEĞİŞİKLİĞİ VE GİZLİLİK’’

Burada gerekli yaptırımın uygulanması lazım. Kadın şikayet etmişse 3 defa etmiş ise dördüncüye içeri alınmalı adam. Yada kadın oradan uzaklaştırılarak kesin korumaya alınmalı. Devletin buna el atması lazım. Kadın öldürülüyor. Kadın dayak yiyor. Yada şiddete tacize uğruyor.

Sonradan da korkudan şikayetini geri çekiyor. Bu direk kamunun sorunu olmalı, kadın korktuğu için şikayetini geri çekse bile devlet bunu bırakmamalı. Çünkü dayak yemiş şiddete uğramış bir kadın şikayetini geri almaz bunun altında bir şeyler vardır.

Tehdit ediliyordur.

Bu açık aralar kullanılarak 10’larca kadın öldürülüyor.

Ve artık kadınlar kendi adaletlerini yazmaya başladılar. O denli çok kötü noktalara doğru gidiyoruz ki.

Daha iki gün önce kadın birini yolun ortasında öldürdü. Ne oluyor bu aşamada adaletin olmadığı bir yerde kadın kendi adaletini yazmaya başlıyor. Şiddetin doğurduğu şiddet karşılıklı uygulanmaya başlıyor. Geldiğimiz nokta çok vahim. Şiddet erkek tarafından yapıldığı bilinirdi, şimdi şiddet gören kadında cevap vermeye başladı. Bunları çokça daha öncede konuştuk ama şiddet büyüdü.

Adaletini yazmaya başladı kadınlar yaşamak için kendileri öldürüyor.

‘’NEREYE GİDİYOR, NE OLUYORUZ?’’

Ne oluyor? Buna şiddetin tümüne ayrımsız dur demek lazım.

Buna dur demek de devletin kamunun işi olduğunu düşünüyorum. Bu siyasetle de iniltili ayrıştırıcı dil şiddeti körüklüyor. Toplumsal barışı tehdit ediyor.

  • Dilek Çınar: Ne eksik, ne yapmak lazım ‘’Peki Nasıl dur diyeceği?’’

Çok şey eksik. Bu konuların çözülmesi siyasetçilerin işi, siyasetten geçer. Bakıyoruz ne kadar siyasette temsiliyet hakkımız var diye, maalesef temsiliyet hakkımız yok.

Tam da bu süreçte seçim sürecine giriyoruz değil mi. Bu süreçte tüm siyasi partilerin kadınlar üzerindeki ellerini bir kaldırmaları gerekiyor.

‘’EŞİT TEMSİLİYETİ SAĞLAMALIDIR’’

Şimdi listeler yapılırken 10 erkeği ilk sıralara yazıp ta 5 kadını sonraya yazarsanız olmaz. Her seçim bölgesinde eşit temsil ilkesine dayanmadan siyaset çözümde o kadar zor bir iş. Kadının yönetimde olmadığı yerde erkek egemen toplum kadın hakkında karar veriyor bu da şiddeti beraberinde getiriyor.

‘’ERKEK EGEMEN YAPIYA DUR DEMEK LAZIM’’

Siyasi partiler eşit temsiliyet için kendi içinde fermuar sistemini uygulaması lazım. Seçim bölgelerinde eşitlikçi ilkelerle listeler yapılmalı.

Kadınlar ülke yönetiminde söz sahibi olmalı.

Erkek egemen yönetim şekli bizim adımıza kararlar alıyor, altına imza atıyorlar bize o kararları mecburen yaşamak kalıyor. Adaletsizlik buradan başlıyor. Adaletin olmadığı yerde şiddet, tehdit ve taciz sonunda ölümle sonuçlanıyor.

‘’BİZ KADINLAR BUNA DİKKAT ETMEMİZ GEREK’’

Biz kadınlar bulunduğumuz partimize gideceğiz artık eşit temsil istiyoruz diyeceğiz. Mücadele edeceğiz.

Oy verirken de buna dikkat edeceğiz hangi siyasi parti eşit temsiliyet vermiş ona göre oyumuzu vereceğiz.

Kadınlar bunun farkında ama siyasetçiler de bunun farkına varması lazım.

Kadınlar eşit temsil hakkı istiyor. Kadınlar alınacak kararlara kendileri katılmak istiyor. Siyasi partiler bunu anlamalı.

Daha yeni 15 yaşındaki bir kızımızı okula giderken taksiye bindirip, taksici taciz ediyor çocuğu.

Ve şeytana uydum diyor. Ben bir sapığım demiyor da, şeytana uydum diyor.

Bunu diyecek cesareti nereden buluyor.

Tabi ki ‘’6284 etkin kullanılmadığı için, İstanbul Sözleşmesi’nden vaz geçildiği için cesaret alıyorlar.’’ Kim verdi İstanbul sözleşmesinden çıkmaya erkek egemen siyaset tarafından.

Bu yasaların mecliste etkin konuşulması için kadınların mecliste temsil edilmesi lazım.

Siyaset yapan eril yapı elini vicdanına koyması lazım.

Artık kadınların orada olmaları gerektiğini görmeleri gerek. Kadınlar olmadan eşit karar çıkmaz.

Kadın mecliste yoksa meclisin yarısı eksik demektir.

‘’KADININ SİYASETTEKİ YERİ?’’

Dilek Çınar: Bu eşitliği kim sağlayacak?

Adalet olsa ciddi bir yaptırım uygulansa örneğin 50 yıl dört duvar arasında geçirecek bu adam şeytana uydum diyemeyecek.

Şeytana uydum diyor indirim alıyor, takım elbise kıravat taktı diye indirim alıyor. Dün Ayşe’ye yaptığını ertesi gün Fatma’ya da yapıyor. İstediği olmayınca da öldürüyor.

Bu caydırıcı cezaların uygulanabilmesi için kadınların mecliste eşit temsil edilmesi lazım.

Benim ne düşündüğümü, bizim ne düşündüğümüzü, kadınların ne düşündüğü, kadınların duyguları ve ne istediklerinin en iyisini kadınlar biliyor.

‘’KADINLAR HAKKINDA ERKEKLER KARAR VEREMEZ’’

Erkek egemen siyaset karar verdiğinde bunun altında kalıyoruz. Ne yazık ki her gün biraz daha ölüyoruz.

Muhafazakâr keşimde de kadın mecliste yok, sekiler kesimde de kadınlar mecliste yok denilecek şekilde az.

Her kesimde de mecliste yok.

Burada bir dengesizlik denge bozukluğu var.

Biz kesinlikle bağıra, bağıra söylüyoruz her ortamda kadınlar mecliste eşit temsil edilmeli.

Mecliste bulunan 650 Milletvekilinin en az yarısı %50 kadın ve %50 si erkek değilse mecliste burada bir sorun var demektir.

‘’ÇÖZÜME ÖNCE EŞİTLİKÇİ ANLAYIŞI YERLEŞTİRMEKLE BAŞLAMAK GEREK’’

Kadın Milletvekili olması için o kadar ekonomik seviyesi yüksek değil. Ekonomik bağımsızlık siyasette eşitlikçi temsil. Kadınlar donanımlı, bilgili ülkesi için bir şeyler yapmak istiyor. Ekonomik açıdan yetersiz kalıyor. Bu açıdan da dengeler kurulmalı.

Değişen dönüşen bir dünyada, yapay zekanın geliştiği bir dönemde konuştuğumuz konular bile bana gülünç geliyor.

Bu gün Ülkemizde yapay zekanın konuşulduğu ülkemiz de halainsan haklarını, kadın ve çocuk haklarını, hayvan haklarını  konuşuyoruz ne acı bir durum değil mi?  Yapay zeka bizi geldi geçti.

Bu gün artık dur dememiz gereken yerdeyiz. Deprem oldu canlarımız hayatını kaybetti ondan sonra ilgi odağı oldu. Biz Kadınlarda toplu ölmemiz mi lazım bu durumun fark edilmesi için. Büyük sesler çıkması için. Her ay 20-30-50 ölüyoruz. Bu bir deprem değilmi?

6284 hemen şimdi etkin bir şekilde uygulanması gerekiyor. Yarın öbür gün değil. Hemen şimdi.

Tabi ki o kadar ekonomik sıkıntımız var ki pazara gidemiyoruz. Ama kadın hakları, çocuk hakları, insan hakları, da çok can alıcı bir şekilde önemli bu konuda çabalar sarf edilmeli.

Kadınlar evdeki şiddeti patates, soğan kadar anlatamıyorsa burada ciddi bir sorun var demektir. Üstü kapatılıyor. Sonra konuşuruz deniyor. Hayır şimdi konuşun hemen konuşun.

Çevremizde kadın dernekleri var mesela hiçbir siyasi demiyor ki şu kadınların yanına bir gidelim ne dertleri var bir soralım demiyor. Görmezden geliniyor.

Kadın haklarından bu kadar korkmayın yani.  Mutlu olun. Kadınsız bir şey zaten yapamıyorsunuz. Bir yere gidemiyorsunuz.

Bu siyasetçilerin birinci önceliği olmalı.

‘’KADIN DERNEKLERİ EKONOMİK SIKINTI İÇİNDE’’

Buradan hem iktidara aynı zamanda yerel yöneticilere sesleniyorum bizlere en azından bir yer verin, yer tahsis edin ayakta kalalım kadın dernekleri olarak.

Mücadele verirken bu ay kiramızı nasıl vereceğiz diye düşünmeyelim. O yerlerde bizlerin de hakkının olduğunu unutmayın.

Depremde mesela önemli yardımlar yaptık sağ olsun çevremizden ve yurtdışından dostlarımız aracılığıyla iki tır gönderdik göndermeye de devam ediyoruz.

Sadece kadın haklarında değil toplumsal dayanışmada da önemli roller üstleniyoruz.

‘’ŞİDDET MERKEZLERİ KURULSUN’’

Tüm İlçelere şiddet merkezi kurulsun. Daha geçen gün benim alt mahallemden bir kadını kocası dövüp sokağa atıyor gecenin 3’ünde bu benim bire bir canlı şahit olduğum bir olay. O saatte benim bulunduğum semtten başka yere ulaşma şansı yok. Ama bölgesinde ilçesinde bir şiddet merkezi olsa direk oraya gidecek. Bu kadar kadını yok saymayın. Bize müfredattan kimse bahsetmesin, müfredatta kızın elinde tepsi erkek çocuğa hizmet ediyor. Müfredatta bu olmamalı. Müfredatı konuşmalıyız. Bunları konuşup çözdüğümüzde şiddetten uzak pırıl, pırıl bir nesil yetiştirmiş olacağız önümüzdeki süreçte. Bunları konuşamamaktan ben çok üzülüyorum. Tüm hemcinslerime sesleniyorum bulunduğu siyasi partiden mutlaka eşit temsil istesinler. Mecliste yerlerini alsınlar.

‘’KADIN MİLLETVEKİLİ ARKADAŞLARIMIZ SÜREÇ TE GÜZEL SES ÇIKARDILAR’’

Burada özellikle TİP Milletvekili Sera Kadıgil’i anmadan geçemeyeceğim. Gerçekten büyük çaba sarf etti bir de Sera Kadıgil gibi kadın Milletvekillerin eşit temsilini düşünün şiddet diye bir şey kalırmı? Kalmaz elbette.

‘’EMPATİ YAPARSAK İNSAN OLDUĞUMUZU GÖRÜRÜZ’’

Bu gün başkasına yapılanı yarın kendine de yapılacağını bilmen gerek şiddet gören senin de çocuğun olabilir.

  • Dilek Çınar: Sen kız çocuğusun kardeşine yada erkeğe hizmet et demek, burada Anne ve Baba’ya önemli görev düşmüyor mu?

Kuşkusuz ki biz Anne ve Baba’lara düşüyor. Rol model olarak bizlere düşüyor en önemli görev aslında ama Anne Baba eğitimli olacak ki yeteri kadar rol model olsun hakkı, hukuku, toplumsal dayanışmayı ve şiddetin olmaması gerektiğini öğretsin çocuğuna. Lakin böyle değil biraz önce de söylediğim gibi Anne ve Baba evinde başlıyor koca evine gidince de şiddetini artırıyor. Onun için ilk olarak eğitim, rol model insanların ayrımcılık yapmaktan uzaklaşması gerekiyor.

Bizde rol model kadın evinde bekler Babasına, Abisine, Erkek Kardeşine, aile kurduğunda ise kocasına, birlikte yaşıyorlarsa kayınpederine, yada kocasının kardeşlerine hizmet eder. Bizlere biçilen rol böyle bir şey. Örneğin kız çocuğu eve erken gelmek zorunda, diğer yandan erkek çocuk geç gelse bile niye geç geldin diyen olmaz.

Halbuki bütün bunlar yaşanmaması için eşit paylaşım esas alınmalı, iş bölümü de öyle olmalı kadın çay demliyorsa erkek sofrayı kurmalı.

Roller eşit olunca şiddet de bitecektir. Kadın da kendine yeni yaşam alanları yaratabilecek kendini geliştirecektir. Değişim etkilenme ile mümkündür.

‘’BENİM BİR KIZ TORUNUM VAR BUNLARI İLERİDE YAŞAMASINI İSTEMEM’’

Belki de bu mücadeleyi onun için de veriyorum, espri olarak ta söylüyorum tabi ki ama bir örnek olarak söylemek istedim. Benim de eşitlikçi olarak yetiştirmem yetmiyor ileride neyle karşılaşacak bilemiyoruz. Tüm Anne ve Babalar çocuklarını eşitlikçi anlayışla yetiştirmeli bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Ailenin önemi çok büyük fakat şiddetin, tacizin ve ölümlerin önünün alınması için Devlet yani Kamu da üzerine düşen caydırıcı önlemleri almak zorundadır.

‘’ÜLKEMİZDE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİLİĞİ SORUNU VAR’’

Toplumu bununla barıştırmamız gerek, Toplumsal Cinsiyet Eşitliliği meselesini toplum olarak içselleştirmemiz gerekiyor. Bu gün biz bunları bile konuşamıyoruz.

Bu gün bakıyoruz 2021 yılı içinde 348 kadın öldürülmüş resmi kayıtlara göre bilinen kayıtlara geçmeyenlerde olduğu toplum tarafından dillendiriliyor.

Bunların içinde LGBTİ bireylerde var.

2022 yılında 381 kadına çıkmış ölüm oranı hani dedim ya artarak devam ediyor.

Peyler peyi birer birer öldüğü için duyulmuyor maalesef kadınların çığlığı illaki toplumu ölmemiz lazım depremin fark edilmesi için. Ya her ay bir bina yıkılıyor gibi bakılıyor bu meseleye çok acı bir durum bu en vahim olan tarafı da bu zaten.

2023 yılının ilk aylarındayız 37 kadın öldürülmüş.

En çok üzüldüğüm 8 Mart Dünya Kadınlar günü o gün üç kadın şiddet görerek öldürülmüştü çok canımız yanıyor. Günün anlamı bir anda yok oluyor.

Kıyamet kopması lazım herkesin ayağa kalkması ve ne oluyor demesi gerekiyor. 15 yaşındaki çocuklara tecavüz ediliyor kıyamet kopması lazım. 6 yaşındaki kız çocuğu evlendiriliyor kıyamet kopması lazım.

Herkesin ayağa kalması  ne oluyor demesi lazım.

Kadın eylemleri oluyor. Protesto etmek için toplanıyorlar, o kadar çabuk manipüle ediliyor ki bu eylem çıkıyoruz derdimizi anlatıyoruz. Deniliyor ki üç-beş kadın çıkıp bağırdı işte deniliyor. Paşivize edilerek üstü kapatılıyor hemen.

Onun için de mecliste meselenin konuşularak çözülmesi gerektiğine inanıyor ve eşit temsil istiyoruz siyasilerden siyasi partilerden.

Bölgemizde bir çalıştay yapmak istedik yer bulamadık belediye bize yer vermedi. Aman bu mesele konuşulmasın diye. Kimseden destek bulamadık göremedik. Maalesef yapamadık. Kadınlar konuşmasında ne olursa olsun diye bakılıyor çevreden. Ya kadınlar ölüyor, ölüyor kadınlar yarın senin çocuğun torunun olmayacağını nereden biliyorsun.

Bu sadece kadınlar kız çocukları acısından değil erkek çocuklar içinde bir yığın sorunlar yaşıyoruz.

  • Dilek Çınar: Mesela her siyasi partinin kadın politikaları başkanlığı var oralarda neler konuşuluyor. Bilinmesi lazım. Üç maymunu oynamamak gerekiyor. Şiddet sadece kadının sorunu olmamalı erkekte bunları konuşabilmeli. Burada canlılara yapılan şiddetten bahsediyoruz aslında. Erkekler daha güçlü olduğu için kadınlar ön plana çıkıyor.

Kesinlikle kadınlarla ilgili bazı kurumlar Hükümet yada Belediyeler kadınlar için şu birimi kurduk. Biz bunları istemiyoruz. Bu çözüm değil yasalar kapsamında çözmek gerek şiddet meselesini. Anayasamızın içiresinde olması gerek. Tabi ki yapılanları küçümsemek açısından söylemiyorum fakat çözüm değil. Burada sadece yaranın üzerine krem sürüyorsun o kadar.

‘’KAMUNUN ÜZERİNDE DURMASI GEREKEN ŞEY ŞİDDET OLMALI’’

Herkesin şiddetsiz bir dünyada eşitlikçi bir anlayışla yaşamasını sağlamak asli görevidir kamunun.

Şiddetin bir boyutu da var ki en acı boyutu şiddeti gören gördüğü şiddeti dillendiremiyor. Baskılandığı için aile veya toplum tarafından baskı altına alındığı ve ölüm korkusuyla güvendiği bir kurumda yok sahip çıkacak.

Yada o rol model içinde o şiddet varmış gibi algılıyor ve sesini duyuramıyor. Özellikle eğitimsiz kapalı toplumlarda yaşamış eve kapatılmış kadınlarda böyle bu. Biz çalıştay yapalım derken bunun için yapalım dedik halada yapacağız gerekirse parklarda yapacağız ve sonuçlarını bir öneri olarak meclise sunacağız, akademisyenlerimizle birlikte. Bu mesele siyasetin işi onun içinde yine TBMM kadınlar eşit temsil edilmeli bunun altını bir kez daha çiziyorum. Son olarak da bir kez daha söylüyorum biz kadın dernekleriyiz bizlere yer versinler. Zor koşullarda mücadelemizi sürdürüyoruz yerel yönetimlerden isteğimiz budur ifadesinde bulundu.

Son olarak ta;  Cem TV ailesine çok teşekkür ediyorum sesimize ses oldukları için izleyicilerimize de mücadelemize destek vermelerini bir gün gelip o yılanın kendilerini de sokacağını bilmelerini bu bilinçle hareket etmelerini istiyoruz dedi.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir