Süleyman Demirel’i anma proğramı: Dervişoğlu şapkayı öne koyacağız, Türkiye’nin aydınlık yarınları için el ele vermeye gayret sarf edeceğiz…
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in doğumunun 100. yılı dolayısıyla düzenlenen anma programında; “Cumhurbaşkaın Erdoğan’da bir iletişim mucizesi olarak türemiş bir lider tipi görüyorum. Onda ne Süleyman Demirel’i ne Bülent Ecevit’i ne Türkeş’i ne de Necmettin Erbakan’ı görüyorum. Recep Tayyip Erdoğan’a baktığım zaman ne özünde ne aksinde hiçbir olumlu ize rastlayabilmeye muvaffak olamıyorum. Birtakım stratejik hatalar yüzünden bu ülkenin başında 5 dakika bile kalmasına müsaade edemeyeceğimiz birisinin 22 yıldır işbaşında kalmasına vesile olanların öz eleştiri yapma vakti geçmiştir. Şapkayı öne koyacağız ve Türkiye’nin geleceğinin aydınlık yarınlarla buluşmasını temin etmek amacıyla yeniden el ele vermeye gayret sarf edeceğiz” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Ülke Politikaları Vakfı’nın 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in doğumunun 100. yılı sebebiyle düzenlediği anma programına katıldı.
Süleyman Demirel’in çok önceden tanındığını ancak çok geç anlaşıldığını söyleyerek konuşmasına başlayan Dervişoğlu, şunları söyledi:
“Kaybettiğimizde belki anladık Süleyman Demirel’in hayatımızdaki izlerini. Ben 1960 doğumluyum rahmetli cennet mekan Demirel benim de ömrümün 55 yılına dokunmuş önemli bir devlet ve siyaset adamıydı. Süleyman Demirel’i Demirel yapan vasıfları sadece bir devlet ve siyaset adamı olmaktan ibaret değildi. Demirel hayatımızın her yerine dokundu aslında. Ona dokunanlar neye dokunduysa bizim de hayat çizgimiz de aslında ona dokunmanın cevabını Demirel verdi diye ve bize güzel şeylerle benzedi diye bugün şükretmemiz lazımdır diye düşünüyorum. Ben 1960 doğumluyum 1960’ta ihtilal oldu ben yeni doğmuştum. Çocukluktan delikanlılığa doğru geçmek üzereydim. Yine Süleyman Demirel’e dokundular ona dokunuşları bizim hayatımıza dokundu. Çocukluktan delikanlılığa geçerken 12 Mart Muhtırası’yla karşı karşıya kaldı. Onun için de yine ihtilal nitelikli birçok teşebbüs söz konusuydu yine Süleyman Demirel’e ve onun hayalini kurduğu Türkiye’ye dokundular yine kendimize dokunmuş saydık ve 20 yaşına geldiğimde yani tam delikanlılıktan olgunluğa doğru geçmek üzereyken bu sefer de 12 Eylül oldu. Sadece Süleyman Demirel’e değil hepimize birden dokundu.”
“Bir talihti Türkiye için”
İhtilallerin kendi mantıklarına uygun nesiller yetiştirmek ve kendin mantıklarına uygun düzenler oluşturmak için yapıldığını belirten Dervişoğlu, “Ömrünün ilk 20 yılında bu kadar çok müdahaleye kalmış birisi müdahaleyle karşı karşıya kalmış birisi şayet aklınızı zayi etmediyse ve bugün hâlâ Türkiye için onun da besleyeceği büyük umutlar varsa ve umutları gerçekleştirmek üzere bir siyasi yol haritası tanzim etmişse mutlaka geride bıraktıklarından örnek aldıkları bir şeyler olsa gerektir. Yani ben çocukken ihtilal, çocukluktan delikanlılığı geçerken muhtıra, gençken darbe ve onun mağduru olmuş ve bugün tımarhanede değil bir siyasi partinin genel başkanlığı makamında oturuyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunuyorsam bunu Süleyman Demirel’in çizgisine doğrularına ve şahsiyetine borçluyum. O çünkü bize öğretti ne ile karşı karşıya kalırsanız kalınız, çareyi demokrasinin içinde arayacaksınız. Bir talihti Türkiye için” ifadelerini kullandı.
“Süleyman Demirel’e göre merkez aslına bakarsanız toplumda birbirinden en uzak unsurların köşelerden çıkıp birbiriyle buluştuğu bileşkenin adıydı”
Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasında kendi ailesinden örnekler vererek Süleyman Demirel’i anmasına değinen Dervişoğlu şöyle konuştu:
“Sayın Büyükşehir Belediye başkanımız, Belediyeler Birliği başkanımız çok değerli dostum kendi ailesinden örnekler verdi. Gerçekten günün siyasetine çok uygun bir profil. Aile bir taraf Cumhuriyet Halk Partili bir taraf Adalet Partili, baba Milliyetçi Hareket partili amcalar Milliyetçi Hareket Partili bir kısmı baba Anavatan Partisi’nin kurucusu. Sayın Büyükşehir Belediye başkanımızın ifadesine göre aslında bir merkez tanımlanıyor. Yani bir sosyolojik merkezin siyasete yansıdığı alan tanımlanıyor ifadelerinden. Oysa Süleyman Demirel’in başka bir merkez yaklaşımı vardı. Başka bir merkez tanımı vardı. Süleyman Demirel göre merkez pergelin ucunun konulduğu ve bir daireyi kuşatan alanın ortasındaki sıradan bir nokta değildi. Süleyman Demirel’e göre merkez aslına bakarsanız toplumda birbirinden en uzak unsurların köşelerden çıkıp birbiriyle buluştuğu bileşkenin adıydı. Yani Süleyman Demirel merkezi tanımlarken sadece kendine ait fikirleri temsil etmiyordu. Dayattığı fikirleri temsil etmiyordu. Siyasette merkezin nasıl tahrip edildiğini de hepimiz biliyoruz. Bunun neticesinde o çemberin ortasındaki nokta yalnız kaldı ve şu anda da Türkiye’de herkes hemen hemen herkes siyasette merkezin nasıl inşa edileceğini konuşuyor. Merkez diye tarif ettiğiniz çemberin ortasında tek bir nokta olarak kalırsa bütün inançlar inanışlar görüşler, ideolojiler, geçmişler, hedefler o çemberin etrafına dağılırlar. Bugün siyasete düşen asıl görev, Türk milletini millet yapan milli ve manevi değerlerin ve kıymet hükümlerinin yeniden o bahsedilen çemberin içinden çıkıp bir alanda toplanması halidir. İşte o alan o alan Süleyman Demirel’in samimiyet alanıdır değerli katılımcılar”
“Süleyman Demirel’in oşgörüsünü, demokrasiye olan bağlılığını özlüyorum”
Süleyman Demirel’i anlayanlar ve özleyenlerden olduğunu belirten Dervişoğlu, “Ben de uzunca bir zamandan beri örgütlü bir hayatın içindeyim. Rahmetlik babamın da siyasi geçmiş oda bir Adalet Partili, Süleyman Demirel hayranıydı. Süleyman Demirel’i anladığımı zannediyorum yani Süleyman Demirel’in elektrik direklerinde neden tel olduğunu Süleyman Demirel’in köy okullarında neden karatahta olduğunu Süleyman Demirel’in fakirin fukaranın onun çiftçisinin emeklisinin köylüsünün sofrasında neden lokma olduğunu anlayanlardan olmayı istediğim için konuşuyorum ve onu özlüyorum. Onun hoşgörüsünü özlüyorum. Onun demokrasiye olan bağlılığını özlüyorum. Onun şartları ne olursa olsun vazgeçmeyecek bir mücadele cehdini özlüyorum” dedi.
“Onlara bakarak aslında Mustafa Kemal’i özlediğimi görüyorum”
Sadece Süleyman Demirel’i değil, onun döneminde siyasetle iştigal eden ve Türkiye’nin aydınlık ufuklara buluşmasına katkı sağlamak üzere siyasi yolculuk yolculuklarını sürdüren hemen herkesi özlediğini söyleyen Dervişoğlu, şöyle devam etti:
“Süleyman Demirel’in samimiyetini, rahmetli Ecevit’in nezaketini, Necmettin Erbakan’ın inançlarına olan bağlılığını Alparslan Türkeş’in mücadele cehdini çok özlüyorum. Onlara bakarak aslında Mustafa Kemal’i özlediğimi görüyorum. Dün de kolay değildi bugün de kolay değil. Dün Süleyman Demirel’in cennet mekan önüne koyulan engeller ve bahsettiğim diğer siyasi şahsiyetlerin önüne koyulan engellerin misli bizlerin önüne çıkartılacaktır. Cenabı Allah herkese Süleyman Demirel’deki basireti ve dirayeti nasip etsin inşallah. Başına ne gelirse gelsin ona devlete küsmemeyi öğreten ruhun günümüzdeki temsilcisi olmayı da becerebilsin. Darbelerle yıkılsın, sandıklarla gelsin inşallah. Temenni etmiyorum darbeleri ama o iradeyi ortaya koymayı becerebilsin.
“Demirel deyince bir Cumhuriyet mucizesini görüyorum”
Demirel deyince bir Cumhuriyetçi çocuğunu görüyorum. Bir Cumhuriyet mucizesini görüyorum… Köylü olduğunu asla inkar etmeyen ama köylülükten nemalanmaya uğraşmayan bir dünya görüşünün sahibiydi. Köylüydü ama öyle bir ufkun sahibiydi ki köylülük ve çiftçiliği birbirinden ayırmayı da becerebiliyordu. Cumhuriyet kurulduğunda ben henüz 37 yıl geçmiş yani Cumhuriyet 23 ben 60 doğumluyum. Ben Cumhuriyet’in banisi Mustafa Kemal Atatürk ve Cemal Gürsel hariç bütün Cumhurbaşkanlarını yüz yüze görebilme imkanına sahip olan bir memleket de evladıydım. Bu az bir şey değil. Sanıyorum bu salonu şereflendiren sizler de aynı şekildesinizdir. Yani yaşı bana yakın olanlar bütün o dönemin cumhurbaşkanlarını şu ya da bu vesileyle görmüştür. Ama şimdiki Cumhurbaşkanı’nı ancak uzaktan görebiliyoruz. Bizim uzaktan görebildiğimiz Cumhurbaşkanı’nı halk nerede görüyor doğrusunu isterseniz onu da sizlerin takdirine bırakıyorum. Neden söyledim hepsini gördük diye hepsinden öğrendiklerimiz doğrular var. Hepsinden öğrendiğimiz ya da onların uygulamalarından kaynaklı birtakım olumsuzluklar var. Ama o olumsuzlukların hepsinden biz Türkiye’nin geleceği için güzel bir şey çıkarmaya muvaffak olabildik. Şimdi bugün yürürlükte olan sistem bizi belki dünün güzelliklerinden koparmış gibi görünebilir. Hatta dünün güzelliklerinin telaffuz edilmesinin önünü kesiyor da olabilir.
“Recep Tayyip Erdoğan’a baktığım zaman ne özünde ne aksinde hiçbir olumlu ize rastlayabilmeye muvaffak olamıyorum”
“Otokrat lider tipinden bahsedildi bugün iş başında bulunan cumhurbaşkanının, dünya siyasi tarihinde tanımına karşılık olabilecek bir lider tipi olarak değerlendirmiyorum” diyen Dervişoğlu, “Çünkü Tayyip Erdoğan’da doğrusunu isterseniz değerli katılımcılar hiçbir şey bulamıyor. Recep Tayyip Erdoğan’da, Sayın Cumhurbaşkanı’nda ancak şunu görüyorum; kendisinde olmayan kerametin halk tarafından kendisine bahşedildiği bir lider tipi. Yarattığı sorunları çözerken taltife mazhar olmaya çalışan, bir gayret sarf eden bir lider tipi. Kucaklaştıran değil, kutuplaştıran bir lider tipi. Ufku olmayan, vizyonu olmayan bir lider tipi. Bir iletişim mucizesi olarak türemiş bir lider tipi görüyorum. Onda ne Süleyman Demirel’i görüyorum. Onda ne Bülent Ecevit’i görüyorum. Onda ne Türkeş’i ne de Necmettin Erbakan’ı görüyorum. Recep Tayyip Erdoğan’a baktığım zaman ne özünde ne aksinde hiçbir olumlu ize rastlayabilmeye muvaffak olamıyorum.”
“Bu ülkenin başında 5 dakika kalmasına bile müsaade edemeyeceğimiz birinin…”
“Peki o zaman 22 yıldır seçim nasıl kazanıyor sorusuna cevap vermesi icap eden insanlar olarak da burada bulunuyoruz” diyerek konuşmasına devam eden Dervişoğlu, “Şimdi o zaman yapılması icap eden şey bir takım yanlışlıklar ve stratejik hatalar yüzünden bu ülkenin başında 5 dakika kalmasına bile müsaade edemeyeceğimiz birinin, 22 yıl iş başında kalmasına vesile olanların öz eleştiri yapma vakti geliyor da geçmiştir demektir. Şimdi şapkayı öne koyacağız sadece kendi hayatımızın değil Türkiye’nin geleceğinin bu karanlık tünelden çıkması ve aydınlık yarınlara buluşmasını temin etmek amacıyla yeniden el ele gönül gönülle vermeye gayret sarf edeceğiz. Ben burada kendimi bu topluluğun yabancısı gibi hiç hissetmedim. Hayatım boyunca hissetmedim. Bundan sonra da elbette ki hissetmeyeceğim. Siyaset nereye savrulursa savrulsun ben yine Süleyman Demirel’in samimiyetini özlemeye devam edeceğim” diye ekledi.
“Topraklar sulanır cennet mekan Süleyman Demirel; ama senin kuraklığını giderebilmek bugün bakıldığında çok kolay görülmüyor”
İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, konuşmasının sonunda salonda oynatılan video gösterisinde Süleyman Demirel’in sözlerine atıf yaparak şu ifadeleri kullandı:
“Video gösterimi esnasında da sunuldu. ‘Benim bütün hayatım bozkırın yeşille olan mücadelesiyle geçti’ diye. Kuraklığa isyanını ifade etti. Ben de buradan söylüyorum. Topraklar sulanır cennet mekan Süleyman Demirel; ama senin kuraklığını giderebilmek bugün bakıldığında çok kolay görülmüyor.”