Sağlık çalışanları; Ölümlerin hesabı nasıl verilecek?
Tıp Bayramı’nı buruk geçiren sağlık çalışanları iktidarın yanlış salgın politikaları nedeniyle hayatını kaybeden meslektaşlarını siyah önlükle andı. Sağlık çalışanları, yetkililere seslenerek “Önlenebilir ölümlerin hesabını nasıl vereceksiniz?” diye sordu.
Sağlık çalışanları, 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında Covid-19 sebebiyle hayatını kaybeden meslektaşlarını andı, taleplerini dile getirdi. Ülkenin birçok noktasında eylem yapan Türk Tabipleri Birliği üyeleri, salgın hastalık nedeniyle hayatını kaybeden ve şiddete maruz kalan sağlık çalışanları adına saygı duruşunda bulundu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi pandemide hayatını kaybeden sağlık çalışanların isimleri duvara yazarken Ankara Büyükşehir Belediyesi ise duvarlara sağlık çalışanlarını temsil eden grafitilerle süsledi.
Siyah önlükle anma
Ankara Özel 100. Yıl Hastanesi çalışanları, siyah önlük giyip, siyah maske takarak, salgın hastalık nedeniyle hayatını kaybeden ve şiddete maruz kalan sağlık çalışanları adına saygı duruşunda bulundu.
Daha sonra Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu, Prof. Dr. Sedat Tellaloğlu, Dr. Necmi Aslan ve Dr. Sinan Kakı’nın da aralarında bulunduğu 50 hekimin isminin yazılı olduğu siyah balonlar havaya bırakıldı. Hastane Başhekimi Doç. Dr. Erden Kılıç, yaklaşık 400’ün üzerinde sağlık çalışanının hayatını kaybettiğine dikkat çekti: “Ebediyete uğurladığımız meslektaşlarımızın yokluğunun derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Fedakarlıklarını hiçbir zaman unutmayacağız. Bu yıl Tıp Bayramı’nda onları anmak istedik. Onları rahmetle anıyoruz ve pandeminin bir an evvel son bulmasını istiyoruz. Bir hekimin yetişmesi kolay değil. Hiçbir sağlık çalışanı, şiddete maruz kalmasın. Sağlık çalışanlarının sık sık maruz kaldığı şiddet olaylarını kınayın. 14 Mart bir milat olsun.”
Hak ihlalleri her geçen gün artıyor
Ankara Tabip Odası (ATO), pandemi sürecinin kötü yönetilmesinin sağlık çalışanlarının ölümüne neden olduğuna işaret etti. ATO tarafından yapılan açıklamada şu maddeler sıralandı:
Hekimliğin itibarsızlaştırıldığı ve özlük haklarında ciddi kayıpların yaşandığı, hekim emeğinin ucuzlatıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Sağlıkta dönüşüm programı ile sağlık hizmetinin piyasa ekonomisine açıldığı; özel hastanelerin ve kamu özel ortaklığı ile oluşturulan hasta garantili devasa şehir hastanelerinin aldığı günler yaşıyoruz.
Bilimsel ve nitelikli eğitim ve araştırmanın göz ardı edildiği, adrese teslim kadrolarla liyakat yerine yandaşlığın esas alındığı, yoksun hekimlerin yetiştirildiği günler yaşıyoruz.
Sağlık politikalarının yarattığı kışkırtılmış sağlık hizmet sunumu ile her gün yaşanan şiddet olaylarının normalleştiği, cezasızlık politikaları ile bu durumun katmerlendiği günler yaşıyoruz.
İnsan hakları ihlallerinin giderek arttığı, ifade ve haber alma özgürlüğünün kısıtlandığı, en demokratik taleplerimizi dahi ifade etmenin ve adalet arayışının olanaksız hale geldiği günlere tanıklık ediyoruz.
Öte yandan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu’nun pandemi ile mücadelenin simge isimlerinden olduğunu ifade ederek, aileyi ziyaret etti. İlgezdi, Taşçıoğlu’nun ailesine özel hazırlanan hatıra pullarından sundu. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kaleme alınan mektup da aileye iletildi.
İktidarın önceliği sermaye önemsenmedi
14 Mart nedeniyle SOL Parti’den yapılan açıklamada sağlık emekçilerinin ölümle yüz yüze bırakıldığına dikkat çekildi. “Halkın sağlığını korumak için mücadele veren tüm sağlık çalışanlarını sevgiyle selamlıyoruz” denilen açıklamada, “Tüm süreçte sağlık emekçileri pek çok sorunla boğuşmak zorunda kalmıştır. Covid 19 meslek hastalığı sayılmamış, hastalığı çalışırken kaptığını ispat zorunluluğu getirilmiştir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet devam etmektedir” ifadelerine yer verildi.
Sermayeye gösterilen saygının insan sağlığına gösterilmediğine dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: Şehir Hastaneleri aracılığıyla müteahhitlere aktarılan para, test ve aşı için ayrılmamış, sermayeye gösterilen saygı insan sağlığına ve sağlık emekçilerine gösterilmemiştir. Buna rağmen sağlık emekçilerinin insanüstü gayretinin sonuçlarını kendi başarı hikayeleri olarak gösterme cüreti göstermektedirler. Salgının önüne geçmek için alınması gereken toplumsal önlemleri almayan, tüm süreç boyunca sermayenin çıkarlarını gözeten iktidar partisinin bu halka da sağlık çalışanlarına da söyleyecek sözü yoktur.”