Kılıçdaroğlu: Bu olay ortaya çıktığında, sağlıklı işleyen bir devlet yönetimi olması gerekirdi
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Fatih Altaylı ile Teke Tek programında soruları yanıtladı.
FATİH ALTAYLI: Teke Tek’te bu akşam özel konuğumuz var. Bugün konuğumla sosyal mesafeyi yaklaşık 500 kilometre kadar öngördük. Normalde Ankara’ya gidebilirdim. Ama böylesi daha uygun olacağı için bu şekilde kararlaştırdık. Sağolun Kemal Bey, bu mesafeyi koruma fikri sizin de benim için de iyi oldu. Bütün dünya sıkıntı içerisinde. Türkiye de bayağı önlem aldığı halde sıkıntıyı ağır şekilde yaşamaya başladı. Vaka artış hızında dünya üçüncüsüyüz. Allah’tan vefat sayımız bu ülkelere göre çok çok düşük, neredeyse yirmide biri. Siz ne düşünüyorsunuz? Çeşitli iddialar var, sayılar saklanıyor deniyor. Ancak hekimler gerçek sayıların verildiğini söylüyorlar. Siz ne görüyorsunuz? CHP’nin bu ortamda bir Bilim Kurulu oluşturmasını bekliyordum. Bütün bu olayları da o şekilde takip edilecekti. Niye yapmadınız?
KEMAL KILIÇDAROĞLU: Bir kişiyi bile kaybetmek bizim için üzüntü verici. Bütün insanlarımızın hayatı değerli. Bugün de vatandaşlarımız hayatını kaybettiler. Ölenlere Allah’tan rahmet dileyelim. Hastanede, yoğun bakımda olan hastalara acil şifalar dileyelim. Hasta sayısı şu kadar veya bu kadar bunlar elbette ki hasta sayısının az olması, ölümlerin az olması güzel bir şey. Şunun altını özellikle çizmek isterim, bütün sağlık çalışanlarına yürekten teşekkür etmek boynumuzun borcu. Sağlık açısından Türkiye gerçekten kıskanılacak ülkedir.
Bütün sağlık çalışanları seferber olmuş durumdalar. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin de önlenmesini sağlayacak düzenlemeler de umarım parlamentodan oy birliği ile geçmiş olur. Olayın bir an önce atlatılması, sürecin en az hasarla geçiştirilmesi hepimizin beklediği bir şey. Olay Çin’de ortaya çıktıktan sonra, yayılmasını gösterdikten sonra biz üç ayrı komisyon kurduk. Bilim Kurulu dediniz, hekim, iktisat ve sosyal bilimcilerden oluşan üç ayrı kurul oluşturduk, raporumuzu oluşturduk. Bütün siyasi parti genel başkanlarına gönderdik. Önerilerimizi, nelerin yapılması gerektiğini gönderdik. Önümüzdeki günlerde tarım raporunu göndereceğiz, çünkü gıda sorunumuz var. Türk Tabipler Birliği ve sağlık çevresiyle oturup konuştuk. Bütün bunların hepsi yapıldı. Sorun…
ALTAYLI: Sağlık Bakanı sayın Koca’nın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
KILIÇDAROĞLU: Sağlık Bakanlığı’nın çalışmalarını oturup ‘çok kötü yapıyorlar’ diye bir şey söylemek istemem. Tam tersine Sağlık Bakanı ilk günden itibaren olabildiğince şeffaf dönem yürütmeye çalıştı, arada bir aksaklıklar, eksiklikler oldu. Bilim Kurulu’nun önerilerine yüzde 1000 uyulmadı, orada görüş ayrılıkları çıktı. Bilim Kurulu’nun önerileri kullanılmadı. Bakan olabildiğince olayları yumuşatarak sürdürmeye çalıştı. Ben Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı 2019’da bir rapor var. 229 sayfalık rapor. Buna benzer olaylar olduğu zaman nelerin yapılması gerektiği yazılmıştı. Buradaki sorun, testte çok geç kalındı. ‘Test ihraç ediyoruz’ dediler, sonra test ithal ettiler. Bir kaos ortamı oluştu. Ama bundan sonra neler yapılacağını konuşmak lazım. Ankara’da bir merkezde test yaptılar. Bunun çok yaygınlaştırılması lazımdı, büyük kentlerin tamamında yapılması lazımdı. Kit bulamadılar, sonra ithal ettiler, bir kaos ortamı çıktı. Arkasından gümrük kapılarının, sınır kapılarının kapatılması gerekiyordu, bu da yeteri kadar sağlanamadı.
Umre dönüşünde vatandaşlarımız vardı. Bunlar baştan serbest bırakıldı, daha sonraki süreçte karantinaya alındı. Bir bocalama süreci yaşandı. Ancak bu tür eleştirileri yapma zamanı değil. Böyle bir olayın olabileceğini kabul etmişsiniz, etmişsiniz, rapor hazırlamışsınız, 2019 yılında. Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ya da diğer bakanlıkların neler yapması gerektiği orada var. Bunlar olay ortaya çıkınca gecikerek gerçekleşti. Sorun burada.
ALTAYLI: 229 sayfalık raporda yazılanlar uygulansaydı daha mı doğru olacaktı. Hükümet çareyi biliyor muydu?
KILIÇDAROĞLU: Raporu hazırlayanlar bu işin uzmanları. Liyakatli insanlar. Peki bu rapor nerede kaldı? Raflarda kaldı. Bununla ilgili yeteri kadar hazırlık yapılmadı. Maske olayı var. Öngörülmüş ama stok yok. Nasıl üretilecek, nasıl dağıtılacak belli değil. Sorunların arkasından giden yönetim anlayışı ortaya çıktı. Erdoğan’ın genelgesi var. O genelgeye göre bu rapor hazırlanmış. Dünya Sağlık Örgütü bunu istediği için olmuş. Sonra bir tarafa koymuşlar. Burada ‘şu hatayı, bu hatayı yaptılar’ demek istemiyorum. İnsanlar hayatlarını kaybediyorlar. Bu olay ortaya çıktığında, sağlıklı işleyen bir devlet yönetimi olması gerekirdi. Olay Çin’de yayıldığı gün Sağlık Bakanı’na denir ki ‘Böyle bir olay geliyor, gelin değerlendirin. Bu olay bize sıçrarsa ne olur. Sen gel bir sunuş yap’… Bu niye istenmedi, bilmiyorum.
ALTAYLI: Bakanlar Kurulu’na bilgi verilmiş olmalı ki önlemler alınmaya başlandı? Siz olsaydınız ne yaphardınız? Diyelim ki hükümet CHP hükümetiydi. Ne önlem alırdınız? Ekonomik yönden, sağlık yönden ne yapardınız? Özellikle bu salgın bittikten sonra, bir gün bitecek, bittikten sonra neler yapılacak? Bu süreçte Batı ülkeleri, Doğu ülkeleri neler yapılıyor? CHP’nin böyle bir hazırlığı var mı? Özellikle ekonomi politikası…
KILIÇDAROĞLU: Alkışlanması gereken hastanede vatandaşa hizmet veren sağlık ekibi. Doktor, hemşire, sağlık personelini kutlamak gerekirdi. Biz olsaydık, rapora uygun olarak stok bulundurulması lazımdı değil mi? Üniversite hastanelerinin borçları ne kadar bilen var mı?
ALTAYLI: Ben bilmiyorum.
KILIÇDAROĞLU: Niçin bu borçlar kapatılmaz! Bu borçları niçin gizliyorsunuz diye iki yıldır soruyorum. Üniversite hastanelerini perişan ettiniz diyorum. Üniversite hastaneleri borç batağında. Borç ödenmediği için 1 TL’ye alması gereken ürünü 2 TL’ye alıyor. Neden? Satan adam ‘nasıl olsa sen bu parayı bana 3 yılda ödeyeceksin’ diyor. Bunu bana hastanelerin başhekimleri söylüyor. Devlette saydamlık yok. Eğer bunu sağlarsanız çok şeyi çözersiniz. İlk gün çıktım 13 madde açıkladım. Birisi, ekonomik ve sosyal konseyi toplayın dedim. Sağlık Bakanlığı’nda Bilim Kurulu, yani bilim konseyi var. Peki ekonomi konusunda bir kurul var mı? Yok. Devlet dediğiniz kurum, aynı zaman istişareye, yani danışmaya, tartışmaya, konuşmaya, sorunları masaya yatırmaya, artı çözüm üretmeye hazır olan kuruma denir. Şimdi Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmıyor. İşveren, işçi, çiftçi, emekli, esnaf sorun yaşıyor. İktidar sorunu yaşayanları çağıracak, oturup çözüm üretecekler. Siz Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplamıyorsunuz. Karar aldılar, efendim uçak biletlerinde KDV oranını düşürdüler, sonra evden çıkmak yasak. Dünyada Kovid-19 virüsünün yol açtığı salgın hastalık dolayısıyla uçak biletlerinde indirim yapan bana bir devlet gösterin Allah aşkına! Neden, ortak akıl oluşmuyor da ondan.
Ekonomik Sosyal Devleti toplayın dedim. Efendim düzenleme yapacağız sonra yapacağız dediler. Rahmetli Ecevit bu konseyi kararname ile kurdu. Bu konseyin adı var kendi yok kurum. Karar aldılar, bir sürü işyerini kapattılar. Dramatik bir olaydır bu. 144 bin 690 işyeri kapandı. Hükümet karar aldı, doğru mudur, evet doğrudur. Kahvehane, kuaför kapanmalı mıydı? Evet doğrudur. 144 bin 690 işyerinde kaç kişi çalışıyordu? Emin olun bilmiyorlar. Berber, kuaför, güzellik salonlarında 504 bin kişi. Motorlu kuryeler var, onlara da teşekkür ederim, görev yapan polislere, haberi gazetelere ulaştıran medya mensuplarına teşekkür ederim. 500 bin kişi kurye işsiz. AVM’lerde 523 bin kişi işsiz. Kahvehanelerde 213 bin işi işsiz. Sonuçta 1 milyon ev kadını var evlere temizliğe giden. 8 milyon 646 bin kişi şu anda evinde oturuyor. Bunlarla ilgili önlem alındı mı/
ALTAYLI: ABD yaklaşık 1 trilyon doları kurumlara dağıtacak ki işsizlik fazla oluşmasın diye. Şu anda 1929 yılındaki işsizlik krizlerine yaklaşmış durumda. Yüzde 34 resepsiyonla tarihinin büyük durgunluk dönemini yaşayacak. AB’den son duyduğumuz rakam 550 milyar Avroluk paketin hazırlandığı ve şirketlere bu paketle destek olunacağı söyleniyor. Türkiye böyle bir şey yapmalı mıydı, yapabilir miydi? Ya da iktisatçılar diyor ki, ‘para bas’. Bu para stoklar karşılığında basılabilir. O yüzden enflasyon yaratacak miktar çıkmaz ortaya. Siz para basabilir miydiniz mesela…
KILIÇDAROĞLU: Koronavirüs salgın hastalığı vesilesiyle Amerika yüzde 11.3 ayırdı. Türkiye’nin ayırdığı miktar yüzde 2. Önce bu gerçeği kabul edelim. Biz kaynak bulabilir miyiz? Evet bulabilirdik. Havalimanlarına ayırdığınız parayı buraya ayırabilirdiniz. Bizim açımızdan ciddi bir sorun.
ALTAYLI: Siz ne yapardınız Kemal Bey?
KILIÇDAROĞLU: Süratli bir şekilde Ekonomik Sosyal Konseyi toplardık. Olay Çin’de meydana geldiğinde. Derhal Sağlık Bakanı’nı çağırır bilgi isterdim Bakanlar Kurulu’nda. Hangi önlemleri alacağını bana anlatacaktı. 2019’daki raporun gereğini süratle yapın diyecektik. Kapatılan işyerleri var. Onlara şunu söyleyecektim, kapattıktan sonra kahven kiralıksa senin kiranı ben 3 ay sonra ya da bu olay bitene kadar ben ödeyeceğim. Çalışan işçilere asgari ücret düzeyinden parasını ödeyeceğim derdim. Tıpkı diğer ülkelerin yaptığı gibi. Askeri hastaneleri süratle açacağım, süratle sahra hastaneleri oluştururdum. 45 günde hastane mi açılır? Testleri Türkiye genelinde yaygınlaştıracaktım. Koronavirüsten ölen insanlar var ama oraya yazılıyor ‘salgın nedeniyle öldü’ diye. Test yapılmamış çünkü. Kapatılan işyerindeki çalışan işçilere asgari ücretten ödeyecektik. Kredi kartı borçluları var mesela. Bankalarla konuşacaktık, ‘siz de bunların borçlarını faizsiz olarak 3 ay erteleyin’. Böylece yük toplu olarak paylaşılmış olacaktı. Hep beraber bu işi çözleye çalışacaktık. Hazine garantili ödemeler var, yol, köprü tünel vs. Çağıracaktık onları, ‘Sana dünyanın parasını ödüyorum, sana ödeyeceğim parayı kusura bakma 1 yıl süreyle bunu sineye çek’ derdim. Bu önlemleri aldığınız zaman ‘evinde otur’ dediğiniz adam asgari ücretten aylığını alarak oturmuş olacaktı. Vatandaş ‘devlet bana sahip çıktı’ diyecekti.
Merkez Bankası gerekirse para bassın diyoruz. Dünyanın faizini zaten ödüyorsunuz. Bu insanları perişan etmeyelim. Para dağıtıldı güzel. Belli miktarda paralar gayet güzel. Kısa çalışma ödeneği veriliyor. 1700 TL ile kim nasıl geçinecek? Biz kendi belediyelerimizden biliyoruz. Elbette ki kısa çalışma ödeneği ile olsun, zaten yasal olarak bunun verilmesi lazım. Bizim imkanımız çok diyorlar, dışarıya bir sürü yardım yapılıyor. Cumhurbaşkanlığı forsunu, Türk bayrağını koyarak yardım yaptıkları söylüyorlar. Açlığın, yoksulluğun hangi boyutlara ulaştığını biliyor musunuz? Ekmek almak için bu insanların tasarrufu mu vardı?
ALTAYLI: Esnaf çok şikayetçi. Bankalara kredileri erteleyen talimatı verildi. Ancak bu krediye 3 ay erteletmek temerrüde düşmekten daha maliyetli hale geliyor. Esnaflardan şöyle bir öneri geldi, TOBB’un elinde 70 yılda topladığı çok miktarda para var. Kimine göre 5-6 milyar dolar var. TOBB bu parayla esnaflara yardımcı olsun deniliyor? Siz nasıl bakarsınız bu projeye?
KILIÇDAROĞLU: Hükümet ilk açıkladığı önlemler paketinde de, sonra açıkladığı paketlerde de büyük yetersizlik var. Olayın ciddiyetini yeteri kadar kavramış değiller. Kahveyi kapattınız, biz dedik ki, kirasını ödeyeniz. Orada çalışan işçinin aylıklarını işsizlik sigortası fonundan ödeyin. TOBB’un, Türkiye Esnaf Sanatkarlar Odası, Ziraat Odaları biraraya gelip yöntem bulabilirler. Mesela TOBB Yassıada’ya dünyanın yatırımını yaptı. Kim istedi? Erdoğan istedi diye. Yassıada’ya harcanan milyarlar ne oldu acaba? Ölü yatırım. Merkez Bankası’nın kefen parası ne oldu Allah aşkına! O para bugünler için tutuluyordu. Nereye gitti? Hiç belli değil. Yönetilmeyen bir devlet, günlük yönetilen bir devlet görüyorsunuz. Kovid 19 virüsünde her ülkenin bir stratejisi çıktı.
ALTAYLI: İngiltere’nin de yoktu, Amerika’nın da yoktu…
KILIÇDAROĞLU: Amerika ‘Ben her haneye şu kadar para vereceğim’ dedi. Bu strateji değil midir? Biz ne yaptık? Sağlıkta ne yapacaksınız? İşsizlik çıkacak, yoksulluk çıkacak ne yapacaksınız? Bu üç soruya yanıt bulamıyorsanız sizin stratejiniz yok demektir. Çok gecikmeli kararlar aldılar. Esnaf için bankalar kredi verecekti? Ne kadar kredi verildi. Yüzde 8’i ancak bundan yararlandı. Çok büyük laflar ediyorlar ama uygulama yok. Bankalar vermiyor. TOBB Başkanı, bankalar hükümetin kararına uymadığı için şikayetini yapıyor. Duyan var mı? Yok. Faizler yeniden yapılandırıldı mı? Hayır. Sıfır faizli kredi verildi mi? Hayır. Siz devlet olarak nasıl önlem alacaksınız? Bunların hiçbirisi yok yok. İşsizlik sigortası fonunda ne kadar para var. Bunu nereye harcadılar? İşsizler, işverenler bu fona niye para öderler? Devlet savruluyor, işin Türkçesi bu. Yönetilen bir devlet olsaydı. Çıkardı bu ülkenin en yetkilisi ‘Çin’de bir olay oldu, bize sıçrama imkanı var, herkes evinde rahat otursun, herkesin yiyeceğini, içeceğini, geleceğini güvence altına almak bizim sorumluluğumuzdadır’ desin. Karantina uygulandı değil mi? Hıfzıssıha Kanunu’na göre ihtiyaç sahibi kişilerin tamamının yiyeceği, içeceği, doğalgazı, elektriği, suyu hükümetçe ödenir deniyor. Hangisinin parası ödendi? Hükümetin bunu karşılaması lazım dedim. Kızılay bir açıklama yaptı, ‘Biz buralara gereken yardım yapıyoruz’ dedi. Yardım yapılan yerlerinin tümüyle konuştum. Sıcak yemek veriyor bazı yerlere ama diğerleri yok.
Hükümet perişan vaziyette, ne yapacağını bilmiyor. Para yok, işin gerçeği bu. Büyük ihtimalle IMF’ye gidecekler.
ALTAYLI: Amerika’dan galiba para isteyecekler.
KILIÇDAROĞLU: Amerika ‘sana para veririm ama S-400’leri aktive etmeyeceksin’ diyecek.