İstanbul COVİD-19 salgınının başkenti oldu

Example HTML page

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu (İTO) Covid-19 İzleme Grubu tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Wuhan’ı İstanbul’da Pandeminin Bir Yılı” başlıklı rapor, dün düzenlenen basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı.

İTO Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, yönetilemeyen “normale dönüş” sürecinin vakaların artmasına neden olduğunu belirterek, “Geldiğimiz durum bir başarı hikâyesi değil, yanlış politikalar sonucu yaşam savaşı verdiğimizin fotoğrafı” dedi.

İTO Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ise “Geçtiğimiz bir yıl büyük acılar ve zorluklarla geçti. İlk vaka da ilk ölüm de İstanbul’da görüldü. Pandemi de eşit değil” diye konuştu.

Raporda öne çıkan tespitlerden bazıları şöyle:

♦ İstanbul pandeminin bir yılı boyunca birden çok kez salgının başkenti oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mezarlık kayıtları üzerinden günlük olarak açıkladığı ölüm sayılarına göre pandemi öncesi beş yılda yıllık ortalama 74 bin 30 ölüm meydana gelmişken 2020 yılında bu sayı 92 bin 583 ölüme çıktı.
Bir yıl süresince tespit edilebilen Covid-19’a bağlı 390 sağlıkçı ölümünün yüzde 31’i İstanbul’da meydana geldi.

♦ Hekimler ve sağlık çalışanları, pandemi bahanesiyle izin, istifa, emeklilik haklarının kısıtlanması, engellenmesi nedeniyle de mağduriyet yaşadı. Covid-19’un meslek hastalığı sayılması talebinin karşılanmaması ise çalışanların motivasyonunu düşüren bir diğer faktör oldu.

Raporda yer alan bazı tespitler:


 Nisan ayı sonlarına doğru Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca İstanbul’u “Türkiye’nin
Wuhan’ı” olarak tanımladığında toplam %60’nın İstanbul’da idi. İstanbul’daki olgu
sayıları ( yaz aylarında İstanbul dışına hareketin artması nedeniyle) Ağustos ayında
toplam sayının %10’una kadar düştü. Ancak sonbahar aylarında yeniden artmaya başladı.
İstanbul pandeminin bir yılı boyunca birden çok kez salgının başkenti oldu.


 İstanbul’un mahallelerdeki ortalama gelir düzeyi ile COVID-19’un yaygınlığı arasında
negatif bir korelasyonun olduğu göze çarpmaktadır. İstanbul’da en kolay okunan sınıfsal
sınır D-100 otoyolunun kuzey ve güneyidir.


 İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mezarlık kayıtları üzerinden günlük olarak açıkladığı
ölüm sayılarına göre pandemi öncesi beş yılda yıllık ortalama 74.030 ölüm meydana
gelmişken 2020 yılında bu sayı 92.583 ölüme çıkmıştır.İstanbul’daki toplam uygulanan aşı
22 Mart 2021 itibariyle toplamda 2.090.040 olup ikinci doz 849.121’dir. İstanbul’da da
Türkiye’dekine benzer şekilde henüz nüfusun çok az kısmının aşılandığı görülmektedir.


 İstanbul hastaneleri COVİD-19 pandemisi sürecine büyük ölçüde hazırlıksız yakalandı. Bu
hazırlıksızlığın bedelini en ağır ödeyenler ise salgınla mücadelede gerekli kişisel koruyucu
ekipman bile sağlanmadan en ön saflara sürülen ve bu nedenle hastalanan, hayatını
kaybeden hekimler, sağlık çalışanları oldu.


 COVİD-19 pandemisi sürecinde yaşananlar yıllardır kamu kaynaklarıyla beslenip
büyütülen özel hastanecilik sisteminin Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vermekten ne
kadar uzak olduğunu; sağlığın özelleştirme politikalarıyla piyasanın vahşi koşullarına
terk edilmesinin toplum sağlığı için ne kadar zararlı olduğunu bir kez daha gösterdi.

 Salgın boyunca herkese “Evde kal!” çağrısı yapılırken işçilere “Çarklar Dönecek, Üretim
Sürecek!” denildi. Bu nedenle başlangıçta her ne kadar “SARS CoV-2 zengin, fakir
ayırmıyor, herkesi aynı şekilde etkiliyor.” denilse de COVİD-19 hızla bir işçi sınıfı
hastalığına dönüştü.


 COVİD-19 pandemisi on yıldır uygulanan aile hekimliği sisteminin salgın hastalıklarla
mücadelede için uygun olmadığını, COVİD-19 ve ileride karşılaşılabilecek yeni
pandemilerle mücadele edebilmek için Türkiye’nin Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerini
vakit kaybetmeksizin gözden geçirmesi gerektiğini açık olarak gösterdi.


 Bir yıl süresince tespit edilebilen COVİD-19’a bağlı 390 sağlıkçı ölümünün yüzde 31’i
İstanbul’da meydana geldi. COVİD-19 pandemisi bir yılını tamamlarken İstanbul’da yirmi
dokuzu uzman hekim, sekizi aile hekimi, altısı işyeri hekimi ve altısı emekli hekim olmak
üzere toplam kırk dokuz hekim ve yirmi beş diğer sağlık çalışanı, toplam yetmiş dört
sağlıkçı COVİD-19 nedeniyle hayatını kaybetti.


 Hekimler, sağlık çalışanları pandemi bahanesiyle izin, istifa, emeklilik haklarının
kısıtlanması,engellenmesi nedeniyle de mağduriyet yaşadılar. Pandemi koşullarında bile
hız kesmeyen sağlıkta şiddet ve yoğun ölümlere rağmen COVİD-19’un illiyet bağı
aranmaksızın meslek hastalığı sayılması talebinin karşılanmaması ise motivasyonu
düşüren diğer faktörler oldu.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir