Hedef alınan barolar, Erdoğan ve Yargıtay Başkanı’na tepkili: Barolar ve avukatlar Saray’a biat etmeyecek

Adli Yıl Açılış Töreni’ne katılamayan 52 baronun AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yeniden dizayn edilmekle tehdit edilmesi hukukçuların tepkisine neden oldu. Saray’da yapılan törene katılan Yargıtay Başkanı Cirit’i de eleştiren hukukçular “Yargı bağımsızlığına gölge düştü. Biat etmeyeceğiz” dedi.

Saray’da gerçekleşen Adli Yıl Açılış Töreni’nde Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni güzellemesi ve AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın törene katılmayan baroları hedef alması baroların tepkisini çekti. Hukukçular, yargın ın acilen çözülmesi gereken acil sorunların olduğunu ifade ederek, Saray’da baroların hedef alınmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Urfa Baro Başkanı Avukat Abdullah Öncel, Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz ve Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan yaptıkları değerlendirmede baroların dizayn edilmeye çalışıldığını ve yargı bağımsızlığının yok edildiğini belirtti.

ANKARA BARO BAŞKANI ERİNÇ SAĞKAN: SAVUNMA BAĞIMSIZLIĞINA GÖLGE DÜŞTÜ

Hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı adına kara bir gün yaşandığını ifade eden Ankara Barosu Başkanı Sağkan “Adli Yıl Açılış Töreni’nde, savunmanın bağımsızlığına gölge düştü. Bağımsızlığını koruyan, insan hakları mücadelesi veren ve bir hukuk devleti olma noktasında ülkemizi zorlayan unsur olan avukatların temsilcisinin o törene katılmış olması, savunmayı yok hükmüne getirmiştir. Unutulmasın ki savunmanın bağımsız olmadığı bir yerde yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün değildir. Bu olmayınca da demokrasi ve hukuk devleti olmaz” dedi.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, “Beni eleştirenler önce konuşmamı beklesin” sözlerini de hatırlatan Sağkan, “Sayın Feyzioğlu böyle bir konuşma yaptığında adaletsizlikleri, adil yargılama hakkındaki ihlalleri, ifade hürriyetinin kalmamasını, basın özgürlüğünün yok edilişini anlatacağını düşündük. Ancak Feyzioğlu, Türkiye’nin tam bir hukuk devleti olduğunu ve adil yargılama hakkının içselleştirildiğini düşündürecek ifadeler kullandı. Bu açıklamaları da şaşkınlıkla takip ettik” diye konuştu.

HAYRETLE KARŞILADIK

Erdoğan’ın Adli Yıl Açılış Töreni’ne katılmayan baro başkanlarını provokatörlükle suçladığını da anımsatan Sağkan, şu ifadeleri kullandı: “Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını hayretle karşıladık. Birçok baro ve yurttaş o çatı altında Adli Yıl Açılış Töreni’ni doğru bulmadığını açıkladı. Kuvvetler ayrılığını ve yargı bağımsızlığını zedeleyeceğini ifade etti. Çünkü yargı bağımsız olduğu kadar bağımsız görünmek de zorundadır. Bu ifadelerin provokatörlük olarak görülmesi kabul edilemez. Savunma olarak iddia ve karar mekanizmalarının da orada olmaması gerekirdi. Cumhurbaşkanlığı korumalarınca hakimlerin ve savcıların aranması görüntüsü yargıya büyük zararlar verdi bile. Tören, bir adalet sarayının konferans salonunda yapılabilirdi. Eğer öyle olsaydı biz de o törene katılır, sıkıntılarımızı ve dertlerimizi ilk elden anlatma fırsatını bulurduk.”

MERSİN BARO BAŞKANI BİLGİN YEŞİLBOĞAZ: HUKUK DEVLETİYSEK BAROLAR DİKKATE ALINMALI

Adli Yargı Açılış Töreni’nin Saray’da yapılmasının barolar tarafından reddedilmesini, Erdoğan’ın kişisel bir mesele gibi algıladığını belirten Yeşilboğaz şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı’nın bu alınganlıktan kurtulması gerekiyor. Bu tamamen hukukun bağımsızlığıyla alakalı bir şeydi. Türkiye Cumhuriyeti eğer bir hukuk devletiyse, hepimiz buna inanıyorsak eleştirilerimizin, hassasiyetimizin dikkate alınması gerekiyor. Ama görüyoruz ki şu anda ne Metin Feyzioğlu ne Cumhurbaşkanı ne Yargıtay bizim hassasiyetimizi anlayabildiler, görmezden geliyorlar. Bu da maalesef idarede bir sığlık yaratıyor. Şunu yaptılar; yargı reformu, yargı yılı diye izah edecekleri çerçeveyi getirdiler. Yapılan hukuksuzluklara karşı tepki gösteren baroları cezalandırma, hizaya getirme gibi saiklerle hemen baroların seçim sistemini değiştirelim dediler. Bu niye gündeme geldi şimdi birden bire başka konumuz mu yok. Türkiye’de hak ihlalleri var, yasalar yeterince uygulanmıyor, koyulan kurallar uygulanmıyor. Toplumda neden şiddet baş gösteriyor? Hukuka güvenin endeks olarak bu kadar diplere vurmuş olması halkın ve toplumun yasalara, hukuka inançsızlığından kaynaklanıyor.”

MİLLETİN YERİ DEDİKLERİ SARAY’A MUHABİR GİREMİYOR

Yeşilboğaz yapılan törende Erdoğan’ın Saray için ‘milletin yeri’ demesine değinerek şunları söyledi: “Türkiye’de söylemle eylem birbirinin tutmuyor. Dün ‘Saray için milletin yeri’ dendi ancak Cumhuriyet gazetesinin muhabiri içeri alınmadı. O kapıda hakimler, savcılar kuyruklarda bekledi. Bu çok kötü bir görüntü. Davet edildiğiniz bir yere gideceksiniz ama kapıda güvenlik kontrolünden geçirileceksiniz. Milletin yerinde bu kadar güvenlik nedir? Neden böyle bir sıkıntı var?”

ERDOĞAN BİRLEŞTİRİCİ GÜÇ OLAMAZ

Törende yapılan konuşmaların hukuka olan güveni daha da kıracağına değinen Yeşilboğaz şöyle dedi: “Bir adli yargı yılı açılış töreninde insanları rahatlatmak, hukuk ve adalet söylemleri daha da yükseltilecekken muhalif kesimleri dizayn edeceklerini söylediler. Gerçek hukuk düzenine döneceğimizin işareti verilmedi. Yargıya olan güven daha da kırılacak. Toplumda ve barolarda çok ciddi bir hayal kırıklığı var. Daha kucaklayıcı şeyler beklerdik, evrensel hukuk normlarının daha kalıcılaştığı söylemleri duymak isterdik ama umudumuzu kırdı. Cumhurbaşkanı’nın söylediği şey şu: “Benim altımdaki herkes kuvvetler ayrılığını yaşayabilir ama ben bunların üzerindeki ortak gücüm.” Böyle bir şey olamaz. Siz bir partinin genel başkanısınız. Eski sistemde olsaydı haklıydı. Ancak şimdi öyle bir sistem yok.”

GÜCE BİAT EDENLER HEP TASFİYE EDİLDİLER

Hakimler ve savcılar üzerindeki baskıya dair endişelerinin daha da arttığını vurgulayan Yeşilboğaz son olarak şunları söyledi: “Genç arkadaşlarımız 2-3 sene üst üste hakimler savcılar sınavında üst üste birinci, oluyor Türkiye’de birinci oluyor ama hemen arkasından bakıyorsunuz mülakatta elenmiş. Bunu kim açıklayabilir. Adayların nasıl seçildiğini herkes biliyor. Şimdi hakimlerin savcıların bağımsız hareket etmesini bekleyebilir misiniz? Hukukçular özgür olmazsa toplum özgür olmaz. Hukukçular önce kendi özgürlüklerine bağımsızlıklarına sahip çıkmak zorundalar. Dün başka bir güce biat edenlerin şu anda yaşadıklarını görüyoruz, hepsi tasfiye edildiler. Türkiye’nin demokratikleşmesine borçları var.”

URFA BARO BAŞKANI ABDULLAH ÖNCEL: DERDİMİZ YASAKLAR VE HAK İHLALLERİ

Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel törene ilişkin şunları söyledi: “Burhan Kuzu, 52 Baro’nun boykot açıklamasından sonra “Feyzioğlu ile beraber tekrar baroların yapısını şekillendireceğiz, daha güçlü bağlar oluşturmaya çalışacağız” şeklinde bir tweet atmıştı. Biz o zaman çok ciddiye almamıştık. Ancak dün Cumhurbaşkanı’nın bu yönlü açıklaması yeni dönemde yeni bir delege yapısı ile baro başkanlarını da dizayn etme çalışması içerisinde olduklarını gördük. Artık toplumdaki tüm muhalefetin sesi kısılmaya çalışılıyor. Baroların hukuk mücadelesi de farklı algılanıyor. Baroların tavrı Cumhurbaşkanı’na yönelik siyasi ve ideolojik yaklaşım olarak değerlendiriliyor. Halbuki baroların basın açıklaması okunduğunda net bir şekilde yargı bağımsızlığına atıfta bulunuluyor. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin zedelendiği inancı ile Saray’a gidilmemeli. Baroların refleksi bununla alakalı. Bunu okumuyor ya da okumak istemiyorlar. Meseleyi ideolojik ve siyasi bir noktaya getirmeye çalışıyorlar. Hatta üzülerek söylüyorum, dün oraya gitmeyi vatanseverlik olarak dile getirdiler. Ben Feyzioğlu’nun ve Barolar Birliği’nin bir kısım yönetim kurulu üyelerinin, hatta ve hatta Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı’nın koordineli bir şekilde barolara karşı dizayn sürecini yürüteceklerine inanıyorum.

MUHALEFETİMİZ HUKUKSUZLUĞA KARŞI

Toplumda bütün muhalif kesim bir şekilde susturulmaya çalışıldı. Avukatlık bir itiraz mesleğidir ve hak ihlalinin olduğu yerde boyun eğmeyen, biat etmeyen, ses çıkaran bir meslektir. Hak ihlalleri iktidardan geliyor. Geçen hafta içerisinde Mardin, Van ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına kayyum atandı ve 28 baro itiraz etti. Barolar hukuka aykırı her işlem ve eylemde ses çıkarıyorlar. Muhalefet yapıyormuşuz gibi görünüyor ama bizim derdimiz yasakların ve hak ihlallerinin sona ermesi. Biz insan hakları ihlallerine karşı çıkıyoruz. Tayyip Erdoğan veya mensup olduğu siyasi partinin eylemleri bizi ilgilendirmiyor. Biz işin hak ihlalleri noktasında mücadele etmeye çalışıyoruz. Bugüne kadar Tayyip Erdoğan bu tarz bir şeye maruz kalmamıştı. Bizden “Siz en doğrusunu yapıyorsunuz, kayyum atayarak doğru yaptınız vs.” şeklinde bir davranış biçimi bekliyor ama biz de bunu göstermediğimiz için sürekli muhalif gibi görünüyoruz. Bizim muhalefetimiz hukuksuzluğa karşıdır.

TEHLİKELİ SONUÇLAR DOĞURUR

Kamuoyunun şunu bilmesi gerekir ki avukatların ve baroların biat etmeyeceğini garanti edebiliriz. Erdoğan’ın veya AKP’nin avukatlara ve barolara yönelik böyle bir çalışma içerisine girmesi halinde avukatların ve baroların çok sert bir tepki vererek mücadele edeceklerine inanıyorum. Bunun sonuç vermeyeceğini ve muhtemelen Türkiye Barolar Birliği’nin seçimindeki delege yapısını değiştireceklerini düşünüyorum. Böyle bir çalışma çok tehlikeli sonuçlar doğurur. Umarım böyle bir çalışma yapılmaz, söylem olarak kalır.”

HERKES İÇİN ADALET İSTİYORUZ

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB yeni adli yıl açılışının ardından ortak bir basın toplantısıyla yeni adli yıldan beklentilerini dile getirdi. TTB genel merkezindeki toplantıya DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Eşbaşkanları Aysun Gezen ve Mehmet Bozgeyik, TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman ve TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül katıldı. Ortak açıklamayı okuyan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yeni adli yıldan beklentilerinin “herkes için adalet” olduğunu belirtti.

Türkiye’de geliştirilecek bir demokrasiden ve bir adalet mekanizmasından söz etmenin zor olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, emek ve meslek örgütleri olarak her türlü baskıya rağmen demokrasi ve adalet mücadelesini büyütmeye kararlı olduklarını vurguladı.

HUKUKSUZLUĞU KABUL ETMİYORUZ

TBMM’nin AKP tarafından fiilen kanun yapamaz, soru sorulamaz hale getirildiğini ifade eden Çerkezoğlu, şunları söyledi:

“Partili Cumhurbaşkanının Hakim ve Savcılar Kurulu atanmasındaki etkisini, adalet mekanizmasına tarikatların hakim olmasını, iktidar partisince beğenilmeyen seçim sonuçlarının YSK eliyle iptal ettirilmesini, ana muhalefet partisi başkanına linç girişiminde bulunanların serbest bırakılmasını, onlarca milletvekilini temsil eden muhalefet partisi eş başkanlarının terör örgütü üyesi olarak hapse atılabilmesini kabul etmiyoruz.”

YARGI EMEKÇİLERİ TEK SES

BES Genel Başkanı Serpil Akpınar da, “Yargı emekçileri için insanca yaşam ve insanca çalışma koşullarının yaratılması için, hukukun üstünlüğüne dayalı eşit, laik, demokratik, barışçıl bir adalet sistemi için mücadeleye devam edeceğiz” dedi. Yargı emekçilerini, insanca yaşam, güvenceli iş, güvenli gelecek için tek ses olmaya çağırdı.

Kaynak BirGün Gazetesi/Rıfat Kırcı-Hüseyin Şimşek

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir