Eğitim politikasını onlar belirliyor: Milli Eğitim değil tarikat yuvası
Eğitim politikasını onlar belirliyor: Milli Eğitim değil tarikat yuvası
AKP başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere birçok bakanlıkta dini vakıf ve cemaatlerle yaptığı işbirlikleriyle gerici yapılanmaların önünü devlet desteğiyle açıyor
Bir Gün gazetesinden MUSTAFA MERT BİLDİRCİN Haberi ;m.mertbildircin@gmail.com
15 Temmuz’un yıl dönümüne rastlayan Adnan Oktar operasyonu AKP’nin cemaat ve tarikatlarla kurduğu ilişkiyi bir kez daha gündeme taşıdı. Gülen, Furkan ve Oktar operasyonları “cemaatlerle mücadele” olarak sunulurken başta Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) olmak üzere birçok bakanlık, dini vakıf ve cemaatlerle imzalanan işbirliği anlaşmalarıyla gerici yapılanmaların güdümüne girdi. Okullaşmayı İmam hatipler üzerinden yürüten Bakanlık, Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti ve Nur Cemaati gibi oluşumlarla çok sayıda protokol imzaladı. Halen devam eden ve önümüzdeki dönemde de devam eden protokollerle eğitim, Ensar Vakfı, TÜRGEV, Birlik Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti ve Nur Cemaati gibi oluşumların güdümüne girmiş durumda.
İlim Yayma Cemiyeti gölge bakanlık gibi
AKP iktidarları döneminde el üstünde tutulan ve gerici faaliyetleriyle bilinen İlim Yayma Cemiyeti’ne e-yaygın sistemindeki öğretim programlarını kullanarak her düzeydeki öğrenciye yönelik sosyal, kültürel, mesleki ve teknik kurslar düzenleme olanağı verildi. MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve İlim Yayma Cemiyeti arasında imzalanan protokolle, cemiyet ile Bakanlık ortaklığında “eğitim” adı altında projeler düzenlenmesinin önü açıldı. İlim Yayma Cemiyeti’nin bünyesindeki merkezlerde Temmuz 2017’de imzalanan anlaşma çerçevesinde gerçekleştireceği kurslarda görev alacak cemiyet personelinin ücretlerinin de MEB tarafından ödeneceği bildirildi. Kurucuları arasında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM eski Başkanı İsmail Kahraman’ın yer aldığı Birlik Vakfı’nın da daha sonra aynı protokole dahil edildiği ortaya çıktı.
MEB’in Nurcu sevdası
MEB’in eğitimde imtiyaz sağladığı yapılanmaların başında Nur Cemaati geldi. Nur Cemaati’nin Nakşibendi koluna bağlı Hayrat Vakfı’na Osmanlıca dersi bahanesiyle okulların kapısını açan Bakanlık, “Değerler Eğitimi” adı altında vakfa yeni izinler verdi. Vakfın, MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğü ile imzaladığı protokolle okullarda yönetici, öğretmen ve öğrencilere yönelik seminer, panel, konferans ve tanıtım faaliyetleri gerçekleştirmesine olanak sağlandı. Said Nursi’nin vekili olarak tanımlanan Ahmet Husrev Altınbaşak tarafından kurulan Hayrat Vakfı’nın protokol öncesinde de farklı illerdeki okullarda birinci sınıflardan başlayarak her düzeyde dini eğitimler verdiği, yarışmalar düzenlediği ve AKP’li yöneticilerin ve milli eğitim müdürlerinin katılımıyla sertifikalar dağıttığı ortaya çıktı.
Beş yıllık protokol
Nurcu Hayrat Vakfı’na MEB’in kapıları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2014 yılında yaptığı bir konuşmanın ardından açıldı. Erdoğan’ın, “İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek” sözleri üzerine harekete geçen MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, vakıf ile beş yıllık işbirliği protokolü imzaladı. Bakanlık, Hayrat Vakfı ile imzaladığı protokolü resmi sayfasından, “İmza töreni” diyerek duyurdu. Gerici vakıfla imzalanan protokolün amacı, “Osmanlı Türkçesi dersi ile değerler eğitimi konularında farkındalık oluşturmak, milli ve manevi değerlerimize katkı sağlamak” olarak açıklandı. MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün de Nurcuların Bursa merkezli, “Çay House”, İzmir merkezli, “Sözler Köşkü”, Ankara merkezli, “Çınaraltı” gruplarının okullarda Risale-i Nur ve Said Nursi propagandası yapmasına izin verdiği ortaya çıktı.
MEB, Ensar’ın yükünü sırtladı
MEB, Karaman’da 10 erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan Muharrem Büyüktürk’ün kurs verdiği evlerden ikisinin sahibi olduğu ortaya çıkan Ensar Vakfı’yla da çok sayıda protokol imzaladı. Bakanlık Ensar’la, 2017’den itibaren beş yıl geçerli olmak üzere, çeşitli eğitim, seminer ve sosyal etkinlikler düzenlemesine dair işbirliği yaptı. Vakfın öğrencilere yönelik yaz okulu, yaz kampı, okuma yarışması, gezi ve seminer düzenlemesine imkan verildi. Protokol metninde MEB’in yükümlülükleri, “Protokol kapsamında yapılacak faaliyetlerle ilgili vakıfla ortaklaşa belirlenen kulüplerin ortaöğretim kurumlarında kurulmasına imkan tanır” maddesiyle tanımlandı. Vakfın, düzenlenecek etkinlikler konusunda il ve ilçe milli eğitim müdürlükleriyle koordineli çalışacağı bildirildi.
Ensar, Halk Eğitim’de
Ensar Vakfı’na tanınan ayrıcalık yalnızca ortaokul ve liselerle sınırlı kalmadı. Yaygın eğitim veren Halk Eğitim Merkezleri’nin (HEM) kapıları da Ensar’a açıldı. Ensar’la Bakanlık arasında imzalanan son protokol, vakfa ülke genelindeki bine yakın HEM’de kurslar düzenleme hakkı tanıdı. HEM’lerde düzenleyeceği kurslarda kendi müfredatını oluşturmasına izin verilen Ensar’la imzalanan protokolün ilgili maddesi şöyle:
“Bu protokolün amacı, MEB ile Ensar işbirliğinde yaygın eğitim kurumlarındaki kursiyer ve eğiticileri ile örgün eğitimdeki öğrenci ve öğretmenlere yönelik sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel, teknolojik etkinlikler ile ilgili seminerler düzenlemek; proje çalışmaları, yarışmalar ile mesleki ve teknik kurslar düzenlemektir.”
TÜRGEV’le ortak projeler
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV’e de eğitim alanında sonsuz hareket alanı sağlandı. Bakanlıkla TÜRGEV’in 2016’da imzaladığı protokol, vakfa sağlanan ayrıcalığı gözler önüne serdi. TÜRGEV’in öğrencilere sosyal, sportif, mesleki ve teknik kursla düzenlemesine imkan verildi ve masrafların MEB bütçesinden karşılanması kararlaştırıldı. Protokolün yedinci maddesinde, açılacak kurslarda görevlendirilecek eğitimcilerin ücretlerini ödeme sorumluluğunun MEB’e ait olduğu ifade edildi. TÜRGEV’in etkinliklerine katılan öğrencilere dağıtılacak sertifikalarda MEB logosunun kullanılması kararlaştırıldı. Bilal Erdoğan’ın vakfıyla imzalanan anlaşmanın kapsamı, “Bu protokol dışında da eğitim alanında ortak projeler uygulanabilir” maddesiyle genişletildi.
Okul derslikleri TÜGVA’ya
Bilal Erdoğan’ın yönetici olduğu bir başka vakıf olan TÜGVA da MEB’in “gözdeleri” arsında yer aldı. Bakanlık ve TÜGVA arsında imzalanan, “Medeniyet ve Değerler Protokolü” kapsamında vakfa okul derslikleri tahsis edildi. Bu çerçevede, 1988 yılında kurulan ve İzmir’in en köklü okullarından olan İzmir Atatürk Lisesi’nin derslikleri vakfın kullanımına sunuldu. TÜGVA burada, “Ders” adı altında İslami eğitim faaliyetleri yürüttü.
Süleymancılar okullarda
MEB’de Gülen yapılanmasından boşalan kadroların büyük bölümünü dolduran Süleymancılar, ülke genelinde iki binden fazla olduğu tahmin edilen öğrenci yurtlarında verdiği dini eğitimi, işbirliği anlaşmalarıyla okullara taşıdı. Bakanlık ve Süleymancılar arasında, “Değerler Eğitimi Protokol” imzalanarak, cemaatin gerici ideolojisini okullarda düzenlediği seminerlerde çocuklara aktarmasının önü açıldı.