CHP’li Gökan Zeybek: Finanskent için harcanan para ile İstanbul’daki riskli yapıların 3’te1’i dönüştürülebilirdi

Example HTML page

CHP İstanbul Milletvekili, TBMM Deprem Komisyonu ve Bayındırlık, İmar Komisyonu CHP Sözcüsü Mimar Gökan ZEYBEK gazeteci Fatih PORTAKAL’a 6 Şubat 2023’te gerçekleşen ve büyük bir yıkımla sonuçlanan depremin nedenleri ve sonuçları ile ilgili açıklamalarda bulundu, bölgedeki izlenimlerini aktardı.

“Tüm Türkiye’ye, yurttaşlarımıza, ulusumuza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, kaybettiğimiz canlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum” diyerek sözlerine başlayan ZEYBEK sözlerini şöyle sürdürdü;

DEPREMİN İLK GÜNÜ HATAY’DAYDIM. ENKAZ ALTINDA KURTARILMAYI BEKLEYEN ÇOK SAYIDA İNSAN İLE BİZZAT KONUŞTUM!

“Türkiye’de 10 gündür krizin niye yönetilmediğini konuşuyoruz. “AFAD niye başarısız, İktidar niçin zamanında müdahale edemedi.” diyoruz. Ben depremin olduğu gün, bulabildiğim ilk ve en hızlı ulaşım aracı olan uçak ile öğlen 12:30’da Adana’ ya uçtum. Adana’ da bir araç temin ettik ve önce Payas’a ardından İskenderun’a sonrasında da 20:00 civarında Antakya merkeze ulaştık. Ben bir milletvekili olarak enkaz altında sağ olan çok insanla konuştum. Kurtarılmayı bekleyen, bağıran ancak çıkamayan çok insanla konuştum. Özellikle Cebrail mahallesi, Odabaşı Mahallesi, Armutlu’da. Ancak bu noktalara, yani Antakya’ nın merkezindeki pek çok binaya ne yazık ki ulaşılamadı. Biz bölgede, bu sürecin kötü yönetildiğini ve insanların enkaz altında uzun süre bekleyerek can verdiğini ne yazık ki gördük.

AMİK OVASI UYGUNSUZ YAPILAŞMANIN MERKEZİ OLMUŞ. BÜYÜK RİSK BARINDIRDIĞINI ÇOK KEZ SÖYLEDİK!

Ben Antakya’ nın, Hatay’ın, Maraş’ın olası bir büyük depremde yıkılacağını 3-4 kez söyledim. Şöyle bir yanlış yapılmış; Amik Ovası üzerinde bu kadar yüksek yapıya izin verilmemeliydi. TBMM Deprem Komisyonu’nda da bunu çok kez dile getirdik. Burada Hatay, Antakya, Maraş, Adıyaman, Malatya’yla ilgili hiç bir sürpriz yok. Bu depremle ilgili sürpriz olmadığı gibi bu depremde yıkılacak olan binalarla ilgili de bilinmeyen yok. Maraş’ın 2004 yılı uydu haritalarındaki görüntülerinde şu anda enkaz haline gelmiş yerleşim alanlarının aslında birer tarım alanı ve tarla olduğunu görüyoruz. Herkesin o uydu görüntülerine bakmasını rica ediyorum. Yurttaşlarımız o uydu görüntülerine baktığında görecek ki o bölgeye o yapılar 1999 depreminden sonra yapılmış. Yani, Cumhurbaşkanının “Son afette yıkılan binaların %98’i 1999 yılı öncesi inşa edilenler.”sözü ne yazık ki gerçeği yansıtmıyor. Peki o tarlalar nasıl imara açılıyor?

TARIM ALANLARINI İMARA AÇMAK ONBİNLERCE YURTTAŞIN HAYATINA MAL OLDU!

Her şehrin çevre planını bakanlık yapar. Bakanlık bu planları o şehrin siyasetini kim belirliyorsa, örnek verelim Kahramanmaraş’ta en güçlü siyasi kimlik kim ise; belediye başkanı mı? büyükşehir belediye başkanı mı? ya da iktidar partisinin en yetkin, en güçlü siyasi figürü mü? gelir bakanlığa der ki, “bu bölgeyi imara açacağız.” Bunu demeden önce buradaki araziler el değiştirir. İmara açılmadan önce tarlaları köylülerin elinden o bölgedeki siyasi elitlerin ya da onların işbirliği yaptığı insanlar alır. Sonra buralar imara açılır. Sonra da buralarda 2 katlı yapılması gereken yapılar önce 4 kat, sonra meclis kararıyla 8 kat, 10 kat imar verilir ve buradan hem siyasetin ihtiyaç duyduğu finansman devşirilir hem de iktidarın yeni zengin elitleri ortaya çıkar.

İSTANBUL’DAKİ YAPILARIN %5’İ DEPREM ETKİSİYLE YIKILIRSA 825.000 İSTANBULLU ENKAZ ALTINDA KALIR!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesindeki Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü’nün yapmış olduğu çalışmalarla ilgili hep şunu söyledik. “Türkiye bir deprem ülkesi. Türkiye’de 21 ilde ve110 ilçede aktif faylar var. Aktif fayların geçtiği yerleri bırakın imara açmayı mevcut şehir merkezlerinin fay hattına çok yakın olan yerlerinde hızlı bir biçimde yapı stokunun dönüştürülmesi gerekir.” dedik anlatamadık, dinletemedik! Yine hem TBMM Genel Kurulu’nda hem de Deprem Komisyonu’nda çok sayıda konuşma yaptık. Mesela bunlardan bir tanesi de şu: “Kanal İstanbul için öngörülen 60-65 milyar dolarlık kaynağı depreme ayırmış olsaydık ve çalışmalara başlasaydık çoğu insanın hayatını kurtaracak yapı stoğunu oluştururduk . Rakamlar korkutucu. Olası bir yıkıcı depremde İstanbul’un %5’inin yıkıldığını düşünürseniz 55 bin bina yıkılır. Çok iyimser bir düşünceyle %1’i yıkılsa yıkılacak olan bina sayısı 11 bin. İstanbul’da ortalama bina başına yaşayan insan sayısının 15 olduğunu düşünürsek %1 yıkılırsa 160 bin İstanbullu’nun enkaz altında kalacağını söyleyebiliriz.” dedik, ısrarla dile getirmeye devam edeceğiz.

BU YIKIMDAN HERKES SORUMLU. YASAL DÜZENLEME ŞART.

Bu yıkımdan herkes sorumludur. O bölgeyi imara açan bakanlık, oralara ruhsatları verip denetlemeyen belediye, yapı denetim yasasına göre ücret alıp binayı denetlemeyen yapı denetim firmaları, fenni mesul olup maaşını alıp işini yapmayanlar. Herkes her şeyi biliyor ama kimse kendisine uzanacak olan yanlışın sorumluluğunu almıyor. Kriz yönetiminden risk yönetimine dönmemiz ve riskin yoğun olduğu bu yapı stoklarının iyileştirilmesi için hızlı bir karar süreci işletmemiz, bununla ilgili yasal düzenlemeleri yapmamız ve yurttaşlarımıza güvenli bir gelecek sunmak zorundayız. Bunun siyaseti olmaz. Depremle siyaseti ayrıştırmak ve bütün kurumların birleşmesi gerekir.

İSTANBUL’DA DERE YATAĞINDA OTURANLAR HANGİ İLÇEDE OLURSA OLSUN RİSKİN TAM ÜSTÜNDEDİR!

Deprem konusunda İstanbul ile ilgili 2 senaryo var. Bir tanesi Adalar fayı. Diğeri Adalar’dan Tekirdağ’a kadar olan fay. Bunların ayrı ayrı kırılması durumunda 6 ila 7 arasında bir deprem olabilir. Ama ikisinin birlikte kırılması halinde yaklaşık 180 km’lik bir alanda Marmara Çukuru’nda 7.5 seviyelerinde bir meydana gelir ve bu durumda İstanbul’ un kuzeyine doğru olan ilçeleri de dahil olmak üzere bütün güçsüz yapılar, çürük zemindeki binalar çöker. Özellikle şunu söylemek istiyorum; İstanbul’da dere yatağında oturan var ise ve oturduğu bu binanın zemin güçlendirmesi yapılmamışsa bu bina büyük risk taşıyor demektir. Nerede yaşarsanız yaşayın, ilçe söylemiyorum riskin tam üstündesiniz demektir ve tedbir almanız gerekir.

İSTANBUL NE YAZIK Kİ DEPREME HAZIR DEĞİL.

İstanbul ne yazık ki depreme hazır değil. Peki hazır olabilir miydi? Şöyle bir rakam vereyim; İstanbul Ataşehir’de yapılan FinansKent için harcanan para İstanbul’daki riskli yapıların dönüşümüne harcansaydı binaların 3’te 1’i dönüşmüş olurdu. İstenseydi İstanbul hazır olabilir miydi?

Cevabı sizlere bırakıyorum.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir