CHP İstanbul Milletvekili Adayları Zeybek, Nemutlu ve Eroğlu PERPA Esnafıyla buluştu…

Example HTML page

CHP İstanbul Milletvekili Adayları Gökan Zeybek, Özgür Nemutlu ve Refik Ersin Eroğlu PERPA Esnafıyla buluştu…

CHP İstanbul İkinci Bölge Milletvekili adayları, CHP PM üyesi ve İstanbul Milletvekili ve Milletvekili adayı  Mimar Gökan Zeybek, İstanbul 2’nci Bölge Milletvekili adayı Av. Özgür Nemutlu, CHP İstanbul 2’nci Bölge Millet Vekili adayı Doç. Dr. Refik Ersin Eroğlu, CHP Şili İlçe Başkanı Tamer Özcanlı PERPA Ticaret Merkezi Yönetim Kutlu ve Esnafıyla bir araya geldi. PERPA Ticaret Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Demir ve PERPA Ticaret Merkezi B Blok Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Zengin konuklarını ağırlayarak toplantının moderatörlüğünü de üstlenerek yaptılar.

Toplantıda Gökan Zeybek, Özgür Nemutlu ve Refik Ersin Eroğlu birer konuşma yatı ve katılımcılardan genel soruları cevapladılar.

Başkan Hacı Demir’in selamlama konuşmasının ardından, toplantıda ilk konuşmayı CHP PM Üyesi ve İstanbul 2’nci bölge Milletvekili adayı Gökan Zeybek gerçekleştirdi.

Gökan Zeybek yapmış olduğu konuşmasında; Genel Başkanımız ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde, Türkiye’yi Hukuk ve Demokrasinin egemen olduğu, dünya ile yarışan, yüksek katma değerli teknoloji üretim merkezine dönüştüreceğiz dedi

Zeybek Konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi;

Üniversitelerde neredeyse akademisyen kalmadı. Bunların üçte birisi yurtdışına gitti. İş gücünün en çok doktora tezi yazan ve dünya literatürün de makale yazan, makaleleri yayınlanan yetişmiş kadroları beyin gücünü ülke olarak biz yurtdışına kaçırarak bir büyümeyi gerçekleştirmemiz çok güç.

Değeri arkadaşlar; Üretimi artıracağız, üretimde çeşitliliği artıracağız. Yüksek teknolojiye dayalı üretimin arttırılması için de ‘’Eğitim Sisteminin içinde ara eleman yetiştirecek okulların sayısını hızla artırıp nitelikli liyakatli meslek dallarına göre eleman yetiştireceğiz. Sizler iş dünyasını insanlarısınız. Hepimiz biliriz ki bir mühendis, iki tekniksiyen, 10  işçi ile sistemi ilerletmek gerekirken Türkiye de mühendis sayısından çok daha az tekniker ile üretim bandını oluşturmaya çalışıyoruz.

Türkiye de bu gün mezun olan mühendis asgari ücretle iş bulamazken 20-25 milyona biz ustalık belgesi olan bir kişiyi bulamaz hale geldik. Bu gün Türkiye de baştan sona eğitimin planlanmasına ihtiyaç var.

Ancak başka da önemli bir konu var. Türkiye bu bütçe açıklarını bol verimli yapılmayan yatırımlar, maliyetinin üzerinde şişirilmiş olarak yapılan yatırımlar yüzünden ülkemiz ağır bir ekonomik yükün altındadır.

Şimdi çok tartışıldığı için şunu söylemek istiyorum. Biz Osmangazi köprüsünü yaptık muhalefette karşı çıktı diyorlar ya, aslında kimsenin bir köprünün yapılmasına karşı çıktığı yok. Hangi koşulda nasıl bir geri ödeme planı yapıldığı ile ilgili bir tartışma var. Burada inşaatçı arkadaşlar var, sizlerde içerisindesiniz. 1 milyar 400 Milyon dolara yapılan bir köprü, 16 yıllık bir işletme karşılığı 8.5 milyar dolarlık bir ödeme planı yapılabilinirmi? Bu kadar yükün altına giren bir ülkenin faiz yükünü karşılaması mümkünmü? Sorduk bu kredileri nerden alıyorsunuz çoğunu kamu bankalarından alıyorlar. Devlet kamu bankaları eliyle oluşturduğu kredi havuzundan bir takım iş dünyasına, iş adamına kredi veriyor. O kredileri de devlet yap işlet modeliyle komu ortaklığı modeliyle iş yapıyor. Bulun karşılığın da işletme yapım ve işletme karşılığı toplam maliyetinin 4-5 kat bedelleri kamunun sırtına yülüyoruz. Bunlar bir tane değil o kadar çok devletin üstüne binmiş yük var ki bundan dolayı bütçe açık veriyor.

Daha da ilginci Türkiye de Türk Lirası üzerinden yapılmış oto yollarının ve hastanelerinin, havaalanlarının geri ödemelerinin dolar üzerinden yapılıyor olması. Döviz üzerinden yapılanlara da ABD, Avrupa ülkelerindeki enflasyon oranında geri dönüşümlere de faiz ilave edileceği. Türkiye ABD VE Avrupa Ülkelerinde diyelim ki enflasyon %7 bunu artırarak ödeme yapıyor.

Burada Devlete iş yapan firmalar var mesela sizlere bu artış yapılıyor mu?

Başka bir sıkıntı daha var arkadaşlar.

Bizler çocukken Tahtakale de bir döviz piyasası vardı. İnsanlar buralara gider döviz alırlardı. Son bir aydır Türkiye ikili kur sistemi diye bir kur sistemine geçti. Dövize artık ithalatçının, ihracatçının ulaşması mümkün değil, döviz almak son derece zorlaşmış. İş dünyası yeniden bankacılık sisteminden çekilerek yeniden buralardan döviz temin ediyor.

Peki neden Türkiye ikili kur sistemine düştü biz niye bu kadar büyük takası yaşıyoruz?

Çünkü Türkiye de uygulanan faiz sebep enflasyon sonuç politikalarının doğal sonucu olarak ta ekonomik dengeler terse gitti. Siz ekonomik politika faizlerini %8.5 indiriyorsunuz, bankalar %35’le mevduat topluyor. Enflasyon %100.

Bu kadar yanlış bir ekonomik politika içerisinde esnafın zaten mağdur olmasından başka bir sonuç çıkmıyor. Kimse tasarruf yapmıyor. Paranın kendi değerini koruyabilmesi için Enflasyonla rekabet yapacak emtiaya dönüşmesi gerekiyor.  Bu sansı bulamayınca da nereye gidiyor, para arsa ve arazi piyasasına gidiyor. Türkiye firmalarının sermayelerinin %90’ını gayrimenkulle yatırıyor. Yani sermaye bulmakta zorlanan sektörler paralarını en hızlı biçimde kendini koruyabilsin diye ev, dükkan ve arsaya, tarlaya yatırırsa o ülkede ekonominin ilerlemesi, büyümeyi sağlamak mümkün olabilir mi?

Bankacılık sisteminde mevduatların, tasarrufların normal bir ekonomik sistemde bankacılık sistemi yada borsa sistemiyle yada başka ekonomik faaliyetler içerisinde değerlendirmesi gerekir.

Ama idolojik bir anlayışla getirilen bir anlayışın son üç yıl içerisinde o merkez bankası başkanının da göreve gelmesi talihsizliğin en büyüğü odur.

‘’BUNUN SONUCUNDA HEPİMİZ FAKİRLEŞTİK’’

Oturduğunuz evin fiyatı 1 milyondan 5 milyona çıkınca siz zenginleşmiyorsunuz. 4 Milyonluk zenginleşmiş sayılmazsınız. Başlangıçta bir aldatmacaya dönüştü bu. Başlangıçta herkes ne güzel dedi. Oysa siz bir evde oturuyordunuz o evde oturmaya devam edeceksiniz. Sizin reel gelirlerinizin satın alma gücü nedir. Siz Emekli Maaşı ile yada işçi maaşıyla aldığınız et, süt ve ekmek nereye gitti. Yıl 2020 başkanlık sistemini yürürlüğe girdiği mili gelir için de emeğin aldığı pay %36 yani 40 milyon insanın aldığı pay bu. Başkanlık sisteminden sonra 2022 yılının aralık ayında emeğin aldığı milli gelirden pay %25 düştü.

Kendi gelirinin 3/1’ini kaybeden toplum kesimlerinin sesi ve sözü olmak bizim görevimiz.

‘’ÖNCE BÜYÜMEYİ SAĞLAYACAĞIZ’’

Peki bunu nasıl tersine çevireceğiz. Türkiye düzenli ve sürekli olarak %5-6 sürekli büyüyerek bu büyüme içerisinde de yüksek teknolojik ürünlerin oranını da kademeli olarak artırmak gerekiyor.

İşsizliği düşürmek işin yatırım yapmamız lazım. Türkiye içinde ne olduğunu bilmediğimiz niteliksiz bir göçmen kitlesini içinde barındırıyor. Üretmeden tüketen 3.5 milyon insan yük daha sırtımızda.

Milli gelirimizi neye göre bölüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının sayısına göre. Ama Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmayan 10 insan da bu milli gelirden pay alıyor.

8.500 bin gibi görünen kişi başına Milli gelir daha da aşağıya düşüyor.

‘’BÜYÜME İÇİN EĞİTİM SİSTEMİYLE İLGİLİ YATIRIMLARI ARTIRMAK GEREK’’

Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı olarak bütçe içindeki payını artırmak zorunda. Diğer taraftan faiz giderlerini azaltmak zorunda. Tarımsal üretime 2023 yılında 55 milyar lira destek açıklayan bir ülkenin kur korumalı mevduatta 110 bin lirası bulunan birine 2010 bin lira hazine desteği sağlıyor olması ile biz tarımsal üretimi sağlayamayız. Yada bir yılda bütçeden 690 milyar faiz ödeyerek biz gerçekten büyümeyi sağlayamayız.

‘’DİSİPLİNLİ BİR EKONOMİK MODELE İHTİYAÇ VAR’’

Yine sizler açısından esnafın Halk Bankasından krediye ulaşması son derece zorlaşmış durumdadır. Biz bunları sordu TBMM’de Halk Bankın dağıttığı krediler içinde milyonlarca esnafın aldığı pay bir avuç sanayicinin altında kalıyor. Banka asıl görevinden uzaklaşmış durumda.

Buradan Kemal Kılıçdaroğlu sözü Halk Bank Esnafın Kobilerin, Ziraat Bankası da Köylünün Çiftçinin yanında olacak. Öyle Demirören gibi yandaşların çiftliği olmayacak.

‘’ESNAFIN YANINDA OLAN BAKANI OLACAK’’

Ortak politikalar metnimizde var Esnaf Bakanlığını kuruyoruz. Esnafla ilgili temel yasa oluşturacağız. Esnafın kendi durumunun devletle ilişkilerini düzenleyen güvence altına alan yeni bir düzenleme getireceğiz. Torba yasalarda ek vergiler olmayacak. Vergide adaleti sağlayacağız. Herkesin iş yaparken ne kadar vergi vereceğini bilmesi ve ona göre yatırımlarını planlaması gerekmektedir.

Deprem son yıllarda hepimizin içinde olduğu ekonomik burhana dönüştü. Depremin üretim zinciri üzerindeki etkisi 102 milyar seviyesinde olduğudur.

‘’MARMARA DEPREMİ VE ETKİLERİ’’

Olası bir Marmara depremide Türk Ekonomisinin %40’ını, Ticaretinin %60’ını, Nüfusun %35’inin yasadığı bir Marmara bölgesinde depremin meydana gelmesinin bu bizim açımızdan felakete dönüşür bu felaketin altından Türkiye Cumhuriyeti devletinin, biz insanların şirketlerin ve kurumların kalkmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Hiç gecikmeden kaynaklarımızı bu riskin azaltılması için kamu kaynakları aktarılarak harekete geçilmesi lazım.

Kahramanmaraş depreminde gördük ki 1 Milyar dolar harcamadığımız için bu günkü tahribata 7 Milyar dolar ödeyerek gidermeye çalışacağız.

İstanbul da olası bir depremin milli gelir üzerinden %7 bir tahribat yarattığını düşünürsek bunu yönetebilmek oldukça güç olur. Kamu kaynaklarını seferber ederek depreme dayanıksız üretim merkezleri ve konutları bir an önce dönüştürerek riski azaltmamız gerek buradan bir kez daha herkese çağrıda bulunuyorum dedi.

ÖZGÜR NEMUTLU; ‘’HUKUK ve ADALET OLDUĞU DEMOKRASİ DÜZENİNİ KURACAĞIZ’’

CHP 2’nci bölge Milletvekili adayı Özgür Nemutlu konuşmasında; CHP’si İstanbul 2’nci bölge milletvekilleri olarak bizleri davet ederek göstermiş olduğunuz misafir severlik için Perpa Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Demir, B Blok Başkanı Hasan Zengin  ve değerli yönetim kurulu üyelerine sahsım ve partim adına çok teşekkür ederim. Malumumuz gündem çok yoğun, keza trafikte çok yoğun bu değerli toplantıya gecikerek katıldığım için tüm katılımcılardan özür dilerim dedi.

Ne mutlu konuşmasının devamında;

Ben bugün burada sizlere Milletvekili adayı olmaktan daha çok bir hukukçu, iş insanı olarak seslenmek istiyorum. Kendimden kısaca bahsetmek istiyorum Özgür Nemutlu olarak OTDÜ İşletme Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi hukuk Fakültesinden mezunum. Horlanda da Laydın Üniversitesinde Avrupa ticaret hukuku üzerine lisans yaptım.

Avukatlı ve Ticaret yapıyorum.

O yüzden Bağkur pirimi  zamanı geldiği zaman nasıl ödeyeceğim derdini iyi bilirim. O yüzden bir şube açmak için ticaret siciline 10-15 bin Lira ödemenin ne kadar zorluk yaşattığını iyi biliyorum. Basit bir adres değişikliği için 20. Bin liraya kadar masraflarla karşı karşıya olduğumuzu iyi biliyorum. Kobilerimizde çalışan arkadaşlarımızın geçinmesine yetmeyecek 8.500 TL’yi bile hangi zorluklar içinde ödediğimizi iyi biliyorum.

Dünyanın merkezinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti’nin Dünya ticaretinin nasıl dışına itildiğini, yaşadığımız bütün zorlukları, bu zorlanan yıpranmış yorgun düzende neler yaşadığımız iyi biliyorum.

Biz sabahtan akşama kadar çalışan kobiler, ticaret erbabı olarak bu zorlukları hiç hak etmiyoruz arkadaşlar.

Biz yıllardır vatan pervarhane bu ülke için çalışan, elimizdeki üç kuruşu yanımızdaki çalışan arkadaşlarımıza maaş olarak veren insanlar olarak sattığımız malın yerine mal koyamamayı hak etmiyoruz.

Fiyat sorarlar bir günlük fiyat verebiliyoruz.

İkinci günde maliyetin ne olacağını ne yazık ki kestiremiyoruz.

Peşin fiyatına sattığımız mala çek kabul ediyoruz. Üç, beş ay vade ile tahsil zamanı geldiğinde para pul oluyor.

2022 yılında karşılıksız çeklerin tutarı 20. Milyar lirayı aşmış durumda. Mahkemelere gitsek avukat masrafı bir taraftan, kaç yılda sonuçlanacağı belli olmayan davalarda paramız kuşa dönüyor.

‘’BU İŞ BÖYLE GİTMEZ’’

Bu iş böyle gitmez arkadaşlar. Biz bunu hak etmiyoruz. Bunun nedeni nedir bunu tespit etmemiz lazım.

Şimdi soruyorlardı hukukla, Anayasa ile karın doyar mı? Bunu idrak ettiler. Meğerse karın doyması için hukuk güvenliği olmalıymış. Meğerse karın doyması için tek adam rejimi olmaması lazımmış. Meğerse karın doyması için demokrasi olmalıymış. Meğerse bunların hepsi birbirine iniltiliymiş. Buradaki arkadaşlar bunların farkında ama vatandaş olarak bunları biraz geç fark ettik.

‘’14 MAYIS DÖNÜM NOKTASI OLMALI’’

Ama henüz işi işten geçmedi telafi edeceğimiz önümüzde bir 14 Mayıs seçimleri var. Ve Önümüzdeki seçenekler belli.

Bir tarafta bu düzen ne esnafa yarayan, ne işçiye yarayan, ne çiftçiye yarayan, ne ev kadınına yarayan, ne emekliye yarayan, nede gence yarayan budüzen. Bu düzeni ya değiştireceğiz, yada bu düzene daha da ağırlaşan koşullara katlanacağız.

O yüzden bu basit sorunun cevabı da basit. Bizler bu düzeni bu anlayışı değiştirmek zorundayız.

Değiştirmek için CHP’sinin ve Millet ittifakı Cumhurbaşkanı adayı sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun önerileri belli.

Bu talan ekonomisinden. Bu bina ekonomisinden. Bu sarayın şatafat ekonomisinden kurtularak üretim ekonomisine geçmemiz lazım.

‘’KURTULUŞUN REÇETESİ ÜRETİM EKONOMİSİ’’

Bu ülke üreterek zenginleşmeli. Üreterek bölüşmeli. Her yıl hak ettiği % 5-6 hak ettiği büyüme hızına erişmeli.  

  • Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem. Demokrasi ve Hukuk Devleti; Güçlendirilmiş parlamenter sisteme bu günden yarına geçmek mümkün değil. Bunun hepimiz farkındayız ama meclisi TBMM hemen aktif hale getirmek mümkün. Meclis konusuna ilgili olan tüm yasaları bileşenlerle beraber çıkartmak zorunda. Örneğin ticaret erbabı Esnaf, Kobi, bir yasa düzenlemeye mi ihtiyaç duyuluyor.  Ticaret erbabı esnaflarımızla ve kuruluşları ile birlikte konuşarak yapmalı. Biz katip olacağız siz söyleyen olacaksınız. Bunun başka modeli yoktur. Bileşenlerden uzak kibir ve dışlayan yasalar, saraydan çıkan kanunlarla bu iş yürümez. Bu iş hep beraber düzenleme yapmakla yürür.
  • Hukuk devletini inşa edeceğiz; Çünkü bir ülkede hukuk yoksa yarın mahkemelerin ne karar vereceğini kimse bilmiyorsa değil biz burada yaşayanlar dışarıdan kimse gelip ticaret yapmaz. Yarın ne olacağını bilmeyen yargıyla kimse dükkan açmaz. Biz Mecburuz burada yaşıyoruz. Dışarıdan ne para, ne pul ne de yatırım gelir. Selam bile vermezler. O yüzden işte dünyanın merkezinde yalnızlaştık.
  • Hak temelli sosyal devlet; Bu çok önemli üreterek zenginleşeceğiz. Ve zenginliği 5’li çetelere, yandaşlara, bir avuç insanlara vermeyeceğiz. ‘’Bu zenginliği vatandaşla eşit adil paylaşacağız’’. Liyakat sahibi çalışan kazanacak. Donanımlı vatandaşlar kazanacak. Çocuklar yatağa aç girerse, emekliler ucuz et kuyruğunda süründürülürse, bu ülkede ne neşe – nede enerji kalır. Esnafın işi de enerjisi biten ülkede iyi gitmez.
  • Sürdürülebilirlik; İşte buradaiçinde bulunduğumuzticaretmerkezininher katı bunun en iyi modeli. Ta Perşembe pazarından bu günlere gelen Türkiye’nin ticaret merkezi. Bir Kooparatif, bir dayanışma, iş birliği modeli. Sen ve ben rakip değiliz. Beraber bu işi yapabiliriz’in modeli. İşte bu modeli bu işbirliği modelini bütün ülkeye uyarlamamız lazım. İşte bu yüzden ‘’millet ittifakı’’ diyoruz. Daha önceleri bir araya gelmeyeceği düşünülen 6 siyasi parti vatanseverlikle bir araya geldik. Bir tarafta Millet İttifakı Cumhur başkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu diğer taraftan ve Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Gültekin uysal bu yapıyı bir araya getiren bir neden var. ‘’Yorulduk bıktık’’. İnsanlarımız fakirleşti geçinemez durumdayız. Ne olacağını bilmez hale geldik. Bu insanlarımızı bir araya getiren gecen gün de kutladığımız 23 Nisan da bir raya getiren nedenlerle aynı. Biz bu ülkeyi kimselere vermeyiz. Buranın gençleri burada kalacak. Bu ülkeden gidecek olanlar belli onlar gidecek. Bunu yapmazsak bu ülkede gençlere çocuklarımıza borcumuzu ödememiş oluruz. İşte CHP’sinin ve Millet ittifakının kadroları burada. Cumhur Başkanı Yardımcısı Olacak Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş burada. Milletvekili adayları olarak buradayız. Sizler de buradasınız. Bu ülkede bu işleri yapacak liyakate sahip donanımlı insanlar vardır. Kimse endişe etmesin bu ülke büyüyecek, üretecek, ürettiğini hakça bölüşecek. Zenginliği eşit ve adil paylaşacak ifadesinde bulundu.
Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir