Sağlıkçılar hakları için iş bıraktı: Bizi görmezden gelenlere karşı ‘artık yeter’ diyoruz
Taleplerinin karşılanması amacıyla greve giden hekimler ve sağlık emekçileri 14-15 Mart tarihlerinde bir kez daha iş bırakma eylemi yapacak. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de aralarında olduğu 10 sağlık örgütünün çağrısıyla yapılacak eylem kapsamında, hiçbir sağlık kurumunda acil sağlık hizmetleri dışında hizmet verilmeyecek. Bugün başlayan ve yarın da devam edecek eylemde, sağlıkçılar taleplerini tekrar dile getirerek, iktidarın duymazdan geldiği haklarını isteyecek.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Giderlerse, gitsinler” dediği hekimler ve sağlık emekçileri, ülke genelinde bugün gerçekleşecek ve yarın da devam edecek iş bırakma eylemi için bir araya geldi. Çalışma şartlarının düzeltilmesini isteyen sağlıkçılar, yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek ve taleplerini dile getirmek amacıyla seslerini duymayan iktidara seslenecek.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi ve Antalya Tabip Odası, “Haklarımız, emeğimiz ve sağlık hakkımız için üretimden gelen gücümüzle iş bırakıyoruz” diyerek iki günlük iş bırakma eylemini başlattı. Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde toplanan sağlıkçılar, Erdoğan’ın doktorları hedef alan açıklamalarını ve iktidarın genel sağlık politikasını protesto etti.
“SORUMLU AKP HÜKÜMETİDİR”
Burada bir açıklama yapan SES Antalya Şube Eş Başkanı Şükran İçöz “Sağlık alanında bir sıkıntı ve eksiklik varsa birinci derecede sorumlusu 20 yıldır ‘sağlıkta dönüşüm programının’ uygulayıcısı ve hararetli savunucusu AKP hükümetidir. İlk günden itibaren sağlık emekçilerinin ve örgütlerinin bütün itirazlarına, önerilerine kulak tıkayan hükümet ve cumhurbaşkanı şimdi de hekimleri suçlamaktadır” ifadelerini kullandı.
“Defalarca kez haksızlıkları dile getirmeye çalıştık, uyarı g(ö)revleri yaptık ancak bizi duymazdan görmezden gelenlere karşı artık yeter diyoruz. Tıp bayramı haftası nedeniyle kutlama yapacakken yine g(ö)revdeyiz. Üstelik tehdit edilerek, ‘grev yapamazsınız, yasak’ denilerek. Haklar yasalardan önce gelir anlayışımızla hepimiz tek ses tek yürek olduk” diyen İçöz şöyle devam etti:
“Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, artık en temel insani hakkımız olan yaşam hakkımızı dahi koruyamayan sağlık politikacılarına, acil sorunlarımızın çözümü için derhal harekete geçmelerini yoksa sağlık sisteminin onarılamaz yaralar alacağını uyarı grevlerimizle defalarca hatırlattık. Bizleri dinlemek, çözüm üretmek yerine Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 25.02.2022 tarihli bir görüş yazısıyla sağlık emekçilerinin haklı taleplerini ve mücadelesini bastırma, sınırlandırma çabasına girmiş, gözdağı vermeye çalışmıştır. En son icraat olarak Cumhurbaşkanı tarafından hekimlerin emeğini, niteliğini, değerini ve kamusal sağlık hizmetlerini hiçe sayan ‘Gidiyorsa gitsinler’ söylemiyle adeta sarsıldık ama şaşırmadık. İşte, sendikal hakları, insan hak ve hürriyetlerini yok sayan bu yönetim anlayışı tam da sorunlarımızın esas nedenidir ve Tıp Bayramı da bu nedenle de bayram olarak kutlanamamaktadır. 14 Mart Sağlık Haftasını, ‘bayram’ olarak kutlayabilmek için bu yıl 14-15 Mart ‘grev’ haftamızdır.”
PROF. ŞAHİN: “EMEK BİZİM, SÖZ BİZİM”
Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin ise oda adına yaptığı açıklamasında, “Ekim ayından bu yana söylediğimiz gibi: Emek bizim, söz bizim” vurgusu yaptı.
Prof. Şahin, “Bizi duymazdan, görmezden gelip yok sayanlara; sesimize kulaklarını tıkayanlara; ‘Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Gerekirse yurtdışından ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz’ diyerek bizi değersizleştirenlere karşı, emeğimize, mesleğimize, geleceğimize hep birlikte bir kez daha sahip çıkmak için artık G(ö)REV zamanıdır” dedi.
“Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı” diyen Şahin, “Oyalama istemiyoruz, Daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz. Şiddetin olmadığı, malpraktis baskısı altında ezilmediğimiz insanca çalışma koşulları, emekliliğimize yansıyacak insanca ücret istiyoruz. Halkın sağlığı için en az 20 dakika muayene süresi ayırabildiğimiz, hastaların aylarca randevu sırası beklemediği nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
BAKIRKÖY DE EYLEMDE
Sağlıkçılar, Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de talepleri için bir araya geldi.
Sağlıkçıların gerçekleştirdiği eylemde, sağlık emekçilerini görmezden gelen iktidara “Artık yeter” denilerek seslerinin duyulması istendi. “Vazgeçmiyoruz” diyen sağlıkçılar, “Hakkımız olanı alacağız” dedi.
İZMİR: “TEK BİR GÜN BİLE TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI”
İzmir’de hekimler ve sağlık emekçileri İzmir Sağlık Platformu’nun çağrısıyla, İzmir Atatürk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nde buluştu. Ortak açıklamayı yapan İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Lütfi Çamlı, “Bugün 14 Mart Tıp Bayramı olduğunu ancak bugünü bayram tadında geçirmemiz gerekirken, yine hakları için mücadele ettik” dedi.
“Bizi duymazdan, görmezden gelip yok sayanlara; sesimize kulaklarını tıkayanlara; ‘Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Gerekirse yurtdışından ülkemize dönmek isteyenleri davet eder, istihdam ederiz’ diyerek bizi değersizleştirenlere karşı; emeğimize, mesleğimize, geleceğimize hep birlikte bir kez daha sahip çıkmak için artık G(ö)REV zamanıdır. Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. Oyalama istemiyoruz, daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz.”
KAMU EMEKÇİLERİNDEN DESTEK
Kamu emekçileri de açıklama yaparak sağlıkçılara destek verdi.
KESK İzmir Şubeler Platformu tarafından yapılan açıklamada, “Bugün sağlık emekçileri Türkiye genelinde g(ö)revdeyiz diyerek taleplerini ifade etmektedirler. Ağır çalışma koşulları, uzun nöbetler, eksik istihdam, sağlıkta şiddet, özlük haklarının aşındırılması ve yoksulluk sınırının da altında kalan düşük aylık gelirinin son bulmasını istemektedir. Yıllardır iktidar eliyle itibarsızlaştırılan sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları hız kesmeden devam ettiği gibi failler de cezasız kalmaya devam ediyor. Biz emekçiler bu oyuna gelmeyeceğiz. Birlikte mücadele edeceğiz. Birlikte kazanacağız” denildi.
ANKARA: “YAŞAMAK, YAŞATMAK İSTİYORUZ”
Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde bir araya gelen sağlık meslek örgütleri, 14 Mart Tıp Bayramı’nda AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Giderlerse gitsinler, biz de asistan doktorlarımızla devam ederiz” şeklindeki sözlerine de tepki gösterdi.
Eylemde, “Buradaydık, buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz” pankartı etrafında toplanan emekçiler, “Direne direne kazanacağız. Asistan hekim köle değildir. Yaşamak, yaşatmak istiyoruz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. Covid-19 meslek hastalığı sayılsın” sloganları attı.
Eyleme Ankara Tabip Odası (ATO), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Ankara Dişhekimleri Odası, Dev-Sağlık-İş, Birlik Ve Dayanışma Sendikası ve Ankara Aile Hekimleri Derneği üyeleri katıldı.
BAYRAM BİTTİ
Açılış konuşması yapan SES Ankara Şubesi Eş Başkanı Nazan Karacabey, Tıp Bayramı’nı yıllardır “bayram” gibi yaşayamadıklarını dile getirdi. Sağlıkta dönüşüm politikalarıyla sağlık sisteminin iflas ettiğini kaydeden Karacabey, “Bilimsellikten uzak ve yönetilemeyen salgın politikaları yüzünden 553 mesai arkadaşımız Covid-19’dan hayatını kaybettiğinde bayram bitti. İş yerlerimizde maruz kaldığımız şiddet cezasızlıkla sonuçlandırıldığında bayram bitti. Yaşatmak için başladığımız mesleklerimizde düşman edilmeye çalışıldığımızı fark ettiğimizde bayram bitti” ifadelerini kullandı.
Sağlık meslek örgütleri adına basın açıklamasını ise ATO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ali Karakoç okudu. Sağlık sisteminin yürütücülerinin toplum sağlığını ve sağlık çalışanlarını umursamadığını belirten Karakoç, “İş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya gelince hiçbir sınır tanımamaktadır. Bugünü bayram tadında geçirmemiz gerekirken, ne yazık ki yine ‘G(ö)REV’deyiz ve yine haklarımız için mücadele ediyoruz” dedi.
“SADECE HAKKIMIZI İSTİYORUZ”
Sorunlarının çözümü için mücadele ettiklerini söyleyen Karakoç, şunları kaydetti:
“Oyalama istemiyoruz, daha fazlasını değil, yalnızca hakkımız olanı istiyoruz. Yüz binlerce insanımız, yüzlerce hekim, sağlık çalışanı yaşamını yitirirken onlar sağlık sisteminin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmiş, bunca emek ve fedakarlığımıza rağmen bir de bizlere, ‘Gidiyorlarsa gitsinler’ demişlerdir. Salgının en zor günlerinde, bilimsel olmayan salgın yönetiminize rağmen biz tüm fedakarlığımızla buradaydık, yarın da burada olacağız. Bizleri mutsuz, hastaları mağdur eden, sağlığı ticarete, hastaları müşteriye, hastaneleri ticarethanelere dönüştüren sağlık anlayışı iflas etmiştir.
Bizleri artık sağlık hizmeti veremez hale getiren bu çalışma koşullarının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenirken, tüm bu yaşadıklarımızın sorumlusunun yıllardır uygulanan yanlış sağlık politikaları olduğunu biliyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadığımız bu çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete artık tek bir gün bile tahammülümüz kalmadı. Emekliliğimize yansıyacak insanca ücret istiyoruz. Halkın sağlığı için en az 20 dakika muayene süresi ayırabildiğimiz, hastaların aylarca randevu sırası beklemediği nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyoruz.”
TTB’DEN ÇAĞRI: “BİZLERİ YALNIZ BIRAKMAYIN”
Türk Tabipleri Birliği tarafından, greve ilişkin yapılan açıklamada, “Biliyoruz ki toplumun sağlığı; ancak bizim sağlığımız ile mümkün olabilecektir. Bu yüzden 14 Mart Tıp Bayramı’nda ve 15 Mart tarihinde belirttiğimiz hususlar dışında sağlık kurum ve kuruluşlarına lütfen başvurmayın. Sağlık hakkı mücadelemizde bizleri yalnız bırakmayın” çağrısı yapıldı.
İSTANBUL TABİP ODASI ÜYELERİNE POLİS MÜDAHALESİ
14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle Taksim Atatürk Anıtı’na çelenk bırakmak isteyen İstanbul Tabip Odası üyeleri ise polis müdahalesiyle karşılaştı. Üyelerin çelenk koyma isteği ekipler tarafından engellendi. Polis müdahalesi sırasında 89 yaşındaki Op. Dr. Erdinç Köksal yere düştü.
Doktorlar, protesto amacıyla, çelenkleri anıtı çevreleyen bariyerlerin önüne bıraktı.
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, “Bugün burada, 14 Mart’ın 102’nci yıldönümünde, her yıl yaptığımız gibi taleplerimizi içeren,14 Mart’ın anlamını bildiren bir açıklama yapmak ve çelenk koymak için 3-5 kişilik sembolik bir heyetle buraya geldik. Bize, ‘Çelenk koymanızda bir sakınca yok, ancak konuşamazsınız’ denildi. Biz, konuşamadığımız bir yerde, böyle bir tasarrufta bulunamayız. Bu yüzden engellemelerle karşılaştığımız polis barikatı önüne çelenklerimizi bırakıyoruz. Tüm meslektaşlarımın 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun” diye konuştu.
HASTANELER BOŞ KALDI
Türk Tabipleri Birliği, eylemin gerçekleştirildiği bazı bölgelerdeki boş hastane fotoğraflarını sosyal medya hesabından paylaştı.
(Urfa)
(Bolu)
(Diyarbakır)
Sağlıkçıların talepleri ise şöyle:
► Şiddetsiz ve güvenli bir çalışma ortamı için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun.
► Performans, ek ödeme değil, insanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret sağlansın.
► 3600’den 7200 kadar kademeli ek gösterge uygulansın.
► Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere yıllık 90 gün üzerinden tam olarak uygulansın.
► OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Taşeron çalışma ortadan kaldırılsın.
► Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın. Ceza yönetmeliği kaldırılsın.
► Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.
► Liyakatsiz atamalara, tip sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin.
► Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin
► Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın.
► Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın
► Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dâhil olsun.
► Şehir hastanelerine, özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçeler kamu sağlık kurumlarına aktarılsın
► Her işyerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın.
► Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun