Kâğıthane’yi hak etiği hizmete kavuşturmak için geliyoruz
CHP Kâğıthane belediye başkan Aday adayı İrfan Aydın:
Kâğıthane’yi hak etiği hizmete kavuşturmak için geliyoruz
Haber merkezi
KÂĞITHANE-CHP Kâğıthane belediye başkan aday adayı İrfan Aydın, belediye başkan adaylık dosyası CHP Kâğıthane ilçesine teslim etti. Çok sayıda partilin yanı sıra ailesi ve yakın dostlarıyla CHP Kâğıthane ilçesine gelen Aydın başvuru dosyasının teslim ettikten sonra partililerine hitaben bir konuşma yaptı Aydın,”Ülke ve CHP sevdalıları. Hepinizi sevgi ve saygılarımla tekrar selamlıyorum. Hoş geldiniz. Buraya gelirken size anlatacaklarımı planladım hatta yazdım bile. Ama hepsi silindi hafızamdan. Hani diyorlar ya “Yaşamak nefes almaktan değil, nefesini kesen anlardan ibarettir” diye. Başladığı konuşmasında şunlara değindi
“İşte tam da o durumdayım. Nefesim kesildi. Cümleler uçtu. Şu an tek hissettiğim sizlerin karşısında olmaktan duyduğum mutluluğu. Sağ olun var olun. Şimdi benim size İrfan Aydın’ı kendimi anlatmam lazım. İnsanın kendini anlatması ne kadar zordur. “ Ben” deme. Kendini ifade etmeye çalışmak. Hele hayatınız boyunca hep “Biz” diyenlerden olduysanız… Ben de hayatım boyunca hep “biz” dedim. Bundan sonra da, aynı inançla devam edicim. Ancak, yoluma devam edebilmek için de sanırım kendimi anlatmam da gerekli.. İrfan Aydın kimdir? Neler yapmıştır? Neden yaklaşık 40 yıllık devlet memuriyetinden sonra aktif siyasetin içinde yer almak istemiştir? Bu bir geçici hevesten mi ibarettir yoksa hayat biçimi mi? Koltuk onun için önemli midir? Siyasetten kendisi için bir beklentisi var mıdır Ve daha bir çok sorunun cevabını sizlerle paylaşacağım. Herkese memleketi özeldir. Benim için de öyle..
Anne duasını alarak yola çıktım
Ben evliyalar şehri Tokat’ın, Danişmentilere Başkent olmuş Niksar’ının yemyeşil bir köyünde doğdum. Halen memleketimin adını söylerken bile sesim titrer. Baba ocağı- ana kucağıdır benim için. Allahım herkesin anasına babasına ve sevdiklerine uzun ömür versin, benim anam da babam da sağlar..90 yaşını aşmış, hala üreten ve çalışan iki güzel, güçlü insan. Burada olup konuşmamı dinlemelerini çok istedim. Ama mesafenin uzaklığını ve yolculuğun onları yoracağını düşünerek getiremedim.. Ama gidip ellerini öpüp geldim. Sizin anlayacağınız Eşim emekli öğretmen.. 2 çocuğum ve iki de torunum var. Sağlığı da yerinde olan bir insan hayattan daha ne ister değil mi? Sahip olduklarım için hep şükretmeyi bildim. Hayat bana güzellikler getirdi. Ama bunun için ben de dişimle, tırnağımla çalıştım.. İlkokulu köyümde, ortaokulu Niksar’da, Maliye Meslek Okulunu ise parasız yatılı olarak Ankara’da okudum.18 yaşında Samsun’da Devlet memuru olarak göreve başladım. Bu arada Üniversiteye gidebilmek için tekrar lise okuyup Samsun 19 Mayıs lisesinden de mezun oldum. 21 yaşında Üniversite eğitimimi devam ettirirken aynı zamanda bu günkü adıyla Vergi Müfettişi de olmuştum. Devamında Bölge İtiraz Komisyonu üyeliği yaptım. 1982 yılından itibaren de İdari Yargı Hakimi olarak Kamudaki görevimi sürdürdüm. Ta ki, 2005 yılına kadar 2005’te Yüksek
Sosyal demokrasinin evrensel değerlerine güveniyorum
Başta da söylediğim üzere, ben kamu görevimin izin verdiği ölçüde Siyasetin içinde olmuştum. Hem de tüm gücümle. Zira Siyaset, toplumsaldı ve toplumu ilgilendiren her konu siyasetin gündemiydi. Toplumsal sorunlara çözüm üretmek, bu yönde mücadele etmekti Siyaset.Siyaset yaşamın kendisiydi aslında.. Belki bugünkü, yozlaşan, itibarını kaybeden, içi boşaltılan, bir avuç insanın çıkarlarına yönelen anlamında değil ama ben hep Siyasetin içinde olmuştum. Dar kalıplarla sınırlanan, üslupları utanç verici hale gelen, yöneticilerin gaflet içinde olduğu, sadece kimin adamı olduğunla ilgilenen, kirletilmiş bir siyaset zaten benim işim olamazdı.. Hiç olmadı da. Ama gerçek anlamıyla Siyaset benim hayatımda hep olmuştu. Hayat biçimim olmuştu. Bugün geriye baktığımda, beni gururlandıran Siyaset tablom olduğuna inanıyorum. Bu tabloyu da sizinle paylaşmak, küçük bir fotoğrafını çekmek isterim. Daha 18 yaşında bana çok şey veren Köyüme, yani özüme katkıda bulunmak için Köy Derneğimizi kurdum. Mesleğimle ilgili bir Sendikanın Karadeniz temsilcisi oldum. 22 yaşında Çukurova Maliye Memurları Sendikasının Genel Sekreteriydim. Tüm Kontrol Memurları Derneğinin Kurucularından oldum. Em-Der’in kuruluşunda yer aldım. Sonrasında Başkanlığı’na getirildim. İstanbul’da “Tokatlılar Derneği Genel Başkanlığı’nı “yaptım. Atatürkçü Düşünce Derneği Denetleme Kurulu başkanıyım. Lider Adaylarını Destekleme Derneğinin kurucularındanım. Sonrasında Yönetim Kurulunda yer aldım. Halen de toplumsal sorunun olduğu her yerde üzerime düşen görevi yapmaya çalışıyorum… Size yaşamımı özetlemeye, İrfan Aydın’ı tanıtmaya çalıştım. Bir de siyasi bakışımı, yola çıkarken aldığım değerlerimi size kısaca anlatmak isterim. Ben neye inanırım. Başta Allah’a ve bana verdiği içimde olan çalışma ve başarma inancına. Sonra Ülkeme, vatandaşlarıma ve tabi ki yolundan hiç dönmediğim ve dönmeyeceğim Partime.. Bu inançlarla birlikte ben neyim diye sorarsam Ben, milliyetçiyim. Cumhuriyetimin din, dil, ırk ve etnik köken temelleri üzerinde değil siyasal bilinç zemininde kurulduğunu biliyorum. Ülkenin sorunlarının çözümünün yurttaş temelinde olduğunun farkındayım. Ülkemin bölünmesine ve parçalanmasına yönelik tüm düşüncelere şiddetle karşıyım. , Tüm etnik ve kültürel kimliklere saygılıyım. Ben Cumhuriyetçiyim. Ben yurttaşım, ben bireyim ben koşulsuz itaat değil, bilgi, sorgulama ve ardından gelen güvene inanıyorum. Ben ortak akla yani demokrasiye inanıyorum. Ben Halkçıyım Siyasal meşruiyetin temelinin halkın iradesi olduğunu bilirim. Sosyal demokrasinin evrensel kurallarına güvenirim. Çözümleri halk için, halkla beraber bulmaya; halka rağmen yapılan hiçbir şeyin başarılı olamayacağına inanırım. Ben Devletçiyim. Devletin halka hizmet için yapılanması gerektiğini bilirim. Katılımcı, demokratik hukuk devletine inanırım. Yurttaş, devlet için değil; devlet, yurttaş için, anlayışının yaşama geçirilmesini savunurum. Devletin tüm ekonomik, sosyal ve siyasal hedeflerinin odağında insan olmazsa bir adım ilerlenemeyeceğini bilirim. Piyasa ekonomisine karşı değilim ancak devletimin düzenleyici ve denetleyici rolünün önemini de bilirim. Ben laikim. İnanırım, inandığımı yaşarım., tüm inançlara saygı duyarım. Ancak, siyasetin dini istismar etmesine kesinlikle karşı dururum. Ne dinin siyasallaştırılmasını, ne de siyasetin dinselleştirilmesini kabul edemem. Ben Devrimciyim.. Ben çocuğum. Ben gencim. Ben yaşlıyım.. Ben engelliyim.. Çağdaş düşüncelere açığım..Yenilikleri kavrayıp benimserim.Bunu yaşam ve yönetim biçimine dönüştürmeyi arzularım. .Kuralları ve daha önemlisi kendimi sorgularım. Daha iyiye ve doğruya ulaşmanın yollarını açmaya çalışırım. Vazgeçmem.. Umutsuzluk diye bir şey bilmem..Ben değişimden yanayım değişmeyen tek gerçeğin değişimin kendisi olduğuna inanırım. Onun için sürekli devrimden yanayım. Ben demokratik devrimciyim. Nefes alıyorsam benim hala umudum vardır bir yerlerde… Şimdi de neye aday olduğumu anlatacağım dilim döndüğünce. Ben Kâğıthane Belediye Başkanlığı’na adayım Onurlu bir toplum hizmeti kabul ettiğim, Siyasal yaşamda görev almaya adayım. Ben aslında “Partimizin sahip çıktığı tüm temel ilke ve değerleri koruyup yüceltmek için hizmet etmeye adayım”… İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğüne; laik, çağdaş, katılımcı ve çoğulcu demokrasiye dayanan hakça bir düzen oluşturmaya hizmet etmek için adayım.. Kültürel farklılıklarının zenginlik olduğunu bilerek, her türlü ayrımcılığa ve dışlanmaya karşı mücadele etmek için adayım. Cinsiyet eşitliğinin toplumsal yaşamın her alanında uygulanmasını sağlamak, kadına karşı her türlü şiddeti önlemeye hizmet için adayım.. Engellilerin toplumsal yaşama katılımını sağlayacak önlemleri almak için adayım Doğayı, çevreyi ve hayvan haklarını korumak için hizmet etmeye adayım. Din ve Vicdan özgürlüğünü korumak, her inanca eşit imkân sağlamak için adayım. Ben, belki de en iyi bildiğim şeyi yapmaya adayım güçlünün ya da üstünlerin değil, haklının yanında yer alıp hukukun üstünlüğünü savunmaya adayım… Ben 20 yıldır İstanbul’da yaşıyorum. Son 6 yıldır da Kâğıthane’de… Evliya Çelebi’nin anlattığı güzellikleri barındırmasa da, 18. Yy daki görkeminden iz kalmamış, tarihsel değerini günümüze taşıyamamış olsa da.. Bu şehri ve İlçemi seviyorum Nasıl İnsan sevdikleri için bir şey yapmak isterse, ben de Kâğıthane için çalışmak üzere 1 yıl önce yola çıktım. .Buna inandım.. Yaradana, içimdeki güce, çalışma isteğime sığındım… Şimdi karşınızdayım.. Artık siz İrfan Aydın’ı tanıyorsunuz ben de bu İlçeyi Şehrin kalbinde yer alan İlçemizin, hızlı ve çarpık kentleşme ile başlayan, buna bağlı gelişen pek çok konuyla devam eden sorunlarını biliyorum. Bu sorunlarla nasıl başa çıkabileceğimi de biliyorum. Çok çalıştım. Ben seçildikten sonra değil seçilmeden önce çalıştım. Doğru olanın bu olduğuna inandım. Zaman ve para kaybına, ilçemin, İstanbul’un ve Ülkemin dayanma gücü olmadığını düşünüyorum..Daha iyiye , daha güzele Ülkemin insanının hak ettiği düzene ulaşmak için bir yola çıktım. Hiçbir yolun tek başına gidilmeyeceğini biliyor ve benimle yürümenizi diliyorum.dedi.