Isızlıgın ortasın da kulakları patlatan ses olabilmektedir asıl mesele…
İşin özü itibari ile yanılmadığım ortada ama sürecin çözmesi gereken net omayan şeyler de yok değil hani…
Anladığımız kadarı ile besbelliki Türkiyeyi dizayın etmek için düğmeye 15 Temuz gecesi basılmış. 249 insanımızın ölümüne maal olan pasif 15 Temmuz darbe girişimi ile sonrasımı baskıların yoğunlaştığı OHAL ve KHK fırtına öncesi kasırga misali..
Gördüğüm o ki Türkiyenin iktidarından tutun da muhalefetine kadar herkes ikna edilmiş, Türkiyenin yeniden dizayına, görünen net olan ana hat böyle. Sebebine gelin ce iktidarın son derece vahşice uygulama karşısında muhalefetin pasif ce karşılık vermesin de.
Dünyanın neresin de böyle bir uyğulama olsa yer yerinden oynardı Türkiyede rüzgar bile esmiyor uyğulanan vahşi tutum karşısında muhalefetin yapamadığından değil elbette iş en ince ayrıntıları ile hesaplanmış yani anlaşma sağlanmış bu berrak ve net görünmekte.
İşin için de hem iktidar hemde irili ufaklı muhalefette var.
İktidar tarafından OHAL ve KHK kapsamında ülkenin yıllardır yetişmiş devlet kadroları işlerinden edilirken hatta tutuklanırken bu uyğulamalar işkenceye dönüşmüşken pasif söylemin ötesine geçemiyor ise muhalefet bu söyledimi onayladığı anlamına gelir net biçim de. Bir diğer yanı ile ölen ölür kalan sağlar bizimdir mantığının yürüdüğü günümüzde toplumsal muhalefetin de bu süreç te pasip davranması bu işin nereye gideceği sürecin ne olduğu bağlamında bir fikri önümüze koymuyor.Fakat Türkiyede ilk defa Sendikaların ve Demokratik kitle örgütlerinin bo denli sessiz kalması insanı yeteri kadar ürkütüyor.
Bu pilanı uyğulamaya koyan üst akıl ince elemiş sık doumuş Türkiyede olan biten şeylere rağmen hala yaprak bile kıpırdamıyor.
AKP kendine düşeni yaparken MHP değişim isteyen muhalefeti partiden uzaklaştırıyor bu tutum karşısında yarğı engelleniyor veya işlamiyor,diğer yandan CHP kendi içinde konuşanlar kapının önünü gösteriyor kılıçdaroğlu da eline sopayı almış durum da yerini korumaya çalışıyor.HDP de ise durum farklı değil yıkılan şehirler konusun da bile kıymeti harbiyesi olan tek söz söylenmiyor, birileri sahnedeki yerini alıyor ve derin abiler iş başı yapıyor.
Allah sonumuzu hayır eylesin yaradanın bahşetmiş olduğu akılı birşekilde kullanamadık onun için de işi Allaha havale ediyoruz.
İşin neresinden bakarsak bakalım iç açıcı bir yanı yok bu işin kaybedilen onca kazanılmış haklar milyonlarca suçlu görülen kişilerle yaşamımız devam edeceğe benziyor.
Bir diğer yanı ile bir birine güvenmeyen tutsak bireyler ordusuna dönüştürülüyor güzel ülkemin sokakları ve yaşam alanları. en korkutucu ve ürkütücü yanı da bu aslın da.
Pilanın kendisi olan üst akıl zaman zaman kişiler değişmesine rağmen uluslar arası Kapitalist devletlerin kontörolündeki derin abilerden oluşan derin devletin ta kendisidir.
Günlük hayatımız da günde birkaç kez temas ettiklerimiz de vardır çünkü onlarda hayatın içindeler… Tabiatı itibari ile korkunç,sonuçları bakımından korkunç,sus pus edilen ülkemde ses olmak da bir yere kadar onun üstüne de tanklarıyla tomalarıyla gazları ile geliyorlar.
Baş kentin orta yerin de bir çığlık olan, ses olan, haklı bir mücadeleye giren Nuriye ve Semih’in direnişine karşı oluşan sessizlik korosu asıl ürkütücü ve korkunç olanı.
Değişmemi elbette değişir;
Nasıl ve yöntem ne olmalı, aklın ortak kullanımını birliğini sağlamadıkça zor,şairin de dediği gibi Kaldırmadıkça başlarımızı sefaletimiz bitmez… Bütün mesele Nuriye ve Semih Olabilmektedir.
Isızlığın ortasın da kulakları patlatan ses olabilmektedir asıl mesele…
Yürekleri kulakları sağır
Bağır bağır bağırıyorum
Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum
Odiyorki bana sen kendi sesinle
Kül olursun yana yana
Ben diyorum ki ona
Kül olayım yana yana
Ben yanmasam
Sen yanmasan
Biz yanmasak
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
Nazım Hikmet ran
Sevgi ile mücadele içinde kalın …
Ramazan Yiğit /15.05.2017