HASAN ALİ YÜCEL’İ ANMAK VE ANLAMAK
26.02.2017 /Ömer ARSLAN
Bugün aydınlanma devriminin öncülerinden ve o aydınlanma devriminin mihenk taşı Köy Enstitülerinin mimarlarından Hasan Ali Yücel’in ölüm yıl dönümü.
Kendisini saygıyla anıyorum.
Anmalar,eğer anlamakla bütünleşmişse bir anlam kazanır.Aksi taktirde anlamasız anmalar zamanla sıradanlaşır,göstermelik hatta yapmacık merasimlere dönüşüverir.Bu açıdan Hasan Ali Yücel’i anlamamızın kaçınılmazlığını içinde bulunduğumuz toplumsal gerçeklik acımasız tokatlarıyla bize hatırlatmakta ve dayatmaktadır.O gerçeklik de özgürlükleri yok etme özgürlüğüne, en küçük bir taviz verdiğiniz zaman toplumu nefes alamaz hale getireceği gerçekliğidir.Hasan Ali Yücel ve onunla özdeşleşen Köy Enstitülerinin en önemli derslerinden biri budur.
İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşında yükselen Hintler faşizminin etkisiyle Türkiye’de de ırkçılık ve gericilik prim yapmış ve bu CHP’ye de sirayet etmiştir.Bunun en önemli sonuçları Türkçülük davasından yargılananların tahliye edilmesi ve Truman yardımıdır. Truman yardımının koşullarından birisi de Sovyet modeline benzetilen Köy Enstitülerinin kapatılması koşuludur.Parti içindeki Türk İslamcı kadrolardan Sirer MEB’in başına getirilirken Türk İslamcı kadrolar Köy Enstitülerinin ”komünist ve dinsiz” gençler yetiştirdiğini söylemeye başlamıştır. Böylece bu kadrolar Köy Enstitülerinin müfredatını değiştirerek içini boşaltmışlar, Türkiye din ile kalkınacaktır söylemleri dillendirilerek bugünkü gerici eğitimin ilk harçları atılmaya başlamıştır. DP’ye ise 1954’de sadece kapatmak kalmıştır.CHP içinde bu yaşananlardan sonra Hasan Ali Yücel partiden istifa etmiş,diğer kadrolar da pasif görevlere atanmışlardır.
Hasan Ali Yücel ,”Köy Enstitülerinin bütün günahı omuzlarıma,sevabı başkalarına olsun.O kurumların günahı bile bana yeter” diyerek bir yandan bu Türk İslamcı kadrolara ve politikalara meydan okurken,aydınlanmanın kırıntılarına bile gericiliğin tahammülünün olmadığını anlatmıştır.
Bugün açıktan ya da gizliden gerici sahtekarlar akla saldırıyorsa,aklı devreden çıkarmaya çalışıyorsa Hasan Ali Yücel’i anlamamız kaçınılmazdır.Akla,laikliğe yani özgürlükleri yok etme özgürlüğüne şu veya bu şekilde verilen tavizleri görmezden gelirseniz,umursamaz sanız gericiliğin kanlı tezgahında farkına varmadan çürür,nefessiz kalır ve ölür gidersiniz.
Evet Hasan Ali Yücel’i anlayarak anacağız. Gerici karanlığın kanlı tezgahını ancak Hasan Ali Yücel’i,aydınlanmayı anlayanlar bozup paramparça edebilir.
Elbette bu sorun sadece eğitimsel bir sorun değil temelinde siyasal bir sorundur. Çözümü de siyasaldır. Bugünün sosyoekonomik koşulları 1940’lı yıllardan çok farklıdır. Nüfusun yüzde 80’i kentlerdedir. Kentlerin etrafı varoşlarla çevrilmiştir. Varoşlarda yoksulluk, işsizlik diz boyudur ve kesim sermayenin prekapitalist argümanları ile kuşatılmış ve deyim yerindeyse mankurtlaştırılmaktadır. Dolayısıyla varoşlardaki uyanışı gerçekleştirecek eğitim politikaları oluşturmak da halktan yana, emekçiden yana olan siyasal partilerin baş görevidir.
Aksi halde geçmişi yadederken geleceği gericiliğe kaptırıp gideriz.
26.02.2017 /Ömer ARSLAN