CHP Heyeti eğitim buluşmaları kapsamında Bartın’da…
Suat Özçağdaş: AKP bol keseden vaat verme partisi olarak görev yapıyor…
CHP’nin eğitim alanındaki sorunlara dikkati çekmek için farklı illerde düzenlediği “Eğitim Buluşmaları” kapsamında Bartın’a gerçekleştirilen ziyarette, CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, “halk buluşması”nda yurttaşlarla bir araya geldi. Özçağdaş, “Adalet ve Kalkınma Partisi, ‘bol keseden vaat verme partisi olarak da görev yapıyor. Asıl mesele şu; iktidar bol keseden verdiği vaatlerin hiçbirisini yapmadığında hiçbir etik sorumluluk hissetmiyor” dedi.
CHP’nin “Eğitim Maratonu” programı kapsamında farklı illerde düzenlediği “Eğitim Buluşmaları” sürüyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş’ın başkanlığındaki heyet, Bartın’ı ziyaret etti. Bartın’daki temasları kapsamında Bartın Belediye Başkanı Muhammet Rıza Yalçınkaya‘yı ziyaret eden heyet, akşam saatlerinde ise Cumhuriyet Meydanı’nda halk buluşmasına katıldı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Siyasetin yenilenmesine, değişimin sadece sözde kalmamasına, yeni birtakım faaliyet türlerinin geliştirilmesine çalışıyoruz. Tabii eğitim denince 1,2 milyon öğretmen, 20 milyon öğrenci, 1 milyon atanmayan öğretmen, yani 22,5 milyon insan her gün eğitimle ilgili bir iş yaptı. Türkiye’nin temel konusu eğitim. Mevcut iktidar, kendi genel başkanlarının ‘ekonomist’ olması nedeniyle -öyle söylüyor- yanlış bir ekonomik politika izlediğinden gerçekçi olmayan politikalar uyguladıklarından, Türkiye ekonomisini tarumar etmiş olabilirler. Enflasyon dünyada zirvede olmuş olabilir. Bunun yansımaları olabilir, sağlık da olabilir, ticarette olabilir, başka politikalarda olabilir. Ama bunların her birisi -yine iktidarın diliyle söylersem- ‘rasyonel politikalardan, rasyonel politikalara geçildiğinde’ yani gerçekçi olmayan politikalardan, gerçekçi politikalara geçildiğinde, bilim insanlarından yararlanıldığında, liyakatli kadrolar görevlendirildiğinde, parti kadroları yerine Türkiye süratle bu sorunları aşar. Tıpkı yüz yıllık geçmişinde birçok krizi atlatmayı başardığı gibi.
Adalet ve Kalkınma Partisi bol keseden vaat verme partisi olarak da görev yapıyor. Asıl mesele şu; iktidar bol keseden verdiği vaatlerin hiçbirisini yapmadığında hiçbir etik sorumluluk hissetmiyor. Sorunlardan biri bu. Yani hiçbir yüz kızarması belirtisi görülmüyor maalesef. Dolayısıyla bu mücadeleleri sahada yapmaya devam ediyoruz.”
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu da partisinin eğitim alanındaki çalışmalarına değinerek, Özçağdaş’a “Çok güzel bir çalışma yürütüyorsunuz uzun zamandır partimiz adına. Hem Türkiye kamuoyunda eğitimle ilgili politikalarımızı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin görüşlerini anlatıyorsunuz, çözüm önerilerimizi dile getiriyorsunuz hem de çok aktif bir çalışma sağlıyorsunuz” dedi.
“Üniversite sınav sistemi çürük”
Halk bulumasına katılan bir üniversite öğrencisi şöyle konuştu:
“Bence üniversite sınav sistemi kesinlikle çürük. İnsanlar kendi yeteneklerine göre bölümlere çıkamıyorlar, yerleşemiyorlar. Ve daha yeni birisi YKS sınavına girdi ve eksi fizik netiyle bölümüne yerleşti. Yani bu gülünecek bir durum. Bence kesinlikle çürük bu sistem. Ve insanlar iki yıl, üç yıl mezuna kalıyorlar. Doğru düzgün bir bölüme yerleşemiyorlar. Hayallerini belki de gerçekleştiremiyorlar ve bu yüzden birçok hayat mahvoluyor bence. Bu sistemin değişmesi lazım. Bence etik ve ahlak eğitimlerinin daha çok üstüne düşülerek ilkokuldan itibaren verilmesi gerekiyor.”
Bir diğer genç de şunları söyledi:
“Önceden usta öğretmenlik sınavı çıktı öğretmenler için, insanlar sınavlara girdiler. Niteliği belli olmayan bence ne sorulduğu, öğrencilere ne katacağı belli olmayan sınavlarla bu insanlar, usta öğretici oldu. Sonra da en son başöğretmenlik diye bir şey çıktı. Başöğretmenlik konusu zaten olunca biraz da ağrıma gidiyor ister istemez. Atatürk gibi bir liderimiz varken, herkesin başöğretmen olabilmesi üzücü bir şey. İnsanlar gözlemlediğim kadarıyla belli bir videoyu saatlerce izleyerek yazılı sınava girme hakkı edindiler. Ve bunun sonunda belli bir öğretmen kesimi başöğretmen oldu. Ama bunun eğitime kattığı, öğrenciye kattığı, eğitimin niteliğine eklediği hiçbir şey yok.”
Bir veli, “4 4 4 sistemi kafamızı karıştırıyor. Yani çocuklar hazır olmuyor 4 yılda, ortaokula hazır olmuyor” diye konuştu.
Bir yurttaş da görüşlerini, “Birinci olarak, eğitimi verecek kişilerin, eğitmenlerin yetiştirilmesi lazım. Şu anda eğitmenlerin tam olarak yetiştiğini zannetmiyorum. Eskiden uygulamalı eğitim yapılırdı. Bir başka konu da, bence subjektif değil objektif eğitim olmalı. Çocuklar yaşayarak, görerek, dokunarak öğrenmeli” şeklinde dile getirdi.
“Çocuklar, beceremediği bir konuda yıpratılmamamalı”
Emekli bir öğretmen de “Çocuklar öyle yönlendirilmeli ki yeteneği, bilgisi hangisinde neye yatkınsa o bulunmalı. Bunlar irdelenmeli ve buna göre hangi yönde çocuk kuvvetliyse onun üzerine doğru gidilmeli. Beceremediği bir konuda çocuk yıpratılmamalı. Bir de şöyle, örgün eğitimin haricinde sosyal faaliyetleri canlandıracak kültür merkezleri önemli. Bunlar ilçelerde de yapılmalı. Ve belediyeler daha çok bunun üzerinde durursa çok daha faydalı olur” diye konuştu.
Halk buluşmasında birçok yurttaş görüşlerini ve eleştirilerini dile getirdi.
“Türkiye mafyanın buluşma noktasına dönmüş”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Özçağdaş, yurttaşların sorunlarını dinledikten sonra, eğitimde şiddet konusuna da değinerek, şunları kaydetti:
“Eğitime şiddet meselesi sadece bir hukuk meselesi değil. Örneğin, eğer bir ülkede toplumda şiddet sürekli artıyorsa ve şiddeti besleyen bir kültürel ortam varsa siz bunu ne hastanede ne de okulda engelleyemezsiniz. Şiddet evin içinde de var. Ayrıca şiddeti teşvik eden bir ortam var. Örneğin, mafyatik diziler. Ve bu normalmiş gibi anlatılıyor. Şöyle bir algı oluşuyor, yeterince güçlüysen herkesi yenebilirsin, her şeyi teslim alabilirsin, yeterince paran varsa her şeyi satın alabilirsin. İlginç. Türkiye mafyanın buluşma noktasına dönmüş. Mafyanın tatil bölgesi gibi. Ne kadar lüzumsuz mafya varsa Türkiye’ye geliyor, vatandaşlık alıyor.
Başka bir probem ise ‘cezasızlık problemi’. İktidara yeterince yakınsanız, biraz güçlü bir insanız ceza almadan kurtarabilirsinz. Bu problem insanın zihnine yerleştiğinden herkes kendi cezasını kendi kesmek istiyor. Çünkü yasal yollardan hakkını alabileceğine dair inancı çok az.”