HABERETKİN

Karayalçın’dan CHP Üyelerine 24 sayfalık mektup: ‘Seçimlerin kaybedilmesinin en büyük nedeni…’

Eski SHP Murat Karayalçın, CHP parti üyelerine ve basın mensuplarına 24 sayfalık bir mektup gönderdi. Karayalçın, partide ‘siyasi tembelleşme’ yaşandığına dikkat çekerek, “Beyaz atlı prens-prenses beklemeyelim, sağdan oy almak için transfer yapmak yönteminden vazgeçelim” uyarısında bulundu. Murat Karayalçın ayrıca, CHP örgütünün tam kapasitede çalışmamasının, seçimin kaybedilmesindeki en önemli sorun olduğunu belirtti.

Eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, CHP kurultayı öncesi partililere yönelik 24 sayfalık bir mektup kaleme aldı.

Karayalçın, parti üyeleri basın mensuplarına gönderdiği mektupta; parti tüzüğünün genel başkan ve genel merkez odaklı, oligarşik bir yapının ortaya çıkmasına neden olduğunu belirtti.

Partide yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Murat Karayalçın, “Partimizin örgüt yapısı, yerelden merkeze, yeniden yapılandırılmalıdır” mesajı verdi.

CHP örgütünün tam kapasitede çalışmamasının, seçimin kaybedilmesindeki en önemli sorun olduğuna dikkat çeken Karayalçın, bu sorunun uzun zamandır sürdüğü ifade etti.

“SEÇİMLERİ KAZANAMADIK”

Murat Karayalçın, 24 sayfalık mektupta, şunları kaydetti:

“Sevgili partili kardeşim, bu metni, kıdemli bir partili olarak, 2023 Mayıs seçimlerinin sonuçlarını yorumlamak ve bundan sonrası için ne yapmamız gerektiğine ilişkin düşüncelerimi açıklamak için hazırladım. Seçim gecesi geç saatlerde ya da ertesi sabah, karşı karşıya olduğumuz durumu nitelemek için kullandığımız sözcüklerin aramızda duyarlılık yarattığını, hatta tartışmalara neden olduğunu gördüm. O nedenle 2023 Mayıs’ında yapılan cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri için, ‘kazanamadık’ demekle yetiniyorum. Bu seçimlerde her şeyi doğru yaptık, her kapasiteyi sonuna kadar kullandık, her şeyi doğru söyledik diyemeyiz… Her şeyi yaptık, ama buraya kadarmış dersek bir sonraki seçimde seçmenlerden nasıl oy isteyebiliriz? 2023 Mayıs seçimlerini tüm yönleriyle de tartışmamız gerekiyor; eleştiri, özeleştiri yapmamız gerekiyor.

“ÖRGÜT UZUN SÜREDİR KAPASİTESİNİN ALTINDA ÇALIŞTIRILIYOR”

Bana göre sorun kişisel değil, yapısaldır. Partimizin örgüt yapısı, yerelden merkeze, yeniden yapılandırılmalıdır… 2023 Mayıs seçimlerini örgütümüzü tam kapasitede çalıştıramadığımız için kazanamadığımızı iddia ediyorum. Ayrıca bu durum yeni de değil. CHP örgütü çok uzunca bir süredir kapasitesinin altında çalıştırılmaktadır.

“DÖRT İLKEYİ ÖNEMLE GÖZETMELİYİZ”

Yine burada, mektupta, açıklamaya çalıştığım önerilerden çok temel olan iki tanesini özetle belirteyim: Birincisi yerelde güçlü nitelikli bir örgüt yapısı ve ona dayalı bir ön seçim; ikincisi de, genel merkez ve yerel örgütler arasında, parti oligarşisini önleyen, parti kapasitesini artıran yeni bir yetki paylaşım modeli… Partimizde yapısal dönüşümü sağladığımızda efsane geri dönecektir.

Biz yaklaşık olarak bir milyon üç yüz bin kişiyiz. Her birimiz bu tartışmaya katılmalıyız. Ancak tartışmalarımızda şu dört ilkeyi de önemle gözetmeliyiz. Birinci ilkemiz, Partimizin bütünlüğüdür. Buna halel veremeyiz. CHP’nin örgütsel bütünlüğü hepimizin kırmızı çizgisi olmalıdır.

İkinci olarak başta Sayın Genel Başkan olmak üzere birbirimizin saygınlığına özen göstermeliyiz. Üçüncü ilke açıklık olmalıdır. Kimi eleştirdiğimizi, neyi eleştirdiğimizi, ne istediğimizi çok açık bir biçimde ortaya koymalıyız. Son olarak da parti hukukuna uygun davranmak zorunda olduğumuzu aklımızda tutmalıyız.

“SİYASİ TEMBELLİK…”

Partimizin on iki yıl kapalı kalmasına, mallarına devletçe iki kez el konulmasına ve bir kez de baraj altına inmesine karşın ayakta kalabilmesi, örgütümüzün direncini, gücünü göstermektedir. CHP örgütü hem yaşama gücüne, hem de direnme gücüne sahip.

Her ikisi de iç içe geçerek birbirini besliyor. Direnme gücü olmayan bir örgütün zaten yaşama gücü de olamaz. Örgüt kapasitesi tam kullanıldığında Parti yüzde 40’lara çıkabilmekte, kapasite kullanımı düzeyine göre sıfıra da inebilmekte ya da çoğu kez yaşandığı gibi yüzde 20’lerde yatay da seyredebilmektedir.

‘Örgüt kapasitesi’ ifadesi ile neyi anlatmak istediğimi açıklayacağım ama önce örgütümüzün uzun süre kapasitesinin altında tutulmasının bizde ‘siyasi tembelliğe’ yol açtığından söz etmek istiyorum. İki örnek vereyim. Siyasi olarak tembelleşmemizin ilk örneği bir kurtarıcı beklentisidir. Çok iyi konuşan, çok yoğun çalışan, yumruğunu sık sık masaya vuran birisi gelecek ve bizi iktidara taşıyacak. Buna beyaz atlı prens- prenses beklentisi diyorum.

Oysa böyle bir şey yok. Bizi iktidara taşıyacak olan güç, prensler- prensesler değil, örgütümüzdür. Bir başka tembellik örneği de ‘sağdan oy alamıyoruz, bari siyasetçi alalım, onlar da sağ seçmeni getirir’ anlayışıdır. Tabii ki partimize sağdan siyasetçi de seçmen de gelecektir, gelmelidir. Partimiz böyle büyüyecektir. Ayrıca bu arkadaşlarımız Partimize girdikleri andan itibaren de Partimizin herhangi bir üyesi kadar CHP’li olacaklardır. O nedenle benim eleştirim bu katılımlara asla değil, bu anlayışla yapılan transferlerdir.

“OLİGARŞİK YAPININ ORTAYA ÇIKMASINA NEDEN OLUYOR”

Bana göre Cumhuriyet Halk Partisi örgütünün yüksek kapasite ile çalışması dört şeyin eş zamanlı ve eş değerli olarak sağlanmasına bağlıdır:

Partimizin Türkiye coğrafyasındaki örgütlenmesi hemen hemen yalnızca Siyasi Partiler Yasasının getirdiği örgütlenme kalıbı ile sınırlıdır. Siyasetin belirlenmesi ve adayların seçilmesi ise hemen hemen yalnızca genel merkez tarafından üstlenilmiştir. Örgütlerimiz yalnızca örgütün olağan işleri diye adlandırabileceğimiz ‘broşür- afiş- pankart’ işleri ile seçim işleri ile sandık güvenliği işleri ile sınırlı bir hizmet üretmektedir. Bu nedenle örgütümüz kapasitesinin altında çalışmak durumunda kalmaktadır.

Bu durum Cumhuriyet Halk Partisi’nde ‘oligarşik’ bir yönetimin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Partinin izleyeceği siyaset, Genel Başkan ve merkez yöneticileri ile danışmanlar, uzmanlar tarafından belirlenmekte, hazırlanan siyaset metinleri daha sonra örgüte kullanması, seçmenlere dağıtılması için gönderilmektedir. Kimi durumlarda da örgüt, o konuda öyle bir siyaset izleneceğini gönderilen metinlerden değil, yöneticilerin açıklanmalarından öğrenmektedir. Aynı şekilde partinin milletvekili ve belediye başkan adayları ile yerel meclis üye adayları da merkez kadroları tarafından seçilmektedir. Parti kapasitesini tanımlayan bu temel işlerde üyeler ve yerel örgütler değil genel merkez devrede. Oligarşik yönetim dediğim budur. Buna oligarşinin ‘Tunç Yasası’ da deniliyor. Oligarşinin Tunç Yasası, “seçilenlerin seçenler, vekillerin vekâlet verenler, temsilcilerin temsil edilenler üzerindeki egemenliğini” açıklayan bir kavram.

TÜZÜK ÖNERİLERİ!

Son yıllarda yapılan sohbetlerde, ‘yerel örgütler olmasa da olur, hatta olmasa daha iyi olur’ gibi ifadelere tanık olunabiliyor. Çok yaygın olarak dile getirilmese de bu anlayış şöyle bir değerlendirmeye dayanıyor:

Örneğin; Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Örgütü İşçi Kurulu ya da İstanbul İl Örgütü İşçi Meclisi gibi. İster kurul, ister meclis olsun, bu platformların işlevsel kılınabilmesi, etken olabilmesi için, birkaç sayfalık bir metin yazmaları yerine, önerilerini bulundukları konuma göre ilçe, il kongrelerine doğrudan sunmalarına olanak sağlanmalıdır… Her anlamlı proje alanı, bizim için potansiyel örgütlenme hedefi olmalıdır.

Önerim şöyledir: Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm üyeleri, illerinde, dört alanda değerlendirmeye tabi tutulacak ve bunlardan puan toplayacaklardır. Konular ve puanlar (ağırlıkları) şöyledir:

Partilerin puanları ilçelerinde tutulacak ve bilgisayara yüklenecektir. Bu işlem, bir anlamda partililerin, başarımlarının (performanslarının) kayıt altına alınmasıdır. Kayıtlar açık olmalıdır. Her partili kendi puanlarını görebilmelidir. İtirazlar il örgütünde yapılmalıdır. Önerim biraz KPSS sistemini andırıyor. Her partili puan toplayacaktır.

Parti içi seçimlerde, o arada ön seçimde de oy kullanabilmek için, yani seçme hakkını kullanabilmek için, belli sayıda puanın toplanması; en yüksekten başlayarak sırasıyla milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyesi ve il genel meclis üyesi adayı olabilmek için de o sayıdan daha yüksek sayıda puanın toplaması gerekecektir. Seçme puanları ile seçilme puanlarının ne olacağı PM tarafından belirlenecektir. Mahalle temsilciliğinden başlayarak PM üyeliğine kadar giden, parti içi görevler için yapılacak seçimlerde de benzer bir puanlama sistemi işletilmelidir.

“EVET, İKTİDARA GELEBİLİRİZ!”

Bir başka önerim, sol bir parti kimliğimizle yapay zekâ konusunu önemle ele almamız gerektiği şeklindedir. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Kongreler sürecinde bu önerilerimi değerlendirmenizi istiyorum. Kuşkusuz başka öneriler de olacaktır, onları da değerlendirmelisiniz. 2023 Mayıs seçimleri sürecinde katıldığım her toplantıda partililerimizin tempolu bir biçimde ‘iktidar, iktidar’ diye haykırışlarına tanık oldum. Daha önceki seçimlerde böyle bir seslenişi anımsamıyorum. Ayrıca bu haykırışı bir dilek olarak değil, bir iddia olarak alıyorum. Evet, bunu yapabiliriz, iktidara gelebiliriz! Ama önce örgütümüzün kapasitesini yükseltmeliyiz. Gelin hep birlikte efsaneyi geri getirelim. Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi, Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi örgütü!”

Exit mobile version