Çiğdem Kılıçgün Uçar: 33 yoldaşımızın gösterdiği mücadele bize rehberlik ediyor 

Example HTML page

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, İstanbul Kadıköy’de düzenlenen Suruç Katliamı anmasına katıldı.

Çiğdem Kılıçgün Uçar, yapmış olduğu konuşmasında şu ifadelere yer verdi: 

Suruç’ta aklımıza gelmeyecek bir yöntemle arkadaşlarımız katledildi

20 Temmuz 2015’te Suruç’ta demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelesini sadece Kürt halkına bırakmayan; onlara destek olmak amacıyla hem Türkiye’de hem de Kürtlerin bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında yeni bir yaşamın, demokratik bir yaşamın, ortak bir yaşamın mümkün olduğunu göstermek için yola çıkan 300 arkadaşımız vardı. O gün Suruç’ta aklımıza gelmeyecek bir yöntemle arkadaşlarımız katledildi. Her bir canımızı, burada bulunanlar adına tekrar anmak istiyorum. Ve onların başlattığı mücadele, o günden bugüne devlet ne kadar adaletsizliği sürdürse de bizim mücadelemize rehber oldu.

IŞİD, direnen arkadaşlarımız şahsında Suruç’ta gömülmüştür

2011 yılında “Arap Baharı” olarak ifade edebileceğimiz halkların özgürlük arayışı vardı hem Ortadoğu’da hem de Kuzey Afrika’da. Bu özgürlük arayışı ve halkların bu direnişi karşısında sistemin uluslararası güçleri boş durmadı; insanlık dışı çete örgütü IŞİD’i var ettiler, güçlendirdiler, kullandılar. Eşitlik, demokrasi ve özgürlük için mücadele verenlere karşı kullandılar. Hem Ortadoğu hem de Türkiye’de IŞİD vahşetine tanıklık ettik, televizyonlardan canlı izlettiler. IŞİD İstanbul’u başkent ilan etti. Burada büyüyen mücadele karşısında İstanbul’u başkent ilan etti ve Kobanî’ye yöneldi. Uzun bir süredir Türkiye’de ortak mücadelenin gerekliliğine inanan bütün demokrasi güçleri SGDF’li arkadaşlarımız öncülüğünde Suruç’ta Amara Kültür Merkezinde bir araya gelmişti o gün. Oyuncak götürüldü, dayanışmaya gidildi ama bunun asıl adı IŞİD’in vahşetine karşı süren direnişi desteklemek ve bir parçası olmaktı. IŞİD, orada hayatını kaybeden arkadaşlarımız şahsında, direnen arkadaşlarımız şahsında Suruç’ta gömülmüştür. IŞİD’in kendisi de vahşeti de onu destekleyenler de Suruç’ta, Ankara Garı’nda gömülmüştür. Bizi bir araya getiren irade karşısında tekrar saygıyla eğiliyorum.


Suruç için adaleti savunmak büyük zorunluluktur

Suruç’tan önce 5 Haziran’da Diyarbakır’da HDP mitingine bombalı saldırı oldu, adres belli: IŞİD. 20 Temmuz’da Suruç’ta bombalı saldırı oldu, adres belli: IŞİD. 22 Temmuz’da 2 polis öldürüldü, hala olay karanlıkta. 24 Temmuz’da Çözüm Sürecini fiili olarak bitiren iktidar, Lozan’ın yıl dönümünde Kuzey Irak’a bomba yağdırmaya devam etti. Daha dün konuşulan Çözüm Süreci bir günde bitirildi. Biz bu süreci; 2014 MGK kararlarıyla açığa çıkan Çöktürme Planından, Kürt halkının yükselen mücadelesinden ve Türkiye’de açığa çıkan dayanışma ve ortak yaşam mücadelesinden bağımsız ele almayacağız. Suruç’ta oğlunu kaybeden Besna Anne çok çabuk tutuklanabildi ama bu saldırının faili ve karar vericileri hala adalet önüne çıkarılmadı. Adaletsizliğin derinleştiği yer neresiyse oradan bakmak lazım. O yüzden tüm demokratik kamuoyunun, demokrasi mücadelesine inanan herkesin Suruç Ailelerini ve Suruç için adaleti savunması büyük zorunluluktur.


33 yoldaşımızın gösterdiği mücadele bize rehberlik ediyor

2015 yılı yeni bir konseptin devreye konulduğu bir yıldı. 7 Haziran seçimlerinde halkların ortak yaşam iradesi kazandı. Tekçiliği, milliyetçiliği, inkar ve asimilasyonu dayatan iktidar kaybetti. Bundan sonra 1 Kasım sürecine giderken bu katliamları yaşamak zorunda kaldık. Tek adam rejimi bu katliamlar üzerinden varlığını inşa etmiştir. Bu katliamlar üzerinden de kendi sürekliliğini sağlamaya çalışıyor. 33 yoldaşımızın bize gösterdiği mücadele, Kobanî’de her türlü bedeli ödeyenlerin direnişi, o günden bugüne adalet mücadelesinden vazgeçmeyen Suruç, Roboski ve Şenyaşar aileleri ve ismini sayamadığım tüm mücadele edenler bize rehberlik ediyor.

Canlı bombanın kitlenin içine girmesine izin verildi

Bizler Yeşil Sol Parti olarak, hem Kürt halkının onurlu mücadelesinin hem de bu yolda baskılara rağmen geri adım atmayan bütün demokrasi güçlerinin mücadelesinin, yeni yüzyıla giren bu ülkede hepimiz için gereklilik olduğunun farkındayız. Dava sürecinde açığa çıkan şey faillerin bulunmamasıdır ama bizdeki bilgiler net. Besna Anneye bunları reva görenler, canlı bombanın Amara Kültür Merkezine girmesine izin verdiler. Bizler etkinliklerde sarı, kırmızı, yeşil eşarpları içeri sokamıyoruz. Bir eşarbı içeri sokturmayan iktidar, canlı bombaların Suruç’ta ve Ankara’da kitlenin arasına girmesine izin verdi. Suruç failinin kardeşi istihbaratın gözetiminde olmasına ve aranmasına rağmen aylar sonra Ankara’da yeni bir katliama imza atmıştır.


Dönemin yetkilileri sanık sandalyesinin sahibidir

Sadece IŞİD üzerine yıkılan bir süreç olmadığını ifade etmek durumundayız. “Öfkeli çocuklar” olarak tanımlanan IŞİD ile ilgili olarak devlet yetkilileri lanetledi, faillerin bulunması için süreç işleteceklerini söyledi. 8 yıldır bütün yetkililer kurgu mahkemeyi izlediler. Açık ifade edelim; sanık sandalyesi boş, sanık sandalyesi dolmayıncaya kadar o dönemin yetkileri o sandalyenin sahibidir. Tekrar 33 arkadaşımızı saygı ve minnetle anıyorum. Onların mücadelesini büyütme sözü veriyoruz. Bilsinler, sesimiz arkadaşlarımıza ulaşsın; sesleri ve direnişleri yerde kalmadı, bir devrime dönüştü. Şimdi bu devrimi omuzlama ve nihayete kavuşturma süreci hepimizi bekliyor.

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir