Meral Akşener kürsüde kurşunları fırlattı…
İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik saldırı sonrası başlayan tartışmalar üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklendi. “Recep Bey çıkmış benden özür bekliyormuş” diyen Akşener, “Utanmasan mermiye saldırdı diye parti binamızı tutuklayacaksın. Bir de senden özür dileyeceğim, öyle mi? Hadi oradan be hadi oradan! Çok beklersin!” dedi. Elindeki kovanları yere fırlatan Akşener, partililere seslenerek “Tüm mermilere göğüs gerip; milletimize güneş olacaksınız! Söz mü?” ifadesini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
90’lı yıllarda Tarım ve Maliye bakanlıkları yapan, eski ANAP ve CHP milletvekili Lütfullah Kayalar, İYİ Parti’ye katıldı. 71 yaşındaki Kayalar’a rozetini İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener taktı.
Akşener’in konuşmasından satır başları:
*Kadim kültürümüzle harmanlanan, cennet vatanımızda hakkımız olan tüm değerlerden, fırsatlardan mahrum bırakıldığımız ucube bir dönemin sonuna geliyoruz.
SİNAN ATEŞ CİNAYETİ…
*Adaletten mahrumuz çünkü adaleti gölgeleyen bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Zalime boyun eğen Başkent’in göbeğindeki alçak saldırının faillerini bulmaktan aciz bir iktidar.
*Samimiyetten mahrumuz çünkü kalbini karartmış bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. uzun zamandır ciddiyetten mahrumuz çünkü görev bilincini kaybetmiş bir iktidar tarafından yönetiliyoruz.
*Mafyaları, simsarları, uyuşturucu kaçakçıları kollayan sorumsuz, korkak bir iktidar, son kullanma tarihi geçmiş bir iktidar. Neydin ne oldun Recep Bey.
*Cesaretin sembolüyüm diye geldin, esaretin sembolü oldun. Milletin adamıyım dedin, mafyaların kuklası oldun. Nereden nereye değil mi Recep Bey. Görüyorum ki sen de Ayşe Ateş’e verilen sözü tutacak yüz yok. Katillerden hesap soracak cesaret ise hiç yok.
*Ne olursa olsun Sinan Ateş’in kanını yerde bırakmayacağız. Katiller, azmettirenler, üstünü örtmeye çalışanlar cezasını çekecek. İsterlerse dünyanın öbür ucuna kaçsınlar o alçakları bulacağız.
SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİNE TEPKİ
*Seçimlere 39 gün kala BTK yeni bir sosyal medya düzenlemesini yürürlüğe koydu. Artık sosyal medya platformları kişisel bilgileri adli makamlara iletmekle yükümlü olacak.
*Herhangi bir yargı kararı olmadan iletecek. Yani İçişleri Bakanlığı yetkilisi ‘Bana bilgileri verin’ dediğinde o bilgiler iletilecek. Suçu ispatlanmayan kişilerin tüm şahsi bilgileri talep edilebilecek.
Gerçek enflasyon verilerini inceleyen En-AG yanıltıcı bilgi sunmaktan susturulacak. EN-AG Verilerini paylaşanlar da susturulacak.
*Kızılay’ın çadır satışını ortaya çıkaranlar da susturulacak. Depremde arama-kurtarma ekibi gelmedi diyenler susturulacak.
*Türk Demokrasisinin önüne ördükleri duvara bir tuğla daha konulacak. İşte size Recep Bey ve arkadaşlarının Türkiye’ye layık gördüğü yüksek demokrasi standarttı.
*Aynı zaman sosyal medya platformlarının tüm kişisel verileri Türkiye’de tutmasını zorunlu kılıyor. Recep Bey internete sınır çizmeye kalkıyor. Biz verilerin ülkemizde tutulmasına itiraz etmiyoruz, bunun zorla, yasakla yapılmasına itiraz ediyoruz.
*Her konuda olduğu gibi bu konuda da beceriksizliklerini kabullenmek yerine yasaklar koyarak esas meseleyi görmezden gelmeyi seçtiler. Türkiye internete sansür getiren demokrasi öncüsü ülkeler arasında yer aldı.
*Bu düzenleme Twitter’dan bir A Haber oluşturma gayretidir. Facebook’ta bitmeyen penguen belgeseli izletme çabasıdır. Onca kanala rağmen milletimizi yalanlarına inandıramadılar.
*Bu hükümetin depremdeki acizliğini sosyal medya ortaya çıkardı. Saray medyası sahte başarı hikayesi yazarken, Kızılay’ın çadır sattığı haberi sosyal medyadan yayıldı. Rezilliklerini meydana döken her şeye düşmanlar. Sosyal medyaya, gençlere, teknoloji araçlarına düşmanlar.
KUZEY KORE BENZETMESİ
*Gençler, çok kritik bir seçim yapacaksınız. Kim Jong’un izinden gidenlerle Atatürk’ün izinden gidenler arasında bir tercih yapacaksınız. Ben size inanıyorum, güç sizde. Gelecek sizin ellerinizde.
*14 Mayıs’ta sandığa gideceksiniz ve kaderinizin dizginlerini ellerinize alacaksınız, sandığa gideceksiniz ve Atamızdan aldığımız emanetin hakkını vereceksiniz. Yepyeni bir tarih yazacaksınız.
*Gider ayak artık bu iktidarın bize verecek bir şeyi kalmadı. Bozuk plak misali kendilerini tekrara başladılar. Yeni bir dönemi başlatıyoruz dedi. Sen daha dün şahlanıyoruz diyordun 2018’de 2020’de şahlanıyoruz demiyor muydun? 2022’de yine bir şahlanasın gelmişti…
“NE OLDU REKOR CARİ AÇIK VERDİK”
* Hani önündeki tek engel parlamenter sistemdi… Hani nutuklar atıyordun, ne oldu ne değişti? Sana her istediğini veren bu millet, senin şahlanamayışlarının ceremesini çekmeye mecbur mu?
*Türkiye senin bu beceriksizliğine daha fazla tahammül etmeye mecbur mu. Meydanda verdiğin sözü göreve gelince unuttun.
*Çok değil geçtiğimiz sene cari fazla vereceğiz diyordun. Ne oldu rekor cari açık verdik. Sen hala aynı şeyleri söylüyorsun. Zahmet edip de seçim söylemini bile değiştirmiyorsun.
“BİZ UTANIYORUZ, BİZ”
*Seçimi kaybedeceğini anlayan Bay Recep huysuz, aksi, gergin. Recep Bey ‘Gergin’ deyince bana ve arkadaşlarıma hakaret etmek sandıktaki sonucu değiştirmeyecek.
*Bu acınası durumunda tek sorumlusu sensin. 21 yıl oldu devlet insanı olamadın. Çıkmış bana ‘Utan, utan’ diyorsun. Utanıyorum, bu ülkenin Cumhurbaşkanı olmanın zerresini üzerinde taşıyamamandan ben utanıyorum.
*Küfür bulaşmış dilinden, fitne saçan sözlerinden, söylediğin yalanlardan biz utanıyoruz. Milyonlarca vatandaşına düşman gözüyle bakmandan biz utanıyoruz.
*Arkadaş bizi, Cudi’ye, Gabar’a gömecekmiş. Rize bizim için ne kadar vatan toprağıyla Cudi de Gabar da bizim için o kadar vatan toprağıdır.
*Biz şehit olup Gabar ve Cudi’ye gömülmeye hazırız. Al bayrağın gölgesinin düştüğü her yer bizim cennettir.
*Türkiye böyle ucube yönetimi hak etmiyor. İYİ Parti olarak Türkiye’ye yepyeni yönetim anlayışı getirmeye talibiz. Milletimizin iradesine hak ettiği değeri göstermeye talibiz.
*Sen kuponcu olduğundan, vatan toprağının kıymetini bilmezsin. Ama biz gayet iyi biliriz. Al bayrağımızın gölgesinin düştüğü her yer, bizim için cennettir, cennet!
“BİR ASLAN MİYAV DEDİ, MİNİK FARE KÜKREDİ”
*Recep Bey’in geçen haftaki sayısız hezeyanlarından biri vardı ki… Kiminle uğraşacağımı çok iyi bilecekmişim, kendisini benimle uğraştırmayacakmışım. Bir aslan miyav dedi minik fare kükredi.
*Recep Bey, sen hiç merak etme ben kiminle uğraşacağımı çok iyi bilirim. Kul hakkı yiyenlerle, terörist başının mektubunun devletin televizyonunda okutanlarla, emekliden memurdan işçiden esirgediği milyarlarca lirayı rant şebekelerinin atlına serenlerle uğraşırım.
* Milletine yalan söyleyen, sesini duymayanlarla, Saraylarda keyif çatanlarla uğraşırım. Gençleri itip kakanlarla, kadınları ezip geçenlerle uğraşırım. Sen sevsen de sevmesen de, gıcık olsan da uğraşmaya devam edeceğim.
*Tehdidin yansımasını hemen ertesi gün gördük. Devlet ciddiyeti olan bir iktidar konunun araştırılması için hemen harekete geçer değil mi. Recep Bey ve arkadaşları bize kızdılar. Neymiş bir bekçi arkadaş hırsız kovalıyormuş.
*İstanbul İl Başkanlığımız sanılanın aksine gökyüzünde değil yerde. Bu bekçi kardeşimiz iddiaya göre defalarca ateş etmiş…
*Sonunda Recep Bey çıkmış, benden özür bekliyormuş, çok kırılmış. Recep Bey utanmasan mermiye saldırdı diye parti binamızı tutuklayacaksın. Bir de senden özür dileyeceğim öyle mi, hadi oradan.
*Sakın unutma biz bugünlere öyle kolay gelmedik. Biz bu yola 2015’te koltuk sevdası uğruna sırtını ve aklını tek adama teslim eden bir anlayışa karşı çıktık.
*Çiçek bahçelerinden değil, mayın tarlalarından çıktık. Hiçbir hesaba, hiçbir pazarlığa girmeden bu kürsüden milletimizin sesi olduk.
“BİZİ BU KURŞUN MU DURDURACAK?”
*Soruyorum sizlere! Bunca engeli, aştıktan sonra; Şimdi bize, bu kurşun mu dur diyecek? Söyleyin! Sinan Ateş durdu mu? Bunca tehdide, direndikten sonra; Şimdi bizi, bu kurşun mu korkutacak? Söyleyin!
*Ömer Halisdemir, korktu mu? Bunca ahlaksızlığa, göğüs gerdikten sonra; Şimdi bizi, bu kurşun mu sindirecek? Söyleyin! Özgecanlar, Şuleler, Cerenler sindi mi? Bunca tuzağı bozduktan sonra; Şimdi bizi, bu kurşun mu öldürecek?
*Söyleyin! Gaffar Okkanlar, Uğur Mumcular, öldü mü? Bunca hainliğin, üstesinden geldikten sonra; Şimdi bizi, millî misakımızdan, bu kurşun mu vazgeçirecek? Söyleyin!
*Eren Bülbüller, Yasin Börüler, Aybüke Öğretmenler, vazgeçti mi? Bunca nifakı, bunca fitneyi, hakikatin ışığıyla yendikten sonra; Şimdi bizi, bu kurşuna, adres verenler mi ayıracak?
*Söyleyin! Hilalle yıldız hiç ayrıldı mı? O zaman; bugün, burada, sizlerden bir söz istiyorum! Bu sözü; Törenize, atanıza uyarak verin! Bu sözü; İmanınıza, vicdanınıza sorarak verin! Bu sözü; Aklınızı ve kalbinizi duyarak verin! Kıvılcımdan ateş olacaksınız! Söz mü?
*Tüm tehditlere, tüm iftiralara direneceksiniz! Söz mü? Tüm mermilere göğüs gerip; Milletimize güneş olacaksınız! Söz mü? 15 Mayıs günü burada; Gülmeyen yüzleri güldürmek için, Susmuş sesleri haykırmak için…
*Çöken karanlığı dağıtmak için, 40’dan 40 bin olacaksınız! Söz mü? Türkün Türküsü olacaksınız! Söz mü? Milletin Şiiri olacaksınız! Söz mü? Bilge Kağan’ın, Kürşad’ın, Fatih’in torunları! Mustafa Kemal’in çocukları! Türkiye’nin iyi ve cesur evlatları!
*Bu millet, 15 Mayıs sabahı; 21 yıldır, kendine biçilen deli gömleğini, yırtıp atacak. Bu millet, 15 Mayıs sabahı; istibdadın çürük zincirlerini, kırıp atacak. Bu millet, 15 Mayıs sabahı; hep bir ağızdan, “Hürriyet!” diye haykıracak.