CHP’Li GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ: YURT YERİNE POLİS DEVLETİ İNŞA EDİYORLAR
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, yurt ve ev bulamadıkları için “Barınamıyoruz” eylemi yapan üniversite öğrencilerini Kadıköy Yoğurtçu Parkında ziyaret ederek, “Üniversite öğrencileri, ders çalışmak yerine ev arıyor! Bakan Kasapoğlu’na göre bütün devlet yurtları Paramount Otelmiş de biz bilmiyor muşuz! Ancak Sayıştay Raporları Kasapoğlu’nun bu iddiasını yalanlıyor. Öte taraftan Kolluk kuvvetleri, ‘Barınamıyoruz’ diyerek anayasal hakkını kullanan öğrencilerin ailelerine ulaşarak, ‘çocuklarınızı eve çağırın’ diyor. İktidar öğrencilerin yurt taleplerine karşı yine kör, sağır, dilsiz” dedi.
CHP Halkla İlişkiler, Sağlık, Kültür ve Sanattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi daha iyi bir gelecek için okumak isteyen milyonlarca öğrencinin bugün başını sokacak bir yurdu olmadığı ifade ederek, “Çünkü toplam öğrenci sayısı 8 milyonu geçen Türkiye’de, devlete ait yurtların kapasitesi 700 binin altında. Bu da yaklaşık olarak her 10 öğrenciden sadece 1’inin devlet yurduna yerleşebileceği anlamına geliyor. Yurda yerleşebilen o şanslı bir öğrenciyi ise, ulaşım, ısınma, yeme ve kalabalık ortamlarda sağlıksız yaşama gibi sıradan ‘gündelik’ sorunlar bekliyor” açıklamasında bulundu.
CHP’li Akkuş İlgezdi yaptığı yazılı açıklama ile Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu’nun açıklamalarını eleştirerek, “Bakana kalırsa ortada bir sorun yok. Yurtlar dört dörtlük ve hepsi en az Paramaount otel kadar lüks. ‘Dünyanın en kapsamlı, kapasitesi en yüksek yurtlarına sahibiz. Türkiye Cumhuriyeti olarak, adeta dünyanın en modern, en rekabetçi otel zincirleriyle rekabet eder durumdayız.’ diyen Bakan Kasapoğlu’nu ise Sayıştay raporları yalanlıyor” diye konuştu.
GÖZ GÖRE GÖRE GELEN SORUN
Akkuş İlgezdi şunları kaydetti: “Sayıştay raporlarına göre devletin inşa ettiği veya kiraladığı yurtların birçoğu eksik veya kusurlu. 2019 yılı Sayıştay Raporunda “Kiralanmak üzere Bakanlığa teklif edilen ve standartlara uygun yurt binası olarak yapılacağı taahhüt edilmiş olan proje veya yapım aşamasındaki binalardan, şartnamelerde ve talimatlarda belirtilen asgari şartları sağlamayanların da teslim alındığı ve bina sahipleri ile sözleşme imzalandığı görülmüştür.” deniliyor.
Bu yurtlardaki öğrenci odalarının metrekare cinsinden büyüklüğünün, öğrenci başına düşen kullanılabilir alan miktarının, yemekhane kapasitesinin toplam öğrenci kapasitesine oranının, ortak alanlardaki normal veya engelli lavabosu adedinin, okuma salonu, fuaye alanı, kültürel faaliyet odası, atölye odası, sportif faaliyet alanı adedinin şartnamelerde öngörülenden eksik veya farklı olduğu da tespit ediliyor.
Eğer Bakan Kasapoğlu’nun iddia ettiği gibi bütün yurtlar lüks oteller kadar konforluysa Türkiye’de otelcilik bitmiş demektir. Yok eğer yurtların kusurları kendisinden saklanıyorsa ve Bakan yurtların durumunu bilmiyorsa o makamda 1 dakika daha durmamalıdır.
BİAT KÜLTÜRÜNÜN İNŞASI
Bugün karşı karşıya olduğumuz tablo, bilinçli bir politikanın sonucudur. Gençliği anlamak yerine kendi ideolojik kodlarına göre yeni bir biat kültürü inşa etme çabasında olan iktidar, anayasamızda net biçimde tanımlanan sosyal devlet ilkesinden de süratle uzaklaşıyor.
HANGİ DEVLET?
Bunun sonucunda “Barınma temel bir haktır” diyerek günlerdir, Türkiye’nin dört bir yanında, kamuya ait parklarda anayasal haklarını kullanan öğrencilerin sorunlarını çözmeye yönelik herhangi bir somut adım atmayan iktidarın aklına gelen yegane yol ise “polisiye önlemler” oluyor. Bugün gençlerimizin yaşadığı basit bir “barınma” sorunu değildir. Aksine anayasanın askıya alındığı ve hakların budandığı bir “baskı rejimi” vardır.
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, yurtlara yerleşemedikleri için ‘Barınamıyoruz Hareketi’ni başlatan öğrencilere “İrtibatta kalalım” derken, İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk güçlerinin de “Barınamıyoruz” diyerek anayasal hakkını kullanan öğrencilerin ailelerine ulaşarak, “çocuklarınızı eve çağırın” diyerek “uyardığı” iddia ediliyor.
Bu iddia doğru ise vatandaşla polisi karşı karşıya getirmek sosyal devlet ilkesini zedeler. Yurttaşın devletine olan güvenini sarsar. Kaldı ki, görevlendirilen emniyet güçlerinin üniversite çağında çocukları olabileceği gibi, onların da aynı sorunu yaşadıkları kuvvetle muhtemeldir. Devlet vatandaşı ve kamu görevlisi ile bir bütündür. Bu bütünü ayrım yapmadan gözetmek ve hizmet etmekle yükümlüdür.
GENÇLERİMİZE SÖZÜMÜZ VAR
Ülkemiz, her geçen gün anayasa kavramının özünden uzaklaşmaktadır. “Barınamıyoruz” diyerek, anayasal haklarını talep eden üniversite öğrencilerine reva görülen tutum, iktidarın ideolojik kodlarını ortaya koyarken, gerçeklerle bağının koptuğunun da göstergesidir.
Oysa Anayasa kavramının özü, yönetici zümrenin sahip olduğu iktidar gücünün hukukla sınırlandırılmasıdır. Ancak bu şekilde siyasal iktidarların keyfi uygulamalarının önüne geçilebilir.
Bugün birey hak ve özgürlüklerini korumak ve güvence altına almak yerine iktidarını korumaya odaklanan, otorite ile özgürlük ilişkisinde tercihini otoriteden yana koyanların, özerklik anlayışı “her kurum ve kuruluşu bir kararnameyle saraya bağlamak” olanların gençlere sunabileceği bir gelecek yoktur. Türkiye bu karanlığı gençlerin ışığı ve mücadelesiyle aşacaktır.”