CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu; O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek
CHP grup toplantısında konuşan genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara israf ve haksız kazanç üzerinden yüklendi. Kılıçdaroğlu, “Devleti yönetenler devletin kaynaklarını özel çıkarları, ailelerin ya da yandaşlarının çıkarları için kullanmaz. Ahlaklı olan yöneticiler bilirler ki o para halk için kullanılır. Devleti yönetenler her kuruşun hesabını vermek zorundadırlar,” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile ilgili de sert konuşan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı kast ederek “O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek,” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. CHP Grup Toplantısı’nda usta oyuncu İlyas Salman da misafir olarak yer aldı.
TBMM’yi ziyaret eden SMA hastası çocuklardan bahseden Kılıçdaroğlu, “Her yerde her koşulda sizin yanınızdayız ve sizin haklarınızı sonuna kadar savunacağız. Çünkü çocuklarınız bu ülkenin evlatları onların iyi olmaları hepimizin ortak arzusudur” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Devletten söz ettik. Devlet aslında bir tüzel kişiliktir. Devletin organları vardır ve bunlarla yönetilir. Yönetim mekanizmasının başında ise seçimle gelen iktidar vardır. İstediği gibi değil, kurallar çerçevesinde yönetir. Hukukun üstünlüğüne, kurallara özen gösterir. O nedenle sık sık tekrar ederim devlet bilgi ile, ilimle, irfanla yönetilir. Kinle ve öfkeyle yönetilmez. Hz. Ali’nin söylediği gibi, Devletin dini adalettir,” dedi.
“Devleti yönetenler aynı zamanda eleştirilere tahammül etmek zorundadırlar” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Devleti yönetenlerin ilham alacağı en büyük kaynak eleştirilerdir. En azından eksiğini, hatasını öğrenmiş olacaktır. Eleştirdi diye insanı hapse atmak, tutuklamak çağdaş devletlerde söz konusu değildir.
Devleti yönetenler devletin kaynaklarını özel çıkarları, ailelerin ya da yandaşlarının çıkarları için kullanmaz. Ahlaklı olan yöneticiler bilirler ki o para halk için kullanılır. Devleti yönetenler her kuruşun hesabını vermek zorundadırlar. Her kuruşun hesabını vermek demek millete saygı duymak, demokrasiye inanmak demektir. Devleti yöneten siyasi iktidarın toplanan her paranın hesabını vermesi lazım.
İsraftan kaçınılması lazım. Dinimize göre de haramdır. Görkemli ve şatafatlı işlerden devleti yönetenler kaçınırlar. O nedenle en saygın devletlerde, en tepedeki kişinin 13 uçağı olmaz. 13 uçağın olması demek milletin hakkını gasp etmek demektir. Devleti yönetenler aileleri, yakınları ile birlikte topluma örnek olmalıdırlar.
CUMARTESİ ANNELERİ MESAJI
Yine söyleyeyim, devleti yönetenler kinle, öfkeyle, intikam duygusuyla yönetilmez. Cumartesi anneleri var ya da Diyarbakır anneleri. Kimisi eşini, kimisi çocuğunu arıyor. Cumartesi anneleri diyor ki, “Eşim yok, çocuğum yok. Mezarının yerini bilmiyorum bari bileyim” diyor. Siz hak arayan anneleri topluyorsunuz, yargılıyorsunuz. Hangi devlet anlayışında bu vardır? Hakkı teslim etmesi gereken devlet kişinin elinden hakkı alıyor. Zorla baskı ile mahkemeye çıkarıyorsun neden hakkını aradın diye? Hangi ahlak, hangi insanlık bunu kabul eder. Geçmişte AK Parti’ye, MHP’ye oy veren bütün kardeşlerime anlatıyorum. Böyle yönetim olmaz. Kaos getirir. Şiddet getirir.
Devleti yönetenler yargı bağımsızlığına inanmak zorundalar. Yargıya müdahale ettiğiniz an devlette çürüme başlar. Çürümenin özü, vatandaş hakka, hukuka inanmamaya başlar. “Bu mahkeme adalet dağıtmıyor” der. “Bu mahkemenin başkanı falan partilidir” der. O zaman adalet çürüyorsa, devlette çürümeye başlar. Yargı bağımsızlığına dikkat edilmesi gerekir. AK Partili kardeşlerim defalarca söylüyorum, bir siyasi partinin başkanı mahkemelere hakim tayin edemez, aksi halde çürüme başlar bunu söylüyorum.
İŞSİZLİK GÜNDEMİ
Devleti yönetenler işsizliğin bir felaket olduğunu bilmek zorundadırlar. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsiz insandan bir şey bekleyemezsiniz. Aylardır iş arayan birinin derdini kim bilir? Devleti yönetenler, işsizlik bütün kötülüklerin anası ise işsizlere iş bulmak zorundadır. Bunu yapmadığı zaman toplumsal sorunlar ortaya çıkar.
Çaykur mevsimlik işçi alacak. Bir yıl bile değil. 210 kadroya 23 bin kişi başvurmuş. AK Partiye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim. Bu tablodan memnun musunuz? Bu ülkenin evlatları hepimizin evlatlarıdır. Bir kişi işsizse hepimizin düşünmesi lazım. Neden çocuklarımız işsiz? AK Partiye geçmişte oy veren kardeşlerime sormak isterim. 19 yıl devleti yönetecek, 10 milyonun üzerinde işsiz yaratacak. Saray’da oturanlar farkında mı? Bu tablonun acaba farkında mı? Benim içim yanıyor ama onların içi yanmıyor. Temel sorunumuz da bu.
Devleti yönetenler Türkiye’nin ekonomik ve siyasal bağımsızlığına özen göstermek zorundadırlar. Devleti yöneten kadro, bağımsızlığı korumak ve devleti, yurttaşları bir avuç kişiye mecbur etmemek zorundadırlar. 83 milyon kişi Londra’daki 1 avuç kişiye hizmet eder hale getirdiniz diye niye söylüyorum ben? Yüz milyarlarca lira faiz ödeyeceğinize, iyi bir politika ile Türkiye’de o parayı yatırıma dönüştürseydiniz ne olurdu? Borç alan emir alıyor. Emir aldıkları için bu hale geliyor Türkiye. Sözüm sözdür. Sözüm sözdür, iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden biri Borçlar Genel Müdürlüğü’nü kapatmaktır. Yeter artık ya, yeter artık!
DIŞ POLİTİKA ELEŞTİRİSİ
Mısır’la kavga ediyorsun, Suriye’yle kavga ettiniz ne oldu? Türkiye’nin ne çıkarı oldu? Ne kazandı Türkiye. İdlib’de şehitlerimiz oldu hesabını sormaya bile korktular. Ak Partili kardeşlerime özellikle sesleniyorum. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı 33 şehidimiz var ve sen gidiyorsun Putin’in kapısında dakikalarca bekliyorsun ve sonra da Türkiye’ye itibar kazandırdım diyorsun. Hesap sorulacak yerde hesap vermeye gidiyorsun.
Devleti yönetenler, bütün yetkileri kendi üstlerinde toplamazlar. Bir kişiye bütün yetkiyi verdiğiniz zaman felaket hazır demektir. Bir kişi her şeyi bilir mi? Ameliyata da o kişi girecek, kaynak ustası da o kişi olacak böyle bir anlayış yok. Özellikle AK Partili kardeşlerime seslenmek istiyorum: Gelişmiş ülke tanımı nedir? Gelişmiş ülke küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülkedir. Bir kişiye bütün yetkilerin verildiği ülke, felaket ülkesidir.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ GERİ GELECEK”
Devleti yöneten kadroların kendi tarihini bilmek zorundadır. Bürokrasiye sağlıklı bir talimat veremez. Eğer Türkiye’de, TBBMM Başkanı Montrö Sözleşmesi’nin ne anlama geldiğini bilmiyorsa o koltukta oturmaz. Oturmamalıdır. Şimdi, “Efendim ben öyle söylemedim”, bırakın onları. Bir gece yarısı, bir kararla TBMM iradesine ipotek kondu mu konmadı mı? Kondu. İstanbul Sözleşmesi ne oldu? Ben feshettim diyor. Meclis Başkanı’ndan bir haber var mı? Cesaret edemiyor. Neden, koltuğunu ona borçlu. AK Parti mitvekilleri ve MHP milletvekilleri, tamamı Türkiye Cumhuriyet Devleti’nde bir kişiye hizmet ediyorlar. 83 milyona değil. Bir kişiden talimat alıyorlar. Saray’ın vekilleri ile milletin vekilleri ayrıdır, biz milletin vekilleriyiz.
O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek, hiç kimse endişe etmesin.
ÇİFTÇİLERE SÖZ
Emekli ikramiyesi Ramazan ve Kurban Bayramı’nda 1500 lira yap. Bu toplumun huzuru, barışı için veriyorum diyeceksin. Verir mi? Vermesini isterim. Vermezse biz vereceğiz arkadaşlar.
Çiftçilerin durumu da sıkıntılı. Kamu özel bankalarına çiftçilerin borcu 134 milyar lira. Tarım kredi kooperatiflerinden alınan borç da 8 milyar 260 milyon lira. Toplam 142 milyar lira çiftçilerin borcu var. Ayrıca mazot, ilaç, gübre , bayilere borç bunlar hariç. Kanun geldi buraya çiftçilerle ilgili yeniden yapılandırma yapalım dedik. Hayır dediler ve yapmadılar. Ama bankalar birliği şöyle bir açıklama yaptı 173 firmanın 35 milyar liralık borcu yeninden yapılandırıldı. Yüz binlerce çiftçinin borcu yapılandırmıyor, 153 firmanın borcu yeniden yapılandırıldı. Niçin? Bunlar iktidara yakın. Seçim zamanında para veriyorlar. Biliyorsunuz Katarlı bir firma sözleşmeye bile uymadı. Firma TC devletine rest çekti. 90 milyon dolar bir seferde indirdi! Bütün çiftçilere sözüm var pandemi döneminde tarım krediden veya bankalardan aldığınız kredilerin faizlerini sıfırlayacağız ve ana parayı da makul takside bağlayacağız. Sözümdür.
Bir Borsa İstanbul var, bir de yönetimi var. Maaşlarına zam yaptılar. Yüzde 33. Haydi zam yaptılar, kaç lira alıyorlar? 24 bin lira alıyorlar. Asgari ücretli 2825 alıyor. Ama bir şey var, asgari ücretli 752 lira vergi öderken BIST yönetim kurulu üyeleri 5 kuruş para ödemiyorlar.
LEBALEB KONGRE ELEŞTİRİSİ
Bahçeli, açıklama yapıyor, “Kılıçdaroğlu her muhtarlığa bir özel kalem müdürü atanırsa işsizliğin sona ereceğini cahilce müjdelemiş”… Erdoğan da, “Bay Kemal kalkmış muhtarlara özel kalem müdürü atayacağız diyor, eğer gelirsen atarsın…” Geleceğim ve atayacağım. Devleti yönetenlerin en azından kendi ülkelerinin tarihini bilmelidir. Kiziroğlu’nun ne olduğunu bilirler mi acaba? Muhtar yardımcısı. E ben yardımcı vereceğim. Muhtarı aşağılıyor. Bütün muhtar kardeşlerime sesleniyorum, sizin haklarınızı savunacağım. Onlar duymadı bi daha söyleyeyim, hem yardımcı vereceğim hem de size özel bütçe vereceğim.
Her kesimin sorunu var. Devleti yönetenler topluma örnek olmak zorundadır. Tutarlılık olması lazım. Efendim pandemi var sosyal mesafeyi koruyalım, sokağa… En tepedeki adam koro halinde söylüyorlar. Peki Türkiye niye kıpkırmızı oldu? Lebaleb kongreleri doldurdu, bir de onunla övündü. Bunlar devleti yönetiyor. Şimdi yeniden kapanma başladı. Fatura kime? Esnafa. Saray’dakilere fatura mı çıkar. Esnaf kardeşim sana sesleniyorum, beni ve ailemi biliyorsun Saray’dakileri de biliyorsun. Bütün bu tabloyu vicdanına bırakıyorum.
50 bin Avroluk çantayla gezemezsiniz. Bu kadar açlık, yoksulluk, fakirlik, fukaralık varken 50 bin Avroluk çantayla kimse gezemez!
KÜRŞAT AYVATOĞLU YORUMU: ALLAH ŞİFA VERSİN
Bir tarafta zevki sefa olan AK Partili gençler var. Altlarında lüks arabalar, vurgun deseniz gırla gidiyor E ben de yapayım diyor. Ben de malı götürürsen ben de yükselirim diyor. Buradan kokain şeker falan bunlardan söz etmek istemiyorum. Allah şifalar versin inşallah sağlığına kavuşur. Tepeden tırnağa vurgun tablosudur. Bir büro personeli, kimse görmüyor mu bunu ‘nasıl böyle yaşıyor’ diye. Görmüyor, hepsi aynı durumda. Bir rüşvetçiyi büyükelçi yaptığınız anda itibarı sıfırlıyorsunuz. Onu da büyükelçi yaparlar.”