Mahkeme, “Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam” dedi
1144 gündür tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala, bugün 15 Temmuz Darbe Girişimi üzerinden suçlandığı dava nedeniyle hâkim karşısına çıktı. Duruşmaya SEGBİS’le bağlanarak savunma yapan Kavala, “Gerçeklikten bu kadar kopuk, tuhaf suçlamalar gerekçe gösterilerek tüm yargı kararlarına rağmen tutuklu kalmam artık bir tür manevi işkence haline gelmiştir. Umarım bu iddianame, türünün son örneği olur” dedi. Kavala’nın savunması ve avukatların beyanlarının ardından mütalaasını açıklayan savcı, Kavala’nın tutukluluğunun devamını istedi. Mahkeme Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
AKP döneminde devletin kritik noktalarında kontrol sağlayan Fetullahçı yapı tarafından organize edilen 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan iş insanı Osman Kavala, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” iddiasıyla bugün hâkim karşısına çıktı.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde firari sanık Eski CIA Danışmanı Henri Barkey ile birlikte yargılanacak olan Osman Kavala’nın “Cebir veya şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Devletin güvenliğini ve iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek” iddialarıyla ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 20’şer yıl hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor.
1144 gündür, başta beraat ettiği Gezi eylemleri olmak üzere çeşitli iddialar ve farklı davalar nedeniyle cezaevinde tutulan Osman Kavala, bugün görülen duruşmada savunma yapıyor.
“SUÇMALARIN HİÇBİRİ OLGUSAL TEMELE DAYANMIYOR”
Osman Kavala’nın yargılandığı davanın duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde görülüyor. Kavala, davaya tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlandı.
Hakimin suçlamaları okumasının ardından Osman Kavala savunmasına başladı. Savunmasında Gezi davasını hatırlatan Osman Kavala, “İddianamedeki suçlamaların hiçbiri olgusal temele dayanmamakta. Suçlamalar dünya görüşüme ve etik değerlerime, sorumlu olduğum STK’nın amaçlarına taban tabana zıttır” dedi.
Kavala’nın savunması şöyle:
GEZİ DAVASINDAKİ BERAATİ HATIRLATTI
“Gezi iddianamesi, Gezi’nin Soros tarafından planlandığı finanse edildiği, talimatlarım altında çalışan gizli bir yapıyla Gezi olaylarını kurguladığım şekilde fantastik bir kurgu içermekteydi. Gezi’yi önceden bildiğime, hükümeti devirme amacı güttüğüme dair hiçbir delil, bulgu, işaret olmadan bu suçlamalar yapılabilmişti. Herhangi maddi kaynak olmamasına rağmen Gezi olaylarını finanse ettiğimde ısrar edilmişti. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi benim ve tüm sanıkların beraatine karar vermişti. İddia makamı, casusluk suçlamasını Gezi İddianamesi’ne dayandırarak gerekçelendirmeye çalışıyor.”
“BARKEY’LE SÜREKLİ İRTİBATIMIZ OLMADI”
“Ergenekon ve Balyoz davalarında hukuksuzlukları eleştirdiğim yazılarım mahkemenize sunulmuştu. Hayatım boyunca askeri darbelere karşı çıktım. Benim yurt dışı seyahatlerimde nerede kiminle görüşmüş olduğum bellidir. Tüm seyahatlerim şeffaftır. Benim bağlantıda olduğum STK’lar da bellidir. Henry Barkey ile aralarında hükümet temsilcilerinin de bulunduğu bir toplantıda tanıştım. Sürekli bir irtibatımız olmadı. Barkey ile bir lokantada tesadüfen karşılaşmak dışında görüşmem, hatta telefon kaydım bile olmadı. Baz istasyonu kaydının görüşme yaptığımızın kaydı olarak görülmesi doğru değil. Benim ve Barkey’in telefonlarının birkaç defa yakın baz istasyonlarından sinyal verdiği tespit edilse de iki sinyal haricinde benim telefonum Harbiye’deki baz istasyonundan sinyal vermiştir. Otellerin bulunduğu, çalışma ofisime en yakın baz istasyonu budur.
“BELGESEL FİLMLERİN BENİMLE İLGİSİ YOK”
Belgesel filmlerin benimle ve Anadolu Kültür ile hiçbir alakası yoktur. Yer İsimleri Projesi’nde farklı araştırmacı ve STK’lar çalışmalar yapmışlardır. Eski yer isimlerinin araştırılması devlet aleyhine faaliyet değildir. İddia makamı Soğuk Savaş dönemi istihbarat faaliyetleri ile demokrasiye katkı sağlayan sivil toplumu karıştırmaktadır. Başka ülkelerde rejime muhalif faaliyetler yapanlar sık sık casusluk suçlamasıyla karşılaşmışlardır. Buna rağmen ülkemizde sivil toplum faaliyetleri yürütenlerin casusluk ithamıyla karşılaşması vaki değildir. Anadolu kültür tüm faaliyetlerinde düşmanlığa yol açabilecek önyargıların aşılmasını hedefler. Mahkemeye takdim ettiğimiz belgede de görebileceğiniz gibi sergi film fotoğraf çalışmaları gibi faaliyetlerle meşgul. Anadolu Kültür olarak sanat ve kültür etkinlikleriyle katkıda bulunmaya çalıştığımız amaç budur.”
DERNEĞİN FAALİYETLERİNİ ANLATTI
Osman Kavala Anadolu Kültür Derneği’nin gerçekleştirdiği projelerden örnekler vererek savunmasını şöyle sürdürdü:
“Ani Antik Şehri’nde ortak restorasyon çalışması yapıldı. Gomidas anısına konser düzenlendi. Etkinlik 2010 Kültür Başkenti’ne dahil edildi. Destek aldık.
Açık Toplum Vakfı yasalara uygun şekilde faaliyet göstermiştir, vakfın yasalara aykırı bir faaliyette bulunduğuna dair hiçbir bulgu yok. Vakfın fon vermesi konusunda özel bir yetkim olmadı. Gerçeklikten bu kadar kopuk, tuhaf suçlamalar gerekçe gösterilerek tüm yargı kararlarına rağmen tutuklu kalmam artık bir tür manevi işkence haline gelmiştir. Umarım bu iddianame, türünün son örneği olur.”
Kavala, hakimin Emniyet’te verdiği ifadeyi teyit edip etmeyeceği yönündeki sorusuna ise “Ben bugüne kadar herhangi suçlamadan dolayı savcı tarafından sorgulanmadığımı da beyan etmek istiyorum” yanıtını verdi.
Kimlik tespitinin ardından tanık Bayram Sinkaya’nın beyanına geçildi.
“SİYASİ BİR MANZUME OLARAK KALEME ALINMIŞ”
Kavala’nın savunmasının ardından duruşma, avukatların beyanları ile devam etti. Kavala’nın avukatı Deniz Aytöre, iddianamenin tek cümlesinde bile Gezi Parkı davasında sanıklara verilen beraat kararının yazılmadığını belirtti. Aytöre, iddianamenin siyasi bir manzume olarak kaleme alındığını belirterek şunları kaydetti:
“Hiçbir tanık beyanında Osman Kavala ile ilgili bilgisi veya görgüsü olduğunu söylemiyor. Sadece bir tanık uzaktan tanıdığını söyledi. Kavala ile ilgili doğrudan bir bilgi ve görgü yok. İddianame, sanık hakkında beraat kararı verilen başka dosyaların delillerine dayanmış. Dosyadaki tek somut şey Kavala ve Berkey’in baz istasyonlarının çakışması ki bununla ilgili birazdan konuşacağız. Bizim açımızdan iddianame hiçbir hukuki değer taşımıyor. Bu iddianame tam da buz gibi bir şekilde hukuka aykırı. Bu iddianamede bırakın şüpheyi niyet okuma var. İddianame siyasi bir manzume olarak kaleme alınmış. İddianamenin bir tek cümlesinde bile Gezi Parkı davasında tüm sanıkların beraat ettiği bilgisi yer almamaktadır. En büyük hukuka aykırılık, hukuka aykırı elde edilmiş olduğu bir ağır ceza mahkemesi tarafından saptanmış delillerin bu dosyaya da konmasıdır. Bu iddianame delilsizdir, apar topar yazılmış, Gezi davasının rövanşı niteliğindedir. Osman Kavala basılmamış bir kitaba yardım yapacağına, konser yapacağına Seferberlik Tetkik Kurulu’na girseydi bugün beraat etmişti.
“NAİF CÜMLELER KURMAYA ÇALIŞIYORUM”
Mesleki saygımız nedeniyle naif cümleler kurmaya çalışıyorum. Soruyorum: Kavala ile Barkey’in bir araya geldiğini gösteren bir tane delil var mı? Görüşme tertip ettikleri yazıyor. Ama görüşme gerçekleştirdiğini doğrulayan bir tane tanık beyanı yok dosyada. Bu iddianame ile ilgili suç duyurusunda bulunacağımızı peşinen söyleyeyim. Henry Barkey ile Kavala’nın ortak baz tablosunu çıkarttık. İnceleyince başka şeyler çıktı ortaya. Baz ID’leri hangi baz istasyonundan sinyal aldığını gösteriyor ama aynı baz istasyonundan sinyal verildiğine dair belge yok. Farklı baz istasyonları dan bağlandıkları tespit edilmiş.”
“KAVALA NEDEN SUÇLANIYOR, HÂLÂ BİLMİYORUZ”
Avukat Aytöre’den sonra, Av. Köksal Bayraktar da beyanda bulundu. Kavala’nın Ceza Kanunu’nun en önemli iki maddesiyle suçlandığını ancak neden suçlandığının hâlâ bilinmediğini dile getirdi. Bayraktar şöyle konuştu:
“Tanıkların beyanlarına katılıyorum. Çünkü tanıklar 15 Temmuz gecesi yapılan toplantıya Kavala’nın katılmadığını açıkça söylemişlerdir. Ben tutukluluk halinin devamının neden hukuka aykırı olduğunu Türk hukuku ve AİHM kararları yönünden ortaya koymak istiyorum. Osman Kavala TCK’nin en önemli iki maddesiyle suçlanıyor ama neden suçlandığını hâlâ bilemiyoruz. Müvekkilim önceki suçlamalardan beraat etmesine rağmen cezaevinden beş yüz metre ötede tutulmuş ve ayrı bir yargılama gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti AİHM’e cevap verirken şunu demiştir: Kavala’nın 38 aylık tutuklama süresi yoktur. İki ayrı dava olduğu için hak ihlali söz konusu değildir. AİHM cevabında “Tutukluluğun aslında mahkeme tarafından tespit edilen bir bütün olduğunu” söylemiştir. AİHM son gönderdiği kararda şunu söylüyor: “Sözleşme teorik veya hayali halleri değil, infaz süreci dahil olmak üzere pratik ve etkin hakları amaçlamalıdır.” Vundan tam bir yıl önce AİHM, Kavala’nın durumunu görüştükten sonra, “Bu hak ihlalidir” ve “Derhal salıverilmelidir” demiştir. Türkiye üç ayın sonunu bekleyerek karara itiraz etmiştir.”
Av. Murat Deha Boduroğlu ise beyanında, “64 sayfalık iddianamenin nerdeyse yarısı Gezi İddianamesi’nin kopyası. Kavala’ya uygulanan bir yargı tacizidir hatta bir işkencedir” dedi
SAVCI, TUTUKLULUĞUN DEVAMINI İSTEDİ, MAHKEME UYDU
Osman Kavala’nın yargılandığı davanın duruşması, savcının ara karar öncesinde mütalaasını açıklaması için 15 dakika ara verildi.
Aranın ardından mütalaasını açıklayan ve Kavala’nın tutukluğunun devamını talep eden savcı, H. Barkey hakkındaki yakalama emrinin devamını ve Leyla Alaton’un önümüzdeki celse tanık olarak dinlenmesini istedi.
Mahkeme, Osman Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 5 Şubat 2021, saat 13:30’a erteledi.