NEDİR BU SOL PARTİLERDEKİ ‘DESTEK OLUN’ AĞLAMALARI?
(Kabahatler Kanunu)
Madde 33 – (1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idari para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Televizyonda Vatan Partisi’nin (Eski adı İşçi Partisi) yayın organı Ulusal Kanal ve CHP’nin yayın organı olduğu düşünülen Halk TV kanallarını izliyorum. İzlediğim her defasında da halktan yardım isteyen yayınları ile karşılaşıyorum. Bunları izlerken de tacize uğradığımı düşünüyorum.
Bu gece yine aynı spotlarla karşılaştım. Vatan Partisi bir yardım Tırı yapmış yardım toplamış doğuya dağıtmış. Ulusal kanalı açıyorsunuz illa da yardım gönüllüsü olun diye bağırıyor. Görev vakfı adıyla bir vakıf kurmuşlar illa da aidat ve yardım. Yıllar önce televizyon kanalını kurduklarında uğramıştım. ‘Elbise ver, genel başkan dahil hepimiz giyiyoruz.’ ‘Sen de para çok bize para yardımı yap, uydu kiralarını ödeyeceğiz.’
Halk TV’yi açıyorsun, ‘bu kitapları satın alın okuyun yanında şunlar hediye’, ‘Şu bayrakları, takvimleri satın alın bize yardım edin.’ İşe yararlığı tartışılır abuk sabuk şeyler ve hiç okumak istemeyeceğim kitaplar.
Bir yıldır İşçi Partisinden kopma yeni bir sol oluşumla cebelleşip duruyorum. Gezi hareketi sırasında İstiklal Caddesinde açtıkları standa uğramış ve bir şeyler satın almıştım. Bunu yaparken kim olduklarına hiç bakmadım. Kızıma direniş ruhunu örneklemek için önyargısız bir şekilde tesadüfen seçmiştim standı. Adresimi de vermiş oldum. Vermez olaydım. Ta o günden bu yana bilmem kaç defa izinsiz bir şekilde evime gelip illa da para diye tutturdular. Bir kaç ilgimi çekmeyecek dergi kitap bırakıp gittiler. Her defasında ‘gelmeyin artık kardeşim’ dememe rağmen ziyaretlerini bilinmez bir yüzsüzlükle sürdürürler.
PERİNÇEK’İN SULTANLIĞI
Ben Perinçek için ilk yardım/bağışları 1998 yıllarında Aydınlık Gazetesi için toplamıştım. 1980 yılına gelene kadar bayağı yol kat edilmişti. O günün koşullarında Halkın sesi olacak bir yayın organı ortalığı inletiyordu. Parti bayağı ses getirmeye başlamıştı.
1980 sonrasında Perinçek hareketi kayıplar vermesine karşılık uzunca bir süre iyi gitti. Sonrasında parti içi muhalefete kesin bir şekilde izin verilmedi. Parti, yayın organları ve diğer iştirakleriyle bir Perinçek Sultanlığı halini aldı. Perinçek’in siyasetleri, görüşleri asla tartışılamaz oldu. Her defasında seçime katıldılar ve her defasında hezimete uğradılar. Parti kuruluşundan bu yana oyunu artırabilmek bir yana durmadan oy kaybetti.
Yayınlarında ve yayın içeriklerinde doğru şeyler olup olması bir yana ben sonuca bakıyorum. 30 yılı aşkın bir sürede oyunu, taraftarını artıramıyorsan başarısızsın. Bu kadar basit. Televizyonunda haber/yorumlar dışında yeni ve izlenir bir şeyin yoksa başarısızsın.
Yıllar önce Ulusal Kanal Televizyonun CNN gibi sadece bir haber kanalı olması gerektiğini önerdiğimde, bana coca cola içmenin burjuva işi olduğunu ve bu yüzden orada içemeyeceğimi söylemişlerdi. Ne alaka değil mi?
Daha bir çok nedenden ötürü tüm bu yapı Perinçek Ailesinin Sultanlığı olmuştur. Babadan oğula geçeceğinden de hiç kimsenin şüphesi olmasın. Her ne kadar oğul Mehmet babasıyla pek anlaşamazsa da bu böyle olacaktır. Ben de bu sultanlığı beslemek istemiyorum. Benden yayın organları aracılığıyla durmadan para talep etmelerine de dayanamıyorum. Bir adam, bir grup neyi hedefleyip ona soyunuyorsa önce kendi kaynaklarına başvuracak. Hele ki halkı savunan politik çözümlere adaysa ekmek almayı düşünen halkın parasına göz koymayacak. Emeklilerin ikramiyelerini bağış alarak kendi geçimlerini sağlamayacak.
CHP NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
CHP yayın organı olan HALK TV ne yapıyor bu arada? Ne yapacak, aynısını. Onlarda bu kadar çapraşık yayın organları yok. Gezi olayları sırasında bayağı sükse yaptı. Kurucusu mu, Deniz Baykal! Neden peki düşündünüz mü? Baykal bu kanalı 2005 yılında CHP’ye rağmen kurmuş ve ayakta tutmuştur.
Deniz Baykal bir ulusalcıdır. Ancak düşündüğünüz anlamda bir ulusalcı değildir. Benim şahsi görüşüm özellikle 2000’li yıllarda izlediği politikalar yüzünden siyasi yapısının şaibeli olduğudur. RTE iktidarına neden olanlardan biri Baykal diğeri de Uğur Dündar’dır. Hatırlayın yıl ‘2002’ yer ‘Star TV’ program ‘Seçim Arenası’. İzlediğimde dehşet içinde kaldığım program.
Bu programda Dündar ve Baykal RTE’ a siyasetin kapılarını açmış ve bu günlere gelmesine neden olmuştur.
Daha sonra da RTE’ nin asıl yüzü ortaya çıkınca Baykal Cumhuriyet yürüyüşleri organize edecek ve orduyu göreve çağıracaktır. Cumhuriyet mitingleri sırasında Baykal, Özkan, Yazıcıoğlu, Tolon ve benzerleri arasındaki ilişkiler yumağını çözemem. Kimse de çözemez herhalde.
Benim bu ilişkilerde dikkatimi çeken Halk TV nin kuruluş amacı ve sonraki durumudur. Şu anda bütün bu ilişkiler ve strateji yumağından uzaklaşmış, görevini, misyonunu tamamlamış bir TV kanalı vardır. Bu kanal CHP misyonunda yer alacak ve siyasi olarak halka önderlik yapacaksa lafım yok. Yapsınlar. Ancak bunu halktan para desteği isteyerek değil gerekirse CHP’li milletvekillerinden alarak yapsınlar. Milletvekili olmak için ciddi paralar harcayarak meclise girmeyi başaran vekillerden daha fazla katkı ve öncü olmalarını beklerim.
YA KENDİNE GÜVEN YA DA DİLENME
Sonuç olarak siyasi amaçlı yola çıkmış her hareket önce fikirlerine güvenmek zorundadır. Kendine güvenmek zorundadır. Yoksul insanlardan yardım isteyerek yine onlar için demokrasi ve aş getirecekleri vaadi inandırıcı değildir.
Halk kendi yararına olacağı politikaları destekler. Gerekirse bu yolda ölür. Ancak hali hazırda her bireyin bakmak zorunda olduğu bir ailesi vardır ve gerçeklik budur. Sabah eve ekmek getiremezse, çocuğunun okul masraflarını karşılayamaz ise hayat devam etmez. Kimse ve hiç bir organizasyon da, halkın bu olmayan kıt kanaat gelirinden pay isteyerek onun için politika üretme talebi olamaz. Ayıptır, günahtır.
Tarihin hiç bir anında siyaset, sanat, bilim başka insanlardan dilenmeyle değil aksine kendi içinde çoğu zaman acılarla yoğrularak gelişmiş ve başarıya ulaşmıştır.
Lütfen bu şark usulü dilencilikten vaz geçin. Ortaya gücünüzle çıkın. Gücünüzün peşinden kitleler geliyorsa zaten kazandınız demektir.
Behman Menteşoğlu