ATATÜRK HARİÇ HER ŞEY KARIŞTI DEĞİL Mİ?
Ülkenin aydın tarafındaki nabzını Facebook’tan izliyorum. Atatürkçülük hariç her şey karışmış, bütün kavramların tanımları değişmiş, algılar kilitlenmiş. Emperyalizmin siber savaşı başarıya ulaşmış.
Trafikte, büyük olasılıkla aynı görüşü paylaştığımız sürücü ile ölesiye düşman olmuşuz. Karşı taraftaki sürücünün kimliği önemli değil zaten, önemli olan karşı tarafta olması. Ne yol ne de onun geçmesine izin veririm. Yolda yürürken bir anlık dikkatsizlikle bana çarpan karşı tarafta olduğu için kötü biridir.
Karşı taraf kötüdür. Kötü olması için benim alanımın dışında, karşımda olması yeterlidir. O halde kötü olan düşmanımdır ve yok edilmelidir. Bu benim kazandığım ve bana ait bir haktır.
Sosyal medyada görüşlerimin dışında yani karşısında olan her şeyi düşman görüp bana yakın olan görüş ve bildirileri ‘like’ lamaya devam ediyorum. Tam da amacına uygun olarak.
En basit öğretidir karşı taraf. Sol omuzunuzdaki melekle sağ omuzunuzdaki melek düşmandır. Solcular ile sağcılar düşmandır. Muhalefet ile iktidar düşmandır.
Bununla beraber evren zıtların mücadelesi ile birlikte aynı zamanda zıtların birliği yasasına göre sarmal bir şekilde ilerler. Evrim ve gelişimin temel yasasıdır bu. Bütünün bir parçasını doğru olarak sunduğunuz zaman bu kafaları karıştırmaktan öte bir anlam taşımaz. İşin felsefesinden kopalım. ‘’Siber savaş’’ kavramına bir göz atalım.
Siber Savaş kavramı ilk olarak 1990 yılındaki körfez savaşı sonrasında NATO içinde ele alındı. Belki de daha uygun bir deyişle CIA ve daha da doğrusu ABD içinde ele alındı. 600 civarında ABD askeri öldü. Milyarlarca dolar harcandı. Evet ABD , bu harcanan dolarları petrol vs. yollarla geri aldı. Ancak bu savaşta görüldü ki insan kaybı ve maddi kayıplar planlananın üstünde oluyor ve bu da ABD içinde ciddi sorunlara yol açıyor.
Bunun üzerine CIA, ağırlıklı olarak NATO içinde bir çalışma başlattı. İşte bu çalışma sonucunda sıcak savaş öncesi sanal savaş yöntemi olan ‘’Siber Savaş’’ ortaya çıktı. Bunun temeli sıcak savaşa girmeden önce savaş bölgesi seçilen toplumlarda sıcak savaş öncesi hazırlıkların yapılması. Nedir bunlar; Kavaram karmaşası yaratarak kafaları bulandırmak, en küçük alt toplulukları bir diğerine düşman kılmak, yasal otoritelerin gücünü kırmak vs. vs.
Bütün bunları nasıl yapacaksınız? Tabii ki çoğunluğa hitap eden unsurlarla. Yani basın, siyaset, sosyal medya ve iletişimin tüm erişim noktaları ile. Dikkat edin Facebook, Instagram, Twitter vb sosyal medya organları ne zaman gelişti ve güçlendi? 2000 yılı itibariyle. Yani körfez savaşından hemen sonra. Siber savaşın temel teorileri kimler tarafından yazıldı? Samuel Huntington tarafından geliştirerek yeniden yazıldı ve NATO kolejlerinde ders olarak okutuldu. Hem de binlerce gazeteci, siyasetçi, devlet adamı, işveren ve ne yazık ki askerlere.
Şimdi aradan geçen 16 yıla baktığınızda bu sürenin öyle çok da fazla olmadığını görürsünüz. Ancak bizlerin yaşamında uzun bir süredir ve kafamızın karıştırılması için yeter de artar. Geldiğimiz noktada yüzlerce toplum mühendisi uzmanı CIA elemanları Türkiye’de konuşlanarak çalıştı ve nerdeyse ciltlerce kitap olacak çalışmalar yaptı. Sonuç, her kes herkese düşman bir durumda.
Sokağa çıkan her kes bir diğerini boğazlamaya hazır. Kin ve nefret had safhasını bile aşmış. Güven kalmamış. Düşmanlık bilenmiş. Kavramlar parçalara ayrılmış. Toplum yüzlerce parçaya bölünmüş.
NE OLACAK?
CB gezi yarasını kaşıyor. Geziciler ilk kıvılcımı için ayakta bekliyor. Ekonomi batmış. Muhalefet darmadağın.
CB önümüzdeki günlerde bu karmaşanın kendini vuracağını çok iyi biliyor. Uluslararası hukukun yakasına yapışacağını görebiliyor. Bu yüzden gelecek onun açısından hiç umut verici değil. Gelecek dediğimizde yaz bitmeden kadar kısa bir zaman. İşte bu yüzden ben olsam ne yapardım sorusuna yanıtım şu olurdu. Geziyi kaşıyayım, karşıtlar ve yandaşlar birbirine girsin ve kaos ortamında elimdeki silahlı güçlerle iktidarımı sabitleyeyim.
Yeter ki muhalefet partilerinin yada askeri herhangi bir alayın hatta bir bölüğün önderliğe soyunması olmasın. Yoksa ben gezicileri dize getirmesini iyi bilirim.
Behman Menteşoğlu