Liselilerİstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaptı: ”Hedef yalnızca öğretmenleri susturmak değil, biz öğrencileri de sessizleştirmek”
Lise öğrencileri, proje okulu uygulamasına karşı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaptı. Kadıköy Lisesi öğrencisi Ece Su, “Binlerce öğretmen hiçbir gerekçe gösterilmeden görevlerinden alındı. Yerlerine kimlerin atandığını da biliyoruz. Yandaş sendikaların içinden seçilen, öğrencilerle göz göze gelmekten çekinen, gerici yapılarla yakın ilişkiler kurmuş kadrolar… Hedef yalnızca öğretmenleri susturmak değil, biz öğrencileri de sessizleştirmek” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın proje okulu uygulamasına karşı öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin tepkisi sürüyor. Çok sayıda lise öğrencisi de bugün Beşiktaş’ta ve Sultanahmet’teki İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bugün eylem yaptı. Öğrenciler, Çemberlitaş’tan yürüyüş yaparak Sultanahmet’e ulaştı.
Sultanahmet’teki eylemde “Liseler biat etmez” yazılı pankart açılarak “Liseler bizimdir, bizim kalacak”, “Öğrenciler burada, Yusuf Tekin nerede” ve “Yaşasın öğrenci dayanışması” sloganları atıldı.
Eylemde öğrenciler sırayla konuşma yaptı. Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi öğrencisi, öğretmenlerinin mağduriyetine tepki göstermek için toplandıklarını belirterek “Okulumuzda yıllarca çalışmış, emek vermiş, akademik ve kültürel açıdan okulumuza hizmet etmiş öğretmenlerimize böyle bir haksızlığın yapılmasına öğrenciler olarak tepkiliyiz. Aynı zamanda gelecek öğretmenlerle ilgili şeffaflık ilkesine uyulmamış, velilere ve öğrencilere bununla ilgili bir açıklama yapılmamıştır. Bu şahıslarla özel görüşmeler yapılmıştır. Bu noktada öğretmenlerimizin mağduriyeti, sürecin şeffafsızlığı ve belirsizliği öğrenciler olarak bizleri endişelendiriyor” dedi.
“Eylem yapmamıza izin verilmedi”
Özel İtalyan Lisesi öğrencisi Zeynep, direnişlerine karşın talep ettikleri sonuçlara varılamadığını vurgulayarak “Çok değerli öğretmenlerimiz hâlâ bu haksızlığa karşı mücadele ediyor. Bugün burada onların mücadelesine ses olmaya geldik. Biz İtalyan Liseli öğrenciler olarak otoritelerin tüm baskılarına rağmen okullarında eylemlerine devam eden öğretmenlerin arkasında duran ve burada bugün hakkını savunan arkadaşlarımızın yanındayız. Bugün bizim eylem yapmamıza izin verilmedi. Gerek tehditlerle gerek farklı engellemelerle sesimiz bastırılmaya çalışıldı. Her şeye rağmen pes etmiyoruz. Birlikte oldukça daha güçlüyüz. Unutmayın ki biz liseler olarak susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
“AKP’nin dizayn girişimine karşı sesimizi duyuruyoruz”
Özel Avusturya Lisesi öğrencisi Mert, şunları söyledi:
“Bugün AKP’nin yıllardır okullarımızı dizayn etme girişime karşı liseliler olarak toplandık ve sesimizi duyuruyoruz. ÇEDES programıyla, proje okullarla okullarımıza girmeye çalışanlar, bizi kendi istedikleri dindar ve kindar nesil yapmaya çalıştılar ama başaramadılar. Biz, bize dayatılanı değil, bize dayattıkları geleceksizliği, hayalsizliği değil; geleceği kurmayı, tarihi yazmayı sahiplenen liseliler olarak burada toplandık ve bu mücadelenin daha başlangıcı, devam edeceğiz. Son raddede ilerici, sendikalı, demokrat hocalarımızı okullardan göndererek kendi yandaş hocalarımızı okullarımıza sokmaya, eğitim hakkımızı gasp etmeye el uzatan Yusuf Tekin’e sesleniyorum. Yapamayacaksın. Liseliler olarak buradayız. Burada İl Milli Eğitim var. Tam karşısındayız.”
“Okulumuza sivil polis gönderildi”
Nişantaşı Anadolu Lisesi öğrencisi Kayra, bugün okul bahçesinde barışçıl bir oturma eylemimizi gerçekleştirdiklerini söyleyerek “Buna rağmen okulumuza sivil polis gönderildi. Biz Nişantaşı Anadolu Lisesi öğrencileri olarak yıllardır iktidar zihniyetinin eğitimimize zulüm etmesine isyan ediyoruz. Hakkımızı alana kadar bu direnişe devam edeceğiz. Öğretmenlerimizin hak ettiği muameleyi görmesini istiyoruz. Hak, hukuk, adalet istiyoruz” diye konuştu.
“Bu yapının ardındaki isim Yusuf Tekin”
Öğrenciler adına hazırlanan ortak açıklamayı ise Kadıköy Lisesi’nden Ece Su isimli öğrenci okudu. Açıklamada özetle şu ifadeler yer aldı:
“Bugün proje okulu denilince akla gelen; demokrat öğretmenlerin sürgün edildiği, öğrencilere politikleşmesini engellemek için elinden geleni yapan, baskının normalleştirdiği yapılar oluyor. Peki, bu yapının ardındaki isim kim? Elbette Yusuf Tekin. Bu uygulamanın hem kurucusu hem uygulayıcısı hem de bugünkü tasfiye politikalarının yürütücüsü. 2014’te MEB Müsteşarı iken bu yapının temelini atan Yusuf Tekin, bizzat ‘Proje okulu fikrinin bana ait olduğunu söylemekte beis görmem’ diyerek sorumluluğu üstlenmiştir. Bugün proje okullarında hiçbir öğretmen ataması bakanlık onayı olmadan yapılamıyor. Bu bakanlık, Yusuf Tekin’in emrinde hareket ediyor. Binlerce öğretmen hiçbir gerekçe gösterilmeden görevlerinden alındı. Yerlerine kimlerin atandığını da biliyoruz. Yandaş sendikaların içinden seçilen, öğrencilerle göz göze gelmekten çekinen, gerici yapılarla yakın ilişkiler kurmuş kadrolar… Hedef yalnızca öğretmenleri susturmak değil, biz öğrencileri de sessizleştirmek. Çünkü biliyorlar, gerçek öğretmen varsa soru soran öğrenci olur. Gerçek öğretmen varsa direnen öğrenci olur ve tam da bu yüzden saldırıyorlar. Biraz da AKP’nin liselerde siyaseti engelleme iddiasının ardındaki gerçek niyetini, bir sonraki hamlelerini ve eğer karşı hamlede bulunmazsak bizleri bekleyen tehlikelere bakalım. Bugün eğitimde yaşanan dönüşüm yalnızca müfredatla sınırlı değil. Tüm sistem laiklik karşıtı, anti bilimci bir temele oturtulmak isteniyor. 2024-2025 eğitim öğretim yılıyla birlikte uygulamaya sokulan yeni müfredat, milli ve manevi değerler adı altında eleştirel düşünceyi bastırmayı hedefliyor. Dini içerikli derslerin saatleri artırılıyor. Bilimsel yaklaşımı temel alan konular sistematik biçimde müfredattan çıkarılıyor.”
“Cumhuriyeti yıkmanın en kestirme yolu eğitim devrimini yok etmektir”
Çok sayıda öğrencinin konuşmasının ardından Birleşik Kamu-İş İstanbul İl Başkanı ve Eğitim-İş İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Alkoç Turan Başgönül de eğitimciler adına konuşma yaptı. Bu sürecin sorumlusunun Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin olduğuna vurgu yapan Başgönül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Proje okulu adı altında yürütülen bu uygulama, bir okul geliştirme projesi değil; siyasi iktidarın kendi memurunu, kendi neslini ve kendi toplumunu yaratma projesidir. Tüm Türkiye’deki köklü okulların emekle, alın teriyle, yılların birikimiyle yetiştirdiği öğretmenler, bir bir tasviye edilmektedir. Bu sadece bir personel değişimi değil; bir hafızanın, bir kültürün, birikimin ve cumhuriyetin eğitim anlayışının sistemli bir biçimde tasfiyesidir. Bugün sistemli bir şekilde görevden uzaklaştırılan o öğretmenler, aslında cumhuriyetin devrimci eğitim mirasını temsil etmektedir. Artık çok açıktır ki, yavaş yavaş aşındırdıkları cumhuriyetin en derin, en hayati damarına ulaştılar. Bu da eğitimdir. Çünkü biliyorlar ki cumhuriyeti yıkmanın en kestirme yolu, onu var eden eğitim devrimini yok etmektir.”