Dursun Bulut: Tabiki derhal seçim, tabiki ön seçim ancak ete kemiğe büründürülürse!
Partimiz halkın taleplerini önemsiyor. Bunu hayata geçirmek için yollar deniyor. Ancak denediği yöntemler halkın taleplerinden daha çok, parti içi taleplerin stratejiye dönüştürülmesi olarak algılandığı için, bu çabalar partimizi kamuoyunda çok daha fazla tartıştırmaya başladı.
Bugünlerde kimi yöneticilerimiz “ön seçim erken” diyor, kimi yöneticilerimiz “erken değil, hemen günü belirleyelim” diyor, kimi yöneticilerimiz ön seçimi “demokratik devrim” olarak niteliyor, kimi yöneticilerimiz “erken seçimin, erken adayı olur” diyor. Ancak başlatılan bu tartışmalar dar kadro kararlarına dayandığı için, partinin tümünü kucaklamıyor, halkın teveccühünü sağlamıyor. Bu yazıyla iki konuya dikkat çekmek istiyorum:
1- Toplumsal Muhalefet ve Derhal Seçim!
Hepimiz biliyoruz ki, halkın derhal seçime sahip çıkması için, AKP’nin %30 gibi rakamlar değil çok daha aşağılara inmesi, CHP’nin kendi içinde savrulmayı bitirip, kenetlenmesi ve geleceğe ilişkin sunacağı çözümleri halkla buluşturmasıyla mümkündür. Bunun içinde:
Tek veya birkaç kişinin aldığı kararlar yerine, örgütle, kurullarla, halkla birlikte halkın gündemine ilişkin kararlar üretilmeli. Örneğin:
a – Normalleşelim diye bir ifade ortaya atıldı. Halk moda deyimle bu ifadeyi satın almadı. Çünkü halkın gündemi açlık ve sefalet. Halk kendini sefalete düşürenleri zaten olumsuz tanımlıyor, bu tanım ortadayken ve kutuplaşmayı yaratan AKP iken, normalleşme fikri neden ortaya atıldı? Anlaşılır gibi değil……dolayısıyla şiarımız dişe diş mücadele olmalı.
b – Işıkları söndürme kararı ile “emekliye, asgari ücrete, çaya, buğdaya zam istiyorsan bu akşam 9’da başlıyoruz; ışıkları yakın, ışıkları kapatın. Uzaydan görünsün” denildi, eylem 3 gün sürdü. Çünkü; eylem kurullarda konuşularak alınmadığı gibi, ifade edilen düşünceye uyan, eylem de değildi. Saman alevi gibi, parladı söndü.
c – Kırmızı Kart kararı yine grup toplantısında ama bir gün önce “bekleyin bizi” anonsuyla duyuruldu. Bırakın halkı, kimi partililer arasında espiri konusu yapılan bu tür eylem kararlarının bizi aşağı çekeceği öngörülemiyor mu?
Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Dolayısıyla partimiz toplumsal muhalefeti oluşturmak istiyorsa bu tür eylem planları dar kadrolarla değil, geniş kitlelere, örgütle konuşulup planlanmalı.
2 – Ön Seçim Kararı Yanlış, Erken mi, Doğru mu Tartışması!
Partimizde ön seçim için ömrünü veren insanlardan biriyim. 2024 seçimlerinden önce Genel Başkanımız söz vermişti, kamuoyunun önünde. Bunun üzerine 2024 Yerel Seçimlerinde örgütlerde ön seçim talep edildi. Ancak ön seçim talep edenlere neredeyse suç işlemiş gözüyle bakıldı. Eğer o gün atama yerine ön seçim yapılsaydı, bugün bunlar konuşuluyor olmayacaktı.
Şimdi, “demokrasiyi uyguluyoruz”, “erken seçimin, erken adayını” belirliyoruz ifadeleriyle konu duyuruluyor. Ama buna mukabil olarkta bazı kesimlede “ne ön seçimi” diyor. Dolayısıyla kendi ellerimizle yeni bir tartışmanın fitilini de ateşleniş olduk. Oysaki biz tüzüğümüz gereği adaylarımızın tümünü ön seçimle belirleyeceğiz deseydik, kim ne diyebilirdi? Partimizin tabanın %90’nı ön seçimden yana olmasına rağmen bu gereksiz tartışmalara yapılabilinir miydi?
Ön seçim kararı elbetteki ki, doğru. Ancak eksiktir. Ön seçimler sadece adayları güçlendirmek için yapılmaz. Demokratik, katılımcı olduğu, iradeyi tabana yaydığı için yapılır. Tüzük Kurultayında hem sözlü hem yazılı iletilmişti; ön seçimleri bir kural haline getirmeliyiz. Kimse aday belirleme yöntemini artık tartışmasın. Öneri dikkate alınmadı. Buna rağmen ifade etmek isterim ki, bu dönem dahil, her dönem için, ön seçim benim değişmezimdir. Olmazsa olmazımdır.
Ancak kamuoyuna duyurusu yapılan ön seçim kararı eksiktir, bu eksiklikler süratle giderilmeli. şöyle ki:
● Ön seçim; Örgütlerde, Kurullarda konuşulmadan kararlaştırılıp duyurulduğu için, eksiktir. Ayrıca bir tek CB’lığı seçimleri için ön seçim düşünülürse partimizin bütünlüğünü zedeler. Niyet tartışmalarının önünü açarız. Bu kararın eksikliklerini tartışma ve tamamlama fırsatı, mutlaka örgütlere ve kurullarla tanınmalı. Eğer bu tanınırsa yüreğinde demokrasi sevgisi olan herkes bu karara sahip çıkar. Tartışmalar da, niyet okumalar da biter.
● Ön seçim açıklandıktan sonra veya açıklamadan birkaç gün önce üyelik kampanyasının açıklanması yine konuşulmadan alınan bir karardır. Bu da niyet okumalara yol açmıştır. Oysaki, bu kampanya çok önceden başlatılabilinirdi. Böylece en ufak bir niyet okunmasına yol açmazdı. Partililer arasında oluşan bu konuya ilişkin endişeler mutlaka giderilmeli.
● Ön seçim, her kademede yapılmalı. Tıpkı CB’lığı gibi, şimdiden ilan edilmeli. Elbetteki, CB’nı ve MV adayları aynı gün belirlensin veya hemen belirlensin de demiyorum. Ama ilan edilsin. Zamanlama tamamen taktiksel bir karardır.
● Bugüne kadar hiçbir seçimde gelişmiş ülkeler dahil adaylarını yıllar önce belirleyerek, seçimlere katıldığını ne okudum ne de duydum. Yaşanmışsa memnuniyetle bilmek isterim.
● Endişemiz; belirlemeyi düşündüğümüz aday adaylarımızdan birine kötülük yapılır diye ise bu endişe boşuna. Biz CHP’yiz. Adı geçen veya sonra çıkabilecek aday adaylarmızdan birine kötülük yapılırsa bu kötülüğün hesabını sormak için çıkaracağımız başka adayımız etrafında, parti olarak kenetlenip ve seçimleri kazanarak ve de parlamenter sisteme geçip, mağdur edilen aday adayımızı, Başbakan yapmanın sözünü kamuoyuna duyurmalıyız.Meydan okunmak isteniyorsa böyle meydan okunur.
Bir kez daha ifade etmek isterim ki, eğer adayımızı, şimdiden belirleme kararını verirsek, kendimize zarar veririz. AKP, hangimize kötülük yapmaya kalkışırsa o kişi, hem halkımızın, hem de partimizin kahramanıdır. Bu bir hipotez değil, teoremdir. Halk, 2019 da yenilenen seçimlerde farkı 20 binden 800 bine çıkararak ispat etti. Yapılacak tek şey, yolumuza devam etmektir.