Başkan Prof. Dr. Ahmet Özer: Yılların tahsil edilmeyen borcun şimdi istenmesi ayrımcılık olur
Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, Halk TV’de yayınlanan Sorel Dağıstanlı ile “Gündem Özel” programında belediyelerden kamu borçlarının tahsil edilmesi konusuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Geçmiş dönemlerde tahsil edilmeyen borcun şimdi istenmesinin ayrımcılık olacağını söyleyen Özer, “Yerel yönetimlere partizan bir tavırla yaklaşılmasının başta o beldelerde yaşayan insanlara haksızlık olduğunu düşünüyorum. Ülkeyi yönetenlerin böyle bir ayrışmaya gitmemelerini diliyorum” dedi.
Programda göreve geldiği günden bu yana ilçede yaptığı hizmetleri anlatan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’li belediyelerle ilgili yaptığı konuşmalar ve sokak hayvanlarının uyutulması yasasına dair açıklamalarda bulundu.
Merkezi yönetimin yerel yönetimlere karşı parti gözetmeksizin eşit yaklaşması gerektiğini söyleyen Prof. Özer, “Belediyecilik bir kamu hizmetidir. Kamu hizmeti vatandaşların hangi partiye oy verdiğine göre verilen bir hizmet değildir. Ben belediye başkanı olduğum gün parti rozetimi çıkarttım. Dedim ki ‘Herkesin belediye başkanı olacağım. Daha adil, daha kapsayıcı, daha eşit ve daha ulaşılabilir bir Esenyurt yaratacağım.’ Biz eğer iyi hizmet yaparsak orada yaşayan herkes bundan pay alacak ve mutlu olacak. Dolayısıyla ülkeyi yönetenlerin hiçbir konuda ayrışmaya gitmemelerini diliyorum” diye konuştu.
“Bu borç bizim yarattığımız değil, 15 yıldır tahsil edilmemiş bir alacak”
Yerel yönetimlerin kaynaklarının kısıtlanması yerine mali olarak desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Özer şöyle konuştu: “Kamu borçları hemen hemen önceki dönemlerden beri aynı seyrediyor. O zaman tahsil edilmemiş. Geçmiş dönemlerde tahsil edilmeyen borç şimdi isteniyor. Bu bir haksızlık ve ayrımcılık olur. Anladığım kadarıyla tek seferde isteniyor. Bizim yarım milyar civarında bir kamu borcumuz var. Bu borç bizim yarattığımız bir borç değil. Bu 15 yıl önceden gelen, o zamanda tahsil edilmemiş bir alacak. Dolayısıyla onun bugün gündeme getirilmesini mevcut CHP’li belediyelere bir haksızlık olarak değerlendiriyorum. Sonuçta Türkiye belediyelerden oluşuyor. Bir yerde bir sorun yaşanıyor ve o sorun oradaki yerel yönetimler tarafından çözüme kavuşturuluyor. Bunun da kaynak meselesiyle yakından ilgisi var. Yerel yönetimler işlevlerini idari, mali ve yasal boyutlarda yerine getirirler. Zaten kaynaklar çok kısıtlı ve son tasarruf genelgesi de elimizi kolumuzu bağlıyor. Yerel yönetimlerin mali olarak desteklenmesi gerekirken tam tersine var olan kıt kaynakların daha da kısıtlanması yoluna gidilmesinin doğru bir adım olmayacağını söylemek isterim.”
“Dört aylık bir sürede 2 yılda yapılmayacak hizmetleri yaptık”
Yerel yönetimlere ait kaynakları kısmanın, projeleri bekletmenin halk açısından olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade eden Özer, “Bir ülkede siyasiler için önce ülkenin çıkarları gelir, sonra kendi siyasi çıkarları gelir. Eğer kendi siyasi çıkarlarınızı ülkenin ve toplumun çıkarlarının önüne koyarsanız o zaman orada bir çürüme başlar. Hizmetten ziyade taraflı bir anlayış hakim olur ki bu da topluma yoksulluk olarak, hizmetsizlik olarak yansır. Bir ülkeyi yönetenlerin kendi halkının mutluluğunu düşünmesi lazım. Mesela ben Esenyurtlulara diyorum ki ‘Mutlu olmanın yolu sevdiklerini mutlu etmektir. Ben Esenyurtluları seviyorum. Size hizmet veriyorum. Siz mutlu olduğunuzda biz mutlu oluyoruz.’ Onlar da bir ağızdan ‘Mutluyuz’ diyorlar, çünkü hizmet yapıyoruz. Yaklaşık 4 aylık bir sürede 2 yılda yapılmayacak hizmetleri yaptık” diye konuştu.
“Çözüm öldürerek değil yaşatarak olmalı”
Programda sokak hayvanlarının uyutulmasını içeren ötanazi yasasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Özer, “Bir ötanazi problemi vardı, sonra tepkiler üzerine bu yasadan çıkarıldı. Ötanazi ölüme terk etmektir. Bizim geleneklerimizde kedileri, köpekleri öldürme gibi bir anlayışımız yoktur. Doğa ve hayvanlar bizim için vazgeçilmezdir. En önemli insan dostları kediler, köpeklerdir. Bizim bir çiftliğimiz var. Engelli çocuklarımız oradaki hayvanlarla hemhal olduğunda doktorlar onların rehabilite olduğunu söylüyorlar. O nedenle umarım Türkiye bu sınavı kendine yakışır bir biçimde atlatır. Hayvanlar bizim canımız, dolayısıyla onlara sahip çıkmak durumundayız. Ama başıboş da bırakmayarak yaşanan sorunlara çözüm üretmeliyiz. Bu çözüm öldürerek değil yaşatarak olmalı.
Esenyurt önemli bir barınağa sahip ve bu barınağımızda sahiplenilmeyi bekleyen sağlıklı köpeklerimiz var. Engelli köpeklerimiz için orada hekimlerimiz var. Veteriner hekimlerimiz hayvanların günlük bakımlarını yapıyorlar. Sakat ve hasta hayvanlar için barınağımızda ayrı bir yer var. Hayvanların kısırlaştırmalarını yapıyoruz. Aynı zamanda Türkiye’de mama üreten nadir belediyelerden biriyiz. Hayvan maması üretiyoruz ve bunu çeşitli yerlere de bırakıyoruz. Fakat başıboş köpeklerle ilgili konular bir belediyenin tek başına çözeceği konular değil. Büyükşehir ve hükümetin de devreye girmesi gerekli. Esenyurt’a başka beldelerden de akın akın geliyorlar. Biz onları sahipleniyoruz, üstümüze düşeni yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Tek çabam halkımın gönlünde bir iz bırakabilmek”
Tek amacının halkı mutlu etmek olduğunu belirten Başkan Özer şunları ekledi: “Biz çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak istiyoruz. Gazi Mustafa Kemal’in bize koyduğu hedef de o. Buna ulaşabilmek için de çağdaş uygarlığın bize vaaz ettiği şeyleri uygulamak durumundayız. Sayın Ekrem İmamoğlu ile birlikte daha etkin, daha verimli, daha kapsayıcı, daha demokratik, daha katılımcı, daha şeffaf bir yerel yönetimin önünü açmayla ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz. Bize güven duyanların güvenini boşa çıkarmamak ve halkımıza karşı mahçup olmamak istiyoruz. Tek çabam halkımın gönlünde az da olsa bir iz bırakabilmek.”