CHP İstanbul İl Örgütü’nün “Kent Yoksulluğu Buluşmaları” devam ediyor: Yoksulluk ve yolsuzluk konuşuldu

Example HTML page

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Örgütü’nün “Kent Yoksulluğu Buluşmaları” devam ediyor: Yoksulluk ve yolsuzluk konuşuldu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanlığı, Kent Yoksulluğu Buluşmaları’nın sekizinci sempozyumunu Beşiktaş Akatlar Kültür Merkezi’nde düzenledi. Açılış konuşmasını CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in yaptığı sempozyumda “Yoksulluktan Yoksulluğa Kent Yoksulluğu” başlığında CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama Ajansı Sekreteri Oktay Kargül, Sosyal Politikalar ve Kent Yoksulluğu Komisyonu Başkanı ve Silivri Belediye Meclis Üyesi Cihan Demir ve Gazeteci Bahadır Özgür konuştu.

CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın sekizincisini düzenlediği Kent Yoksulluğu Sempozyumu’nun ana teması “Yolsuzluk ve Yoksulluk” oldu. Beşiktaş Akatlar Kültür Merkezi’nde düzenlenen ve eski DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak’ın moderatörlüğünü yaptığı sempozyumda DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama Ajansı Genel Sekreteri Oktay Kargül, Sosyal Politikalar ve Kent Yoksulluğu Komisyonu Başkanı Silivri Meclis Üyesi Cihan Demir ve Gazeteci Bahadır Özgür katılımcı olarak yer aldı.

Sempozyumda açılış konuşmasını yapan Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, kent yoksulluğunun bütün yerel yönetimlerin birinci gündem maddesi olduğunu belirterek, bu kapsamda yaptıkları çalışmaları şu sözlerle anlattı:  

“Halk Market, halkımıza aşevi gibi projelerimizi hayata geçirdik. Halk kartlarımızı belirlediğimiz komşularımıza dağıttık. Onlar bizim bu birimlerimizden, tekstil ürünlerine, beyaz eşyaya ve mobilyaya ulaşabiliyorlar. Yine kurduğumuz aşevi aracılığıyla her gün yedi bin haneye sıcak yemek hizmetimizi sunuyoruz. Yine Beylikdüzü Belediyemizin öncülüğünü yaptığımız beslenme çantası projesiyle her gün beş yüz yirmi üç tane çocuğumuzun beslenme çantasını hazırlayıp gönderiyoruz.”

“TÜRKİYE ÇOKLU BİR KRİZLE KARŞI KARŞIYA”

Sempozyumda konuşma yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de sözlerine “Türkiye bugün çoklu kriz ortamı yaşıyor. Bir yanıyla ekonomik krizi derinden yaşıyoruz, bir yanıyla bir sosyal, siyasal krizin içerisindeyiz” ifadeleriyle başladı ve şöyle devam etti:

“Hayatın her alanını da eğitimde, sağlıkta, dış politikada bir kriz sarmalarının içerisindeyiz. Yirmi yılı aşkın zamandır Türkiye’yi yöneten siyasi iktidar ne yazık ki Türkiye’yi çoklu bir kriz ortamına sürükledi. Ancak bugün Türkiye’nin içerisinde bulunan durumun bin dokuz yüz seksenlerden bu yana adım adım ağlara örülen neoliberal politikalardan kaynaklandığını biliyoruz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu neoliberal politikaların karşısına sosyal demokrasiyi koyacağız. Sosyal demokrasiyi topluma doğru anlatacağız.”

“ÇOK KAZANANDAN ÇOK AZ KAZANANDAN AZ VERGİ ALINSIN”

Sağ-sol kavramlarının toplumda farklı algılandığını belirten ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin solculuğunun sosyal demokrasisinin ne olduğunu topluma doğru anlatmak gibi bir görevinin olduğunu altını çizen Çelik şöyle devam etti:

“Hepimizin, bizim soldan ve sosyal demokrasiden anladığımız şudur: Bu ülke çocuklarına bir eşit eğitim fırsatı sunmaktır. Vatandaşın bir tanesi “17 bin lira asgari ücret alıyor. Üç tane çocuğu var. Çocuğuna defter alacak parası yok. Başka bir vatandaş çocuğunu dershaneye ayrı gönderiyor, matematik öğretmeni ayrı geliyor. İngilizce öğretmeni, Türkçe öğretmeni ayrı geliyor evine. O çocuğa dersler veriyor. Sonra biz bu iki çocuğu aynı sınava sokuyoruz, hadi yarışın diyoruz. Eğer o 17 bin lira asgari ücret alan vatandaşın çocuğuna bir eğitim olanağı sunma şansı yoksa işte devlet, sosyal devlet burada devreye girecek ve o vatandaşın çocuğuyla, diğer vatandaşın çocuğu arasındaki o mesafeyi daraltmak için devlet ilk müdahalesi orada devreye girecek ya da bugün bu ülkenin vergi yükü ne yazık ki işçinin, emekçinin sırtında küçük esnafın KOBİ’nin sırtında, emekçinin sırtında biz diyoruz ki biz bu ülkede vergide adalet. Çok kazanandan çok vergi, az kazanandan az vergi alarak toplanan vergiyi de adaletli bir biçimde dağıtarak bir düzen kurmak istiyoruz. Bu ülkede vatandaşın bir tanesi hastaneye girdiği zaman randevu almaya güçlük çekiyor. Altı ay, bir sene ameliyat sırası beklemek zorunda kalıyor. Ama başka bir vatandaş hastaneye girip bir gün içerisinde gerekli işlemleri yaptırıp ikinci gün ameliyat olabiliyor. İşte bu adaletsizlikleri de ortadan kaldırmak, barınmak krizine çözümler üretmek, bizim solculuğumuzun sosyal demokratlarımızın, demokratlarımızın, insanların kimlikleriyle, etnik kökenleriyle, inançlarıyla, mezhepleriyle ilgisi yok. Bizim solculuğumuz, sosyal demokratlarımız, bu ülkedeki insanların eşitlenmesi üzerine bunları topluma anlatmaya devam edeceğiz.”

“Toplumun sorunlarını Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok güçlü bir biçimde dile getirmeye devam ediyoruz. Genel Başkanımız Türkiye’nin dört bir yanında tematik mitingler yapıyor” ifadelerini kullanan Çelik,  “Geçen hafta Gebze’deydik. Emek mitingi gerçekleştirdik. Ondan önce Rize’de çay mitingi, Trakya’da buğday mitingi ondan önce Ankara’da emekli mitingi, atanamayan öğretmenler mitingi yani bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi yoklukla yoksullukla mücadele eden kesimlerin sesi olmaya çok güçlü bir biçimde devam ediyor” dedi.

ÇELİK, CHP’Lİ BELEDİYELERİN SOSYAL DEMOKRAT ÖRNEK PROJELERİNE ÖRNEK VERDİ

“İktidara geldiğimizde de emekle sermaye arasında eğer bir mesele varsa Cumhuriyet Halk Partisi emeğin yanında olarak bu ülkede yoksullukla mücadele eden kesimlerin sesi olmaya devam edecek” şeklinde konuşan Çelik, CHP’li Belediyelerin yoksullukla mücadele konusunda yaptıkları çalışmalara şu örnekleri verdi: 

“Merkezi iktidar Türkiye’nin koşullarını çok ağırlaştırdı. Ama toplum çaresiz değil. Bugün belediyelerde çok önemli çalışmalar yürütüyoruz. Kent yoksulluğuyla mücadele konusunda büyükşehir belediye başkanımız sayın Ekrem İmamoğlu çok önemli çalışmalar yapıyor. Öğrencilerin barınma sorununa yurtlarla çözümler bulmaya çalışıyor. Emeklilere pazar desteği sunmaya çalışıyoruz. Yine anne kartla, çocuk kreşleriyle annelerine ev ekonomisine katkıda bulunması için önemli çalışmalar yürütüyor. İstanbul’da emeklilere dar gelirli ailelere çok önemli kentsel dönüşüm destekleri geliyor. İlçe belediyelerimizin de çok önemli projeleri var. Kıymetli Beşiktaş Belediye Başkanımız az önce kendi çalışmalarının çok küçük bir kısmını sizlerle paylaştı. Ama biz biliyoruz ki Beşiktaş’ta “öğrenci ye” projesiyle öğrencilere çok ciddi bir destek veriliyor. Çözüm ekipleriyle Beşiktaş’ta dar gelirli aileler tespit edilerek önemli sosyal destekler sunuluyor. Yeni kazandığımız belediyelerde çok önemli sosyal destek örnekleri var. Mesela bir hafta önce Beyoğlu Belediyemizde bir emekli evi açıldı ve emekliler orada bir liraya çay içebiliyorlar. Çok uygun koşullarda gıdalara ulaşabiliyorlar. Yine Beylikdüzü Belediyemizin beslenme çantası projesi diğer belediyelerimizde de uygulanarak öğrencilerin beslenme krizine, açlık sorununa önemli bir çözümü getirmeye çalışıyor.”

“İLK SEÇİMDE İKTİDARI ALARAK YOKSULLUĞUN SONUNU GETİRECEĞİZ”

Çelik, seçmenin birinci çıktıkları 31 Mart seçimlerinde kendilerine verdiği mesajı aldıklarını belirterek şunları söyledi:

“Cumhuriyet Halk Partisi olarak seçmenin bize verdiği mesajın çok net bir biçimde farkındayız. 2024’te seçmen bize şu mesajı verdi: Dedi ki şimdi 2024’te sizi birinci parti yapıyoruz. Daha güçlendirerek bir yerel yönetim veriyoruz. Eğer yerel yönetimlere çok dikkatli yönetirseniz halkın sorunlarını bir yandan dile getirip bir yandan da köklü çözümler, belediyeler üzerinden üretebilirseniz sizi mutlaka bir erken seçimle veya 2028’de iktidar yapacağız diyor. Seçmenin verdiği mesajı çok net bir şekilde anlamış durumdayız. Çok sistematik, çok etkili, çok şeffaf bir belediyecilik süreci yürütmek için de çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlk seçimde bu ülkede merkezi iktidarı da hep birlikte alarak yoksulluğun, yolsuzluğun sonunu hep beraber geçireceğiz.”

Çelik’in yaptığı konuşmanın ardından sempozyuma geçildi.

Sempozyumda ilk konuşmayı yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu “Bugün Türkiye’de yoksulluğun konuşulmasının nedeni aslında bugün özellikle son yirmi iki yıldır ülkeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının onların ekonomik politikalarının, onların tercihlerinin sınıfsal siyasal tercihlerinin sonucu olarak ortaya çıkan bir tablodur. Ve bu yoksulluğun nedeni Türkiye’de kurdukları düzenin bütün çarklarının zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak üzere dönmesi. Bugün yaşadığımız bu ağır tablonun nedeni Türkiye’de düzenin bütün çarklarının ücret politikasından, vergi politikasına kadar, istihdamdan eğitime, sağlığa kadar her alanda sürekli olarak yoksuldan alıp zengine vermek üzerine kurulu bir düzenin varlığından kaynaklanmaktadır” dedi.

ÇERKEZOĞLU: “TÜRKİYE SERVETİNİN YÜZDE 40’I TOPLUMUNUN YÜZDE 1’İNİN ELİNDE”

“Türkiye’de yoksulluk alabildiğine büyüyor ve Türkiye toplumu giderek daha fazla yoksul bir hale geliyor” ifadelerini kullanan Çerkezoğlu şöyle konuştu:

“İşte en zengin yüzde beş kesimin geliriyle en yoksul yüzde o beşlik kesimin geliri arasındaki fark Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyine ulaştı. Otuz bir kat. Bu tabii servet dağılımındaki adaletsizliğe de yansıyor. Örneğin Türkiye servetinin yüzde 40’ı toplumun sadece yüzde birinin elinde. Düşünün ki her yüz kişiden biri Türkiye’deki servetin diğer doksan dokuz karşısında yüzde kırkına sahip. En zengin yüzde on, servetin yüzde yetmişine sahip. O kadar büyük bir adaletsizliğin yaşandığı bir süreci yaşıyoruz.”  

“Türkiye ücretli toplumu haline geldi. Türkiye toplumunun dörtte üçü hayatını çalışarak kazanıyor ve ücretli olarak hayatını sürdürüyor” diyen Çerkezoğlu “Türkiye bir asgari ücret ülkesi haline getirildi. Ve bugün Türkiye’de bir ortalama ücreti olan asgari ücret, bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile altında. Şu an asgari ücret 17 bin 2 lira. Açlık sınırı 19 bin liraya dayandı. Yoksulluk sınırı 61 bin lira üzerinde ve çalışanların yarısından fazlası kadın işçilerin yüzde 60’ndan fazlası asgari ücretle çalışmak zorunda” dedi.  

“EMEKLİLER HAYATTA KALMA MÜCADELESİ VERİYOR”

Emeklilerin durumuna da değinen Çerkezoğlu, “Emekliler, çalışanlardan sonra ikinci büyük grup olan emekliler bugün Türkiye’de özellikle 2018 yılında AKP tarafından çıkartılan yasayla birlikte emekli aylıklarını sistematik bir biçimde gerilemesi sonucunda bugün artık emekliler bırakın açlığı, bırakın yoksulluğu, hatta açlığı bugün hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bugün en düşük emekli aylığı olarak belirlenmiş olan ve on milyondan fazla emeklinin hayatını sürdürdüğü en düşük emekli aylığı olan on bin lira yine aynı şekilde devam ediyor. Ve daha üç Temmuz’da çarşamba günü TÜİK’in o baskılanmış rakamlarıyla bile ortaya çıkan altı aylık enflasyon, yüzde 24.73 uygulandığında bile kök aylıklar altı, yedi, sekiz binlerde olduğu için yaklaşık beş milyon emekli bir lira bile Temmuz ayında ücret artışı alamayacak bu ülkede” şeklinde konuştu.  

“DOLAYLI VERGİ NE KADAR YÜKSEKSE VERGİ ADALETSİZLİĞİ DE O KADAR BÜYÜR”

Vergideki adaletsizliğe de dikkat çeken Çerkezoğlu “Bugün Türkiye’de bir kilo domates aldığımızda, bir kilo patates aldığımızda en zenginin en yoksulunda, işçinin de, patronun da aynı oranda ödediği o dolaylı verdiği KDV’ler, ÖTV’ler devletin topladığı toplam verginin yüzde yetmişi dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Bir ülkede dolaylı vergilerin ne kadar yüksekse o ülkede vergi adaletsizliği o kadar büyür. Çok bile isteye tercihlerin sonuçlarını yaşıyoruz.”

Konuşmasının sonunda “demokrasi işçinin ekmeğidir. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz. Halkın hakları olmaz. Emeğin olmadığı yerde demokrasi olmaz” diyen Çerkezoğlu “Bugün aslında tam da cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girdiğimiz bu süreçte cumhuriyeti adına uygun bir biçimde halkın egemenliği, toplumun egemenliği olarak ikinci yüzyıla taşıyacak olan tam da böylesi bir Türkiye’dir. Eşitlik, adalet, barış ve kardeşlik temelinde emeğin Türkiye’sidir” ifadelerini kullandı.

YAVUZYILMAZ: “YOLSUZLUK YOKSULLUĞU DOĞURUYOR”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz da yoksullaştıran şeyin yapılan tercihler olduğunu ve yolsuzlukların sonucu olarak ortaya çıktığını belirterek “yolsuzluklar yoksulluğu doğuruyor. Yoksulluk yozlaşma getiriyor. Yozlaşmanın içine daha da fazla saplanan insan ve insanın düşünceleri de tekrar dönüyor, dolaşıyor, yeni yolsuzluklar yaratıyor. Yolsuzluktan bir süre sonra artık profesyonel yolsuzluk yapan bir azınlık yaratıyor. Artık şiir gibi yeri geliyor bir sanat eseri gibi yolsuzluk üretmeye başlayan bir mekanizma ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.  

“Bizim için utanç ama AK Parti’nin dünya sıralamasında Türkiye’yi getirdiği bir sıralama var. O da dünyada profesyonel yolsuzluk konusunda gerçekten en başarılı parti AK Parti” diyen Yavuzyılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu yolsuzluklar nerede? Bu yolsuzluklar devletle yapıldı. Özellikle yani devlet görevlilerinin aldığı kararlarla düzenlenen uygulama alanı. Burada yapılıyor. Türkiye ekonomisi maalesef AK Parti politikaları nedeniyle hastalanmış vaziyette. Hazinede açılan delikler günün sonunda hepimizi fakirleştiren bir sonuçtur. Hani bütçe açığı, bütçe açığı diye ifade ediliyor. Aslında bütçe açığı diye ifade edilen şey size taahhüt edilen şu kadar şu ürünlerden veya maaşınızdan alacak  şu kadar vergi alacağız dedikleridir.”

Yavuzyılmaz sözlerinin sonunda “AK Parti siyaseti de finanse ediliyor. O nedenle yoksulluğun bir tarafı da aslında bir tercih ancak tercih edilen kim diye sorarsa AK Parti’nin kendisi. Kendi siyasetini finanse etme arzusu” ifadelerini kullandı.

Gazeteci Bahadır Özgür ise konuşmasında “Aslında AKP bölümünü tanımlayabileceğimiz en iyi kavram yolsuzluk kurumsallaşması dönemidir. İçinde her şey var. Sadece yolsuzluk diyemiyorum” ifadelerini kullandı.

Özgür “Türkiye’nin kamusal varlıkları elden çıkartılıyor. Şimdi biz bunların değerini bilmiyoruz. Yani yolsuzluk, yolsuzluk dediğimiz şey ne kadar büyük boyut aslında bir kamu  varlığı transferi, bir servet transferine döner” dedi.

KARAGÜL: “BİR AİLE EV SAHİBİ OLMAK İÇİN GELİRİN YÜZDE 86’SINI BANKAYA VERMEK ZORUNDA”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama Ajansı Sekreteri Oktay Kargül de konuşmasında barınma ve beslenme sorununa dikkat çekerek “İnsan haklarının en temel iki noktasını tartışıyoruz. Barınma, beslenme. Çünkü gerçekten barınamıyoruz ve beslenemiyoruz. Ve bunun etkisini gün sonunda yeni nesiller geleceğimiz yeni nesiller karşılaşıyor” dedi ve konuşmasına şöyle devam etti:

“Kent yoksulluğu meselesinde barınmayı iki bin on sekiz yirmi üç yılları arasında karşılaştığımızda yüz metrekarelik bir ev satın almak istiyorsak bunun için mevcut şartlarda kredi çekmek gerekiyor. Yüz metrekarelik bir ev sahibi olabilmek için iki kişinin çalıştığı bir hanede gelirin yüzde seksen altısını o bankaya vermek zorunda. Yüzde otuzunu geçmeyecek evinizin şu an bu yüzde seksen altıya gelmiş durumda.” 

“İSTANBUL’DA ARTIK BİR GİZLİ EVSİZLİK VAR”

Düşük ve orta gelirlinin ev alamadığı için kirada kalmak zorunda kaldığını belirten Kargül “Kirada yaşamak, ev sahibi olmak günümüz şartlarında neredeyse mucize. Konut kiralarına ise baktığımızda aslında yüzde yetmiş altılık bir artış görüyoruz. Ne yazık ki bu konut satış fiyatları dahil yüzde seksen dört olarak gözüküyor. İki bin yirmi iki yıllarında bir araştırma yaptık ve iki bin yirmi iki yıllarından günümüze kadar gelen noktada ise kira oranlarının iki bin yirmi iki oranına beş kat arttığını görüyoruz. Böyle bir artış,  böyle bir enflasyonda mesela şu an birinci sırada Arjantin, üçüncü sırada da Türkiye bulunuyor” dedi.  

“Özellikle de yabancılara yönelik yapılan bu kiralamalarla birlikte diğer konut sahipleri de daha yüksek bedeller istemeye başlıyor” ifadelerini kullanan Kargül “İstanbul’da artık gizli evsizlik var. Yani insancıl yaşam şartlarının olmadığı derme çatma yapılar. Barınmak zorunda kalan çok ciddi bir nüfus var. Bu nüfus kayıt dışı kaldığı için bu alanlarda aslında en temel haklarımız olan seçme ve seçilme hakkından yararlanamıyorlar” dedi.  

“TOKİ LÜKS KONUT, KİPTAŞ ORTA ALTI VE ORTA GELİR GRUBUNA KONUT ÜRETTİ”

İBB’nin barınma sorunu konusunda yaptıklarına değinen Kargül, “KİPTAŞ olarak geride bıraktığımız dönemde ki TOKİ’nin yaptığı lüks konutlar yerine aslında dört bine yakın daha orta altI ve orta gelir grubuna yönelik konut üretimi gerçekleştirdik” diye konuştu.  

Gıda sorununun altını çizen Kargül “Aile yoksullaştıkça da yeterli şekilde beslenememeye ve yoksullaşmayla birlikte DİSK raporlarında da olduğu gibi enflasyonun git gide arttığına şahit oluyoruz. Bu yetersiz beslenme gelecek nesillerimizi etkiliyor dedik. Türkiye’de beş yaş altı çocuklar yeterli beslenemiyor” dedi.

“TÜRKİYE’NİN TARIM POLİTİKASININ GELİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR”

Çözüm önerileri noktasında Kargül kırsal kalkınmaya vurgu yaparak şunları söyledi:

“Türkiye’nin kırsal kalkınmasının çok önemli ve potansiyeli çok yüksek olduğu bir noktada kırsala yönelik dinamik bir plan, tarım politikalarının geliştirilmesi, tarım bütçesinde reform gibi makro müdahalenin gerekçelerini ve orta uzun vadede yeniden kendisine iten bir Türkiye tarım politikasının geliştirilmesi gerektiğini söylüyoruz.”

Example HTML page

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir