AİHM’den Osman Kavala kararı: Türkiye’nin savunma yapması istendi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Osman Kavala’nın ikinci başvurusunu öncelikli olarak incelemeye alındığını duyurdu. AİHM’den yapılan açıklamaya göre Türkiye’nin 16 Temmuz’a kadar savunma yapması bekleniliyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM), Gezi davasında yargılanan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan iş insanı Osman Kavala‘nın yaptığı ikinci başvuruya öncelik verdiğini ve başvurunun incelenmesi için Türk Hükümeti’nden, cevaplamasını istediği soruları açıkladı.
AİHM, 18 Ocak 2024 tarihinde yapılan bu başvuruyu 21 Mart 2024 tarihinde Hükümete ilettiğini ve Hükümet’ten 16 Temmuz 2024 tarihine dek savunmasını Mahkeme’ye iletmesini istediğini duyurdu.
Profesör Başak Çalı, Profesör Philip Leach ve Kavala’nın avukatları tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“AİHM’in 10 Aralik 2019 tarihli kararı Osman Kavala’nın tutukluluğunun keyfi olduğunu ve siyasi saiklere dayandığını tespit etmiş ve bu nedenle Osman Kavala’nın derhal salıverilmesi gerektiğine hükmetmişti. Osman Kavala’nın bu karar gereği serbest bırakılmaması sebebi ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye hakkında ‘ihlal prosedürü’ başlatmıştı. AİHM Büyük Daire 11 Temmuz 2022 tarihinde verdiği ‘ihlal prosedürü’ kararında, “[10 Aralık 2019 tarihli] Kavala kararında AİHS’in 18. maddesiyle bağlantılı olarak 5. maddesinin ihlal edildiğinin tespit edilmiş olmasının, Gezi Parkı olayları ve darbe girişimiyle ilgili suç isnatlarına dayanan her türlü işlemi geçeriz kılacağına” karar vermişti (Büyük Daire’nin 11
Temmuz 2022 tarihli ‘ihlal prosedürü’ kararı, para. 172). Ancak Türk mahkemeleri bu iki kararın da hukuken bağlayıcı olduğunu gözardı etmiş ve 2022 yılında Osman Kavala, hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan mahkum edilerek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Osman Kavala’nın derhal salıverilmesini gerektiren 2019 ve 2022 tarihli kararların icrasını denetlemeye devam etmektedir. Türkiye hukuken bağlayıcı olan bu kararlara uymakla yükümlüdür. Mahkemeye yapılan yeni başvuru, Bakanlar Komitesi’nin denetim süreci ve Türkiye’nin AİHM’in kararından doğan ve devam eden hukuki yükümlülükleri üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Yeni başvuru, AİHM’in 2019 yılında verdiği ihlal kararından beri devam eden ve yeni hak ihlallerini dile getirmektedir.”